Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ABD gezisi kapsamında düşünce kuruluşu temsilcileri ve akademisyenlerle yaptığı toplantıda kritik mesajlar verdi.
ABD'nin siyasi hayatına yön veren, dış politikasına katkı sunan akademisyenler ve düşünce kuruluşu temsilcileriyle bir araya gelmekten duyduğu memnuniyeti ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, ortak gündemlerinde son derece önemli konuların yer aldığını belirtti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'ye yakın bölgelerde büyük bir yıkım ve insanlık dramının yaşandığını belirterek, "Yönetilemeyen siyasi alanlarla dolu bir coğrafyada Türkiye olarak gelişmeleri bölgesel ve küresel barışa hizmet edecek şekilde yönlendirmeye çabalıyoruz. Bu çabamızda zaman zaman yalnız kaldığımızı hissetsek de ABD'nin bizi anladığını ve yanımızda olduğunu düşünmek istiyoruz" dedi.
ABD ile Türkiye'nin sahip olduğu ittifak ve ortaklığın önemini vurgulayan Erdoğan, şunları söyledi: "Türkiye açısından geçmişte olduğu gibi bugün de ABD ile ilişkilerimiz vazgeçilmez niteliktedir. İşbirliğimizi ortak değerler ve karşılıklı menfaatler temelinde geliştirmek için her türlü çabayı gösteriyoruz. Bunu yapmaya da devam edeceğiz. Karşı karşıya bulunduğumuz sorunların çözümünde Türkiye-ABD ittifakının bir alternatifi olmadığı ortadadır. Burada esas mesele bu işbirliğinin gerek stratejik gerek taktik düzlemde gerçek anlamda verimli kılınabilmesidir."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'ye yakın bölgelerde büyük bir yıkım ve insanlık dramının yaşandığına işaret etti.
Erdoğan, "Yönetilemeyen siyasi alanlarla dolu bir coğrafyada Türkiye olarak gelişmeleri bölgesel ve küresel barışa hizmet edecek şekilde yönlendirmeye çabalıyoruz. Bu çabamızda zaman zaman yalnız kaldığımızı hissetsek de ABD'nin bizi anladığını ve yanımızda olduğunu düşünmek istiyoruz." ifadesini kullandı.
Suriye'de yaşanan trajedi ve Irak'ın içinde bulunduğu fiili bölünmüşlüğün sadece milyonlarca masum insanın hayatını etkilemediğini, aynı zamanda bölgeyi bir istikrarsızlık yumağına dönüştürdüğüne dikkati çeken Erdoğan, şunları kaydetti: "Terörün yayılması ve bugün Avrupa sınırlarına dayanan mülteci krizi, bu iki ülkedeki çöküşün en somut ürünleridir. Bu iki ülkedeki dağılma sürecinin önüne geçilemediği takdirde Batı toplumlarını çok daha vahim gelişmeler beklemektedir. Her şeyin küreselleştiği, sınırların anlamını kaybettiği bir dünyada bu tür krizlerin etkilerinden kimse uzak duramaz, kendini koruyamaz.
Bunun açık tezahürlerini terör olaylarından özellikle artan göç dalgasına kadar hemen her gün yaşıyoruz. Gerek Suriye'de gerek Irak'ta krizlerin çözümünde başından beri yapıcı bir rol oynamayı kendimize ilke edindik. Suriye'de çözüm ancak halkın beklentileri doğrultusunda şekillenecek gerçek bir siyasi dönüşüm süreciyle mümkün olabilir. Irak'ta ise güç ve refah paylaşımını adil, kapsayıcı ve dengeli biçimde sağlayacak bir sistemin tesisi şarttır. Bölgenin tarihi, siyasi ve sosyal dokusuna yabancı olan DAİŞ'i ise ülkemize, bölgeye ve insanlığa karşı ortak bir tehdit olarak görüyorum. Bu terör örgütüyle her düzlemde kararlı bir şekilde mücadele ediyor, bu yöndeki uluslararası çabalara da aktif destek sağlıyoruz."
Toplantıya, German Marshall Fund Başkanı Karen Donfried, Washington Enstitüsü yöneticisi Michael Singh, Woodrow Wilson Merkezi Başkanı Jane Harman, Georgetown Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Joel Hellman, SAIS/Johns Hopkins Üniversitesi Dekanı Prof. Vali Nasr'ın da aralarında bulunduğu çok sayıda düşünce kuruluşu temsilcisi ve akademisyen katıldı.
Toplantıya Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, Gençlik ve SporBakanı Akif Çağatay Kılıç ile Ekonomi Bakanı Mustafa Elitaş da iştirak etti.