Emevi, Kasiyun ve ikonik fotoğraflar

Ahmet Özay
04:0012/01/2025, Pazar
G: 12/01/2025, Pazar
Yeni Şafak
Arşiv.
Arşiv.

Resim, sembol ve mana… Çetrefilli bir yoldan da olsa, ikonik olaylar ve görüntüler, egemenlik mücadelesinin işareti olarak önümüzde duruyor. Zaferi veya yenilgiyi, kazananı ve kaybedeniyle güç ilişkilerinin tersine çevrilişini vurguluyor. Lakin, meydan okuyan Türk olunca işler değişir. 'Suriye’de ne işimiz var' denir. 'İsrail kazandı' denir. İbrahim Kalın ile Hakan Fidan’ın Şam’da 'Emevi Camii’nde', 'Kasiyun Dağı'nda' tarihe geçen karelerine bakıp, İsrail adına kahramanlık öyküleri yazana bile rastlanır.

Askeri ve siyasi bir hedef bağlamında süren “Emevi Camii” tartışması, geçen 10 yılı aşan süreye rağmen hız kesmeden, semboller üzerinden varlığını sürdürüyor.

“Emevi Camii” kavramının kitlelerin kanaat oluşumundaki niteliği bir yana, “Şam”, “Kasiyun Dağı”, “Halep Kalesi” derken, kitleler taraf oldukları semboller üzerinden Suriye tarih ve coğrafyasına aşina oluyorlar.

Tüm bu kavramlar arkasına sıralanmış polemikler, zamanla klişeleşerek tarihsel birer nota dönüşüyor.

Resim, sembol ve mana … çetrefilli bir yoldan da olsa, ikonik olaylar ve görüntüler, egemenlik mücadelesinin işareti olarak önümüzde duruyor. Zaferi veya yenilgiyi, kazananı ve kaybedeniyle güç ilişkilerinin tersine çevrilişini vurguluyor.

Bu semboller kazanan kitlelerde coşkuya, kaybeden çevrelerde ise hayal kırıklığına eşlik ediyor. İkonik semboller üzerinden verilen mücadele sürecinde Ankara’daki karar alıcılar ölçüsüz eleştirilerin de hedefi oluyorlar.

İkonik anlar

Tarihe veya tarihe mal olacak nitelikteki fotoğraflara konu olan anlar “ikonik anlar” olarak nitelendiriliyor. Böylesi bir gaye ile çekilen resimlere de ikonik fotoğraflar deniliyor.

Bu anlar geleceğe ipotek koyacak nitelikteki eylem ve kayıtlar ile ebedileşiyor. Zaman ve mekan üzerinde resim ve film ile hegemonya kurmak, sadece iktidarlara özgü bir eylem de değil.

Muhalif çevreler, her ne kadar iktidara ‘hak etmediği bir zaferi’, semboller üzerinden elde ettiği suçlamasını yapsalar da, bu yönteme iktidarı yıpratmak için muhalifler de baş vuruyorlar.

On yıl öncesine gidelim. Amerikan Başkanı Barak Obama ile Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan arasında yapılan telefon görüşmesinin ardından, Amerikan Başkanlık Ofisi tarafından halen hafızalarımızda olan bir kare servis edilmişti.

Bu resimde, Obama sözde Erdoğan ile yaptığı telefon görüşmesinde elinde beyzbol sopası tutarken görülüyordu. Bu beyzbol sopalı resim, yıllarca muhalefet tarafından istismar edildi.

Şimdilerde aynı muhalif çevreler resimler üzerinden Türkiye’nin gelişen alan hakimiyetini sembolize eden mesajlardan rahatsız oluyorlar. Özellikle, üzerinde Afrikalıların bulunduğu, hele hele Arapların yer aldığı karelerden nefret ediyorlar.

Hitler'in küvetinde zafer.

Hitler’in banyo küveti

Bu tür mesajlar sade bizde verilmiyor. Belki en anlamlı kare, 2. Dünya Savaşı’nın ardından Berlin’de kaydedilmiş.

