ABD'de 11 Eylül terör saldırılarından sonra ABD'nin Afganistan işgalinin ardından kurulan Guantanamo, cezaevini kapatmayı taahhüt eden Başkan Barack Obama'nın sekiz yıllık görev süresinin bitimine aylar kala hala 61 tutuklu barındırıyor. Guantanamo'da birçok tutukluya acımasızca işkenceler edildiği ABD kongresi raporlarına da girdi.
Küba'nın Guantanamo Körfezi'nde ABD deniz kuvvetleri üssünde bulunan cezaevi, 11 Eylül saldırıları, sonrasında ABD'nin Afganistan'ı işgal etmesinin ardından açıldı.
Dönemin ABD Başkanı George Bush tarafından ilan edilen "terörle küresel savaş" çerçevesinde yakalanan terör zanlılarının getirildiği Guantanamo'ya ilk tutuklular, "çok tehlikeli acımasız katiller" nitelendirmesiyle 11 Ocak 2002 tarihinde konuldu.
ABD Savunma Bakanlığı yetkilileri, açıldıktan bir yıl sonra 680 zanlıyı Guantanamo'ya gönderirken, zamanla cezaevinde tutulanların sayısı 800'e kadar yükseldi.
Tutukevinin, 2002'de açılan "X-Ray", sonraki dönemlerde kurulan "Kamp Delta" ve "Kamp Iguana" adlı üç kısmı bulunuyor.
Dünyanın en kötü hapishanesi olarak tanımlanan Guantanamo, yüksek tellerle çevrelenmiş durumda. Cezaevinden gündelik hayat görüntüleri kamuoyuyla bugüne kadar çok sınırlı paylaşılırken, turuncu giysiler ve siyah kukuleta giydirilen zanlıların statüleri, Guantanamo ile ilgili tartışmaların merkezinde yer aldı.
Başta insan hakları örgütleri olmak üzere büyük bir kesim, Bush yönetiminin Guantanamo'yu, ABD topraklarında suç kabul edilen işkenceyi rahatça icra edebilmek ve mahkumlara ABD yasalarının sağladığı imkanlardan faydalandırmamak için açtığını sıklıkla dile getirdi.
Özellikle Uluslararası Af Örgütü, zanlılara yönelik yapılan sorgulama tekniklerini "insan hakları skandalı" sözleriyle nitelendirdi. Birleşmiş Milletler (BM) de Guantanamo'daki hak ihlallerine sayısız kez dikkati çekti.
- ABD yönetimi, kalan tutukluların bir kısmını ülkelerine ya da onları kabul eden üçüncü ülkelere göndermek istiyor. Tehdit olarak görülen tutukluları ise ülke içindeki hapishanelere yerleştirmeyi amaçlıyor.
- Ancak Kongre'de özellikle Cumhuriyetçilerin önde gelen isimleri terör suçlaması ile hapiste bulunanların ABD topraklarına getirilmesine karşı çıkıyor.
Bu ihlaller ABD Senatosu'nun raporlarına da yansıdı. Suda boğulma hissi yaratma, cinsel işkence, duvara fırlatma, aşırı ışık ve sesle duyuları etkisiz hale getirme gibi geliştirilmiş sorgulama yöntemlerinin kullanılması, ABD kamuoyunda da tepki gördü. Hem ABD'de hem de uluslararası toplumda Guantanamo için "ABD'nin utanç kaynağı ve yüz karası" nitelendirmesi yapılırken, Bush yönetimi eleştirilere kulaklarını tıkadı.
Bush, Guantanamo tutuklularının, 1949 tarihli Cenevre Sözleşmeleri'ne göre "savaşçı" tanımlamasına girmediğini savunarak, yakalananlara "savaş esiri" muamelesi yapılamayacağını açıkladı. Bush yönetimi ayrıca ABD yasalarından faydalanmalarını önlemek için tutukluları "adli suçlu" olarak nitelendirmekten de kaçındı.
İnsan hakları örgütleri, Guantanamo'da savaş hukukuna ilişkin kuralları belirleyen Cenevre Sözleşmeleri'nin ihlal edildiği görüşünde.
Guantanamo'da sorguları tamamlananların hapishaneden nakillerine devam ediliyor. Pentagon, cezaevindeki tutuklulardan 15'inin önceki gün Birleşik Arap Emirlikleri'ne gönderildiğini bildirdi.
Guantanamo'dan son olarak 12 Yemenli ve 3 Afganın transferi, bugüne kadar tek seferde en yüksek sayıda tutuklunun gönderildiği nakil oldu. Cezaevinde, bu son nakilin ardından 61 tutuklu kaldı.
ABD Başkanı Obama, "ABD'nin imajında kara bir leke" olarak değerlendirdiği Guantanamo'yu kapatmak istediğini 2007 yılındaki başkanlık seçimleri kampanyası esnasında açıklamıştı. Başkanlık görevini almasından birkaç gün sonra imzaladığı kararnameyle Guantanamo'nun bir yıl içinde kapatılması talimatı veren Obama, sekiz yıllık başkanlık döneminin sona ermesine aylar kala hala bu vaadini gerçekleştiremedi.
Kongrenin her iki kanadından gelen baskılar Obama'nın bu sözünü yerine getirmesine engel oluşturuyor.
Obama son olarak Şubat 2016'da Guantanamo'nun kapatılmasına dair yönetiminin planını, Yardımcısı Joe Biden ile Savunma Bakanı Ashton Carter'ı yanına alarak Beyaz Saray'da kameralar karşısında açıkladı. Yönetim, plan kapsamında, kalan tutukluların bir kısmını ülkelerine ya da onları kabul eden üçüncü ülkelere göndermek istiyor. Tehdit olarak görülen tutukluları ise ülke içindeki hapishanelere yerleştirmeyi amaçlıyor.
Ancak Kongre'de özellikle Cumhuriyetçilerin önde gelen isimleri terör suçlaması ile hapiste bulunanların ABD topraklarına getirilmesine karşı çıkıyor.
Bu kesimler, bu tür zanlıların serbest bırakılmasının çok tehlikeli olduğunu savunurken, diğer yandan söz konusu mahkumlar hakkında sivil veya askeri mahkemelerde dava açılması için herhangi bir kanıt bulunmadığı ifade ediliyor.
Pentagon'a göre yıllık maliyeti 445 milyon doları bulan cezaevinin kapatılmasında ısrarcı olan Obama, "Bu hapishanenin açık kalması, kaynaklarımız adına ulusal güvenliğimizi zayıflatıyor, çok önemli müttefiklerimiz ve ortaklarımızla ilişkilerimizi zedeliyor ve radikal şiddeti teşvik ediyor." açıklamasını yapmıştı.
Obama'nın, başkanlığının son aylarında bu vaadini yerine getirip getiremeyeceği merak ediliyor.