Terör devleti İsrail ve Suudi Arabistan arasında ABD'nin arabuluculuğundaki normalleşme adımları İran'a karşı ortak güvenlik stratejileri ve Filistin meselesi etrafında şekilleniyor. İki yönlü bir mutabakat içeren anlaşma kapsamında Riyad'ın ABD'den güvenlik garantileri ve çeşitli taahhütler aldıktan sonra İsrail'i tanıyarak ilişkileri normalleştireceği ve bir Filistin devletinin kurulması için harekete geçeceği belirtiliyordu. Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan geçtiğimiz gün ABD'deki toplantıda iki devletli çözüm ve Filistin devletini kurmak için 'yeni küresel koalisyon'u duyurdu. Öte yandan Suudi Arabistan Veliaht Prensi Selman'ın ABD Dışişleri Bakanı ile yaptığı görüşmede Filistin meselesi ile ilgili sarf ettiği çarpıcı sözler ve İsrail'i tanımak için sunduğu şartlar basına sızdı.
Terör devleti İsrail'in ile Suudi Arabistan ABD'nin arabuluculuğunda attığı normalleşme adımları 7 Ekim'de Gazze'de başlatılan soykırım sonrasında duraksadı.
Suudi Arabistan ve İsrail arasında tam anlamıyla bir diplomatik ilişki kurulması, bölgedeki Filistin meselesine nasıl yaklaşılacağı konusunda soru işaretleri oluşturmuştu.
Riyad'tan İsrail ile normalleşme için 'Filistin' şartı
Suudi Arabistan ile İsrail arasında yapılmaya çalışılan normalleşme anlaşması, ABD'nin de dahil olduğu geniş bir iş birliği çerçevesine dayanıyor.
Suudi Arabistan, ABD'den İran'a karşı güvenlik garantileri, sivil nükleer program desteği ve ekonomik yatırımlar talep ediyor.
Bu taahhütlerin yerine getirilmesi durumunda Riyad yönetimi, bir Filistin devleti kurulmasına yönelik bir yol haritası şartıyla İsrail'le ilişkilerini normalleştirmeyi kabul edecek. Riyad yönetimi başkenti Doğu Kudüs olan ve 1967 sınırları temelinde bir Filistin devleti kurulmadan Tel Aviv ile diplomatik ilişki kurmayacağını daha önce bir çok kez dile getirmişti.
Faysal 'yeni küresel koalisyon'u duyurdu
25 Eylül 2024'te New York'ta Körfez İşbirliği Konseyi Üye Devletleri Dışişleri Bakanlarıyla bir araya gelen Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, birinci senesini dolduracak olan Gazze'deki katliam sonrası bölgede iki devletli çözümün uygulanması için destek toplamak ve bir Filistin devleti kurmak amacıyla yeni bir girişimin başlatıldığını açıkladı.
- Prens Faysal bin Ferhan, Arap Birliği, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) ve Norveç'in de katıldığı toplantıdaki konuşmasında "İki Devletli Çözümün Hayata Geçirilmesi İçin Küresel İttifak" adlı yeni bir inisiyatifin tanıtımını yaptı.
Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal, barış görüşmelerinin ilk oturumunun Riyad’da gerçekleştirileceğini açıklarken Avrupa Birliği Dış Politika Yüksek Temsilcisi Josep Borrell de ilk takip toplantılarının Riyad ve Brüksel'de düzenleneceğini belirtti.
"Arap ve Avrupa ülkelerinin ortak çabası" olarak niteledi
Söz konusu girişimin Arap ve Avrupa ülkelerinin ortak çabası olduğunu vurgulayan Prens Faysal, derhal bir ateşkes sağlanması ve iki devletli çözümün hayata geçirilmesi için ortak hareket edilmesi gerektiğini ifade etti. Özellikle bağımsız bir Filistin devletinin bu çabaların merkezinde yer alması gerektiğini vurguladı.
Bağımsız Filistin devletinin kurulmasının, ulaşılması güç bir siyasi süreç içerisinde müzakere edilecek bir sonuç değil, doğal bir hak ve barış için bir temel olduğunu söyleyen Faysal şöyle konuştu;
Ferhan, işgalci İsrail'in Batı Şeria'da gerçekleştirdiği ciddi ihlaller ve Mescid-i Aksa'ya yönelik tehditlerin yanı sıra Gazze Şeridi'ne yönelik saldırıların insani felakete yol açtığını ifade etti.
Selman - Blinken görüşmesinde ne konuşuldu?
Selman: Filistin'i umursamıyorum ama...
Buna göre Ocak ayında Gazze'deki soykırım devam ederken Suudi Arabistan'ı ziyaret eden Blinken, Veliaht Prens Muhammed bin Selman ile El Ula şehrinde bir araya geldi. Blinken'in söz konusu görüşmede Selman'dan Gazze meselenin çözümü için İsrail'in tanınmasını istedi, Prens Bin Selman ise normalleşme anlaşmasının şartlarının yerine getirilmesi talebini iletti.
- Habere göre, görüşmede Filistin meselesinde ülkesindeki genç nüfusun büyük bir çoğunluğunu 'bilgisiz' olarak niteleyen Selman, Filistin meselesini umursamadığını ancak 7 Ekim'den sonra bu konunun halkı için önemli hale geldiğini belirterek anlaşmanın içeriğinin tatmin edici olması gerektiğini iletti.