Dışişleri Bakanlığı, AB Dış İlişkiler Konseyi'nin kabul ettiği kararlar hakkında resmi sitesinden yazılı açıklamada bulundu. Açıklamada, "AB Dış İlişkiler Konseyi’nin Suriye ve Doğu Akdeniz kararları ve ülkemize yaptığı çağrıları, tümüyle reddediyor ve kınıyoruz" ifadeleri yer aldı.
Dışişleri Bakanlığı AB Dış İlişkiler Konseyi'nin kabul ettiği kararlar hakkında resmi sitesinden açıklama yaptı. Açıklamada şu ifadeler yer aldı:
Reddediyor ve kınıyoruz
- Türkiye’nin başarıyla icra etmekte olduğu Barış Pınarı Harekâtı, uluslararası hukuk temelinde, Birleşmiş Milletler (BM) Şartı’nın 51. maddesinden kaynaklanan meşru müdafaa hakkımız ve BM Güvenlik Konseyi’nin terörizmle mücadeleye ilişkin kararları uyarınca yürütülmektedir.
Teröristlerin katlettiği 18 sivile sessiz kaldılar
Mücadelemiz kararlı bir şekilde deam edecek
- Dünya üzerinde en kalabalık sığınmacı nüfusuna evsahipliği yapmakta olan Türkiye, önümüzdeki dönemde de ulusal güvenliğini tehdit eden ve Suriye halkının bekasını yakından ilgilendiren PYD/YPG ve DEAŞ başta olmak üzere tüm terör örgütleriyle mücadelesini kararlı bir şekilde sürdürecektir.
- Ayrıca, AB’nin aldığı bu kararlarda bir kez dahaKıbrıs Türklerine hiçbir atıfta bulunmaması ve onları yok saymasıibret ve endişe verici bir durumdur.
Kıbrıs Türkleri gözardı edildi
Hidrokarbon faaliyetlerimizi KKTC’yle birlikte kararlılıkla sürdüreceğimizi ve AB’nin bu konuda engelleyici tedbirlere başvurması halinde misliyle mukabele edeceğimizi bir kez daha vurgulamak istiyoruz.
- Bir yandan münhasır ekonomik bölge ve kıta sahanlığının diyalog ve iyi niyetli müzakere yoluyla, uluslararası hukuka uygun ve iyi komşuluk ilişkileri ilkesi uyarınca sınırlandırılması gerektiğini vurgulayan AB Konseyi’nin, diğer taraftan GKRY’nin tek taraflı deniz yetki alanı iddialarını benimsemesi ve bu iddiaları “üyelik dayanışması” bahanesi altında Türkiye’ye dayatma girişimlerinde bulunması ciddi bir çelişki teşkil etmektedir.
Doğu Akdeniz’de barış ve istikrarın tesisi, herkesin kazanacağı bir işbirliği iklimi yaratılması, ülkemizin ve özellikle Kıbrıs Türklerinin ilgili anlaşmalar ve uluslararası hukuktan kaynaklanan meşru hak ve çıkarlarına saygı gösterilmesi ve Doğu Akdeniz’in siyasi, hukuki, tarihi ve coğrafi gerçeklerinin dikkate alınmasıyla mümkün olacaktır.