Business for Social Responsibility tarafından hazırlanan bir rapor, Facebook’un geçen yıl Gazze’deki savaş sırasında Filistinli kullanıcıların ifade özgürlüğü, siyasi katılım ve toplanma gibi haklarına kısıtlama getirdiğini ve ayrımcılık yaptığını ortaya koydu.
Bağımsız bir danışmanlık firması tarafından hazırlanan bir rapor, Facebook’un geçen yıl Gazze’deki savaş sırasında Filistinli kullanıcıların ifade özgürlüğü, siyasi katılım ve toplanma gibi haklarına kısıtlama getirdiğini ve ayrımcılık yaptığını ortaya koydu. Business for Social Responsibility’nin yayınladığı rapor, Facebook’un bağlı olduğu Meta şirketinin; İsrail-Filistin çatışmasıyla ilgili olarak eşit olmayan uygulamalarını doğruladı. Söz konusu rapora göre, işgalci İsrail güçleri geçen mayıs ayında Gazze’yi hedef alan katliam ve saldırıları sırasında Meta’nın bir diğer sosyal medya platformu Instagram, işgal altındaki Mescid-i Aksa’ya atıfta bulunan #AlAqsa hashtag’ini yasakladı.
Facebook’un özellikle Arapça paylaşımlara yönelik en sert kontrol önlemlerini hayata geçirdiği ve sansür mekanizmasını çalıştırdığı, buna karşı İbranice paylaşımlara ilişkin oldukça gevşek bir denetim sistemi olduğu belirlendi. sosyal medya platformunun İsrail tarafından, Filistinli hesapların paylaşımlarının silinmesine yönelik baskıya da boyun eğdiği kaydedildi.
AYRIMCILIK YENİ DEĞİL
Algoritmalarla, Filistinlilere karşı nefret ve ayrımcı mesajları öne çıkaran Facebook’un İsrail’in yıkım ve cinayetlerini gizlemesi ise yeni bir uygulama değil. İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün (HRW) geçen yıl yayınladığı rapora göre yüz milyonlarca kullanıcıya sahip platform, İsrail’in katliamlarını dünyaya duyuran yüzlerce Filistinlinin hesabını kullanıma kapatmıştı. Yaşadığı evin bombalandıktan sonraki halini paylaşan bir Filistinlinin mesajı, nefret söylemi içerdiği gerekçesiyle silinmişti. Facebook’un yanlış bilgiler biriminin eski çalışanlarından Frances Haugen, Amerikan CBS televizyonunda Facebook’a dair itiraflarda bulunmuş, şirketin önceliğinin, nefret söylemiyle ve yalan haberle mücadele değil, kâr etmek olduğunun altını çizmişti.