Savaşın son günlerinde Rus Ordularının Berlin’e girmesinin ardından Amerikan Orduları da Batı Berlin’i işgal ederler.

Bu zaferin anısına 1945 yılında Alman Diktatörü Adolf Hitler’e ait olan bir banyo küvetinde Amerikan askeri fotoğrafçısı Lee Miller banyo yapar. Kendisini de fotoğraflar.

Bu kare Nazi rejiminin mutlak yenilgisini anlatmakta kullanılmaktadır. Hitler’in kişisel yaşam alanının galiplerin bir temsilcisi tarafından nasıl ihlal edildiğini gösterir. Güçlü bir duygusal etkiye sahiptir.

Berlin’de Hitler’in parlamentosuna Sovyet askerlerinin Kızıl Bayrak çekmesi

Che Batista’nın Banyosunda

Bu tür görüntülerin şüphesiz en popüler olanı 1960 yılında Che Guevera’nın Küba’da devrik diktatör Batista’nın banyosunda çektirdiği resimdir. Bu resim, Küba rejiminin üstesinden gelmeyi ve ona karşı kazanılan zaferi sembolize eder. Sadece bir mekanın fiziksel olarak ele geçirilmesini değil, aynı zamanda meydan okumayı da içerir.

Aslında bu ikonik resimlerin alan hakimiyeti sembolü olarak yaygınlaşması, Soğuk Savaş döneminin ürünüdür.

Iwo Jima Adasında Amerikan bayrağının göndere çekilmesi, Pasifik’te Japonya’ya karşı kazanılan Amerikan deniz hakimiyetini simgeler. Amerikalı fotoğrafçı bayrağı kaldıran dört asker ile Amerika’nın artık bir deniz gücü haline geldiğini dünyaya ilan eder.

Berlin’de Hitler’in Parlamentosuna Sovyet askerlerinin Kızıl Bayrak çekmesi gibi görsel eserler hep bu dönemi tanımlayan fotoğraf çalışmalarıdır. Bunlardan birçoğu askeri fotoğrafçılar tarafından bilahare resimlenmiştir.

Iwo Jima Adası'nda Amerikan bayrağının göndere çekilmesi.

General Patton Ren Sahilinde

Bu görüntülerden en ilginci şüphesiz General George S. Patton’a aittir. Amerikan 3. Ordu Komutanı olan Orgeneral Patton askerlerine bir söz verir. Almanya’ya karşı Normandiya harekatı öncesi “Eğer Fransa’yı aşıp Ren Nehri sahillerine ulaşıp, Almanya’yı fethedersek herkesin gözü önünde Almanların Ren Nehri’nin içine edeceğim” der.

Halkla ilişkiler subayı, daha sonra damadı olacak bir yarbaydır. 1945 Mart ayında Amerikan 3. Ordusu Fransa’yı aşar, Almanya’ya girer ve Mainz yakınlarında Ren Nehri'ne dayanır. Sabaha karşı 03.30 sıralarıdır. Koskoca orgeneral purosunu yakar ve askerlerinin gözleri önünde kemerini çözer. Yanındaki halkla ilişkiler subayına emir vererek bu anı kaydettirir. Almanlar için büyük bir tarihsel ve ulvi anlamı olan mekanı hedef alan aşağılayıcı tavır üç kıtada milyonları titreten Hitler imparatorluğunun sonunu simgeler. Ren Nehri'ni aşmak üzere olan Amerikan askerlerini ise motive eder.

Pekin Tiananmen Meydanı’nda 1989 yılına ait “Tank Adam”

Merkel Atina’da

2010’lu yıllarda iflas eden Yunan devletine Almanya 300 milyar avro verir. Yunanistan’ı felaketten kurtarır. Yunanlılara kurtuluşun prensiplerini de dikte eder.

Almanya Başbakanı Merkel bu kapsamda 2012 yılında Atina’yı ziyaret eder. Binlerce insan Merkel’e ve olası Alman hegemonyasına karşı sokaklara dökülür. Almanya ve Merkel birçok resimde Nazi sembolleri ile birlikte ifade edilir. Almanya Yunanistan’ı bir felaketten kurtardığı halde, yayılmacı bir güç olarak bu resimlerle damgalanır.

2020 yılında yaşanan patlama sonrası Macron'un Beyrut’u ziyareti.

Macron Beyrut’ta

Yakın tarih böylesi birçok örnekle doludur. 2020 yılında Beyrut Limanında devasa bir patlama yaşanır. Bu patlamanın meydana getirdiği yıkım daha ortadayken Emmanuel Macron, Beyrut’a gider.

Macron’un Lübnan’a yaptığı ziyaret, kriz zamanlarında diplomasinin ve uluslararası desteğin siyasi ve sembolik öneminin etkileyici bir örneğidir. Bu ziyaret ile eski bir sömürgeci güç olarak Fransa’nın Lübnan’a yardım etmeye hazır olduğunu sembolize eder.

Kendisini Beyrut’un harap olmuş sokaklarında fotoğraflatır. Bilinçli olarak sahnelenmiş Lübnan’ın “kurtarıcısı” algılanmasını yaratır.

Lakin, bu imaj zaman zaman Fransa’nın Lübnan’da yaşanmış olan yıkımıyla da özdeşleştirilir. Macron’un ziyareti hem olumlu hem de eleştirel tepkilere yol açar. Fransa’nın Lübnan’daki kamuoyu algısını önemli ölçüde iyileştirmeyi başarır.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve Suriye'deki yeni yönetimin lideri Ahmed Şara, Kasiyun Dağı'nda çay içerek Şam'ı seyrederken... Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve Suriye'deki yeni yönetimin lideri Ahmed Şara, Kasiyun Dağı'nda çay içerek Şam'ı seyrederken...
MİT Başkanı İbrahim Kalın, Emevi Camii’nde namaz kıldı.

Gelelim Şam’a

Aslında bu sembolik resimlerin anlamı üzerine o kadar çok örnek verilebilir ki... Pekin Tiananmen Meydanı’nda 1989 yılına ait “Tank Adam”, Kabil’den kaçışı sembolize eden Amerikan kargo uçağının tekerleklerine tutunan Afganlar unutulmaz karelerdir.

Lakin, meydan okuyan Türk olunca işler değişir.

Suriye’de ne işimiz var denir.

İsrail kazandı denir.

Şam yönetimi Atatürk ilkelerini örnek alsın denir.

Atatürk’ün Hatay ilimizi Suriye’nin elinden aldığı unutulur. Aynı Atatürk’ün Şam’ın dağında, bayırında, her karışında resim verdiği merak bile edilmez.

İbrahim Kalın ile Hakan Fidan’ın Şam’da “Emevi Camii’nde”, “Kasiyun Dağı'nda” tarihe geçen karelerine bakıp, İsrail adına kahramanlık öyküleri yazana bile rastlanır.

Bu vesvese sürecine öncülük edenlere gelince... Bırakın meydan okumayı… Acaba arabaya atlayıp sade vatandaş olarak Hatay’dan Şam’a gidecek cesaretleri var mı?

“Kör ölür badem gözlü olur” misali “sallama” öykülerden Esed ailesini, Ehli beyte bağlama gayreti bile denendi. Suriye halkının temsilcileri külliyen “cihatçı” ilan edildi.

Lakin, bizden eski kuşakların tecrübeleri her zaman işe yarar.

Güzel bir ata sözümüz var. ‘Halep ordaysa arşın burada’ diye.

Türkiye Halep’te Şam’da tarihe imza atmıştır.

Bütün hesapları bozup “Halep ordaysa, arşın burada” denmiştir.

Eğer Trabzon forması Halep Kalesi’nde tarihe mal olmuş ise, ‘‘Halep orada, arşın da Ankara’dadır.”




#Tarih
#Toplum
#Kasiyun
#Emevi Camii