|

Bu acı hiç unutulmayacak

2023'ten geriye Gazze’den hafızada derin izler bırakan, vahşetin ve acının hiç unutulmayacak fotoğrafları kaldı. İsrail, 17 Ekim’de 'güvenli' diyerek El-Ehli Baptist Hastanesi’ne sığınanları bombalayarak en az 500 Filistinliyi katletti. Doktorların cesetler arasındaki basın toplantısıyla dehşeti tüm dünya yaşadı.

Mustafa Kırıkçıoğlu
04:00 - 31/12/2023 Pazar
Güncelleme: 04:49 - 31/12/2023 Pazar
Yeni Şafak
Defin işleminde dünya basınına yansıyan fotoğraflar, Gazze’deki katliamın en belirgin 
görüntülerinden biri oldu.
Defin işleminde dünya basınına yansıyan fotoğraflar, Gazze’deki katliamın en belirgin görüntülerinden biri oldu.

Terör devleti İsrail’in Gazze’de başlattığı soykırım, her biri daha sonra sembole dönüşen çok sayıda fotoğrafla dünyaya duyuruldu. Çok sayıda gazeteciye de mezar olan Gazze’de çekilen fotoğraflar, İsrail işgalinin ve acımasız saldırılarının en büyük kanıtı oldu.


Cesetlerin arasında basın toplantısı

Terör devleti, 17 Ekim tarihinde Gazze’deki El-Ehli Baptist Hastanesi’ne yönelik hava saldırısında, hastaların yanı sıra “güvenli bölge” olduğunu düşünerek, hastane ve çevresine sığınanlardan en az 500 Filistinliyi katletti. Saldırısı sonrasında doktorların cesetlerin arasında düzenlediği basın toplantısı da İsrail vahşetinin en simgesel anlarından biri olarak kayıtlara geçti.


Minik yeğenine son veda

36 yaşındaki Filistinli Inas Abu Maamar’ın, işgalci gücün saldırısında ölen 5 yaşındaki yeğeni Saly’nin cansız bedenine sarıldığı görüntü de İsrail zulmünün simge fotoğraflarından biri oldu. 17 Ekim’de Han Yunus kentindeki Nasır Hastanesi’nin morguna getirilen minik Saly’nin cansız bedenini fotoğraflayan Muhammed Salem, “Hüzünlü bir andı ve bu fotoğrafın Gazze Şeridi’nde olan bitenleri geniş bir anlamda özetlediğini hissettim. İnsanlar şaşkındı, sevdiklerinin akıbetini öğrenmek için koşuşturuyorlardı. Küçük kızın bedenini bırakmayı reddeden bu kadın o an gözüme çarptı” ifadelerini kullandı.


Ruhumun ruhu

İsrail’in Gazze’de katlettiği yaklaşık 9 bin çocuktan biri de 3 yaşındaki Reem’di. Kasım ayında El Nuseyrat Mülteci Kampı’na düzenlenen saldırılarda minik Gazzeliye dedesi Halid Nebhan’ın vedası yürekleri burkmuştu. Kefene sarmadan önce torununun gözlerinden öpen Halid dede, Reem’e “Ruhumun ruhu” demişti. Torununun enkaz altında bulduğu küpesini de yakasına takan Halid dede, “Küpesinin tekini buldum, diğeri kayıptı. Dedim ki, 'Bu senin küpen canım ve onu senden bana bir hatıra kalması için alacağım' İşte bu onun küpesi. Hep benimle kalacak ve bana onu hatırlatacak. Küpesini göğsümde bir rozet gibi taşıyacağım" ifadelerini kullanmıştı. Minik Reem, terör devleti tarafından vahşice katledilen çocukların simge isimlerinden biri oldu.


Kanlı ellerle protesto

Terör devletinin Gazze’deki soykırımına en büyük destek veren ülke ABD oldu. Orta Doğu’da terör estiren Tel-Aviv yönetimi için ilk günden kesenin ağzını açan Washington, milyarlarca dolarlık yardımın yanında tonlarca bomba da göndererek soykırıma ortak oldu. ABD’nin İsrail’e olan koşulsuz desteği bazı devlet görevlileri de dahil olmak üzere çok sayıda ABD’linin tepkisini çekti. 31 Ekim’de Senato’da savaş karşıtı protestocular, İsrail’e yaklaşık 14 milyar dolar yardıma onay verecek oturum sırasında kana bulanmış ellerini kaldırarak Dışişleri Bakanı Antony Blinken’ı protesto ettiler.


Gazeteciler de katliamdan kurtulamadı

15 Aralık’ta işgalci İsrail’in Han Yunus kentindeki saldırısında ölen El-Cezire televizyonunun kameramanı Samir Ebu Dakka, Gazze’de öldürülen 100’den fazla basın mensubundan biri oldu. Nasır Hastanesinde yüzlerce Filistinlinin katıldığı cenaze töreninde, Ebu Dakka’nın hayattayken İsrail saldırılarından korunmak için kullandığı çelik yelekle başlık da naaşının üzerine konuldu. Gözyaşlarının sel olduğu törene Ebu Dakka’nın yakınlarının yanı sıra çok sayıda Filistinli ve Ebu Dakka’nın meslektaşları onlarca gazeteci de katıldı.


Mezarların yetersiz kaldığı katliam

Terör devleti İsrail’in 7 Ekim’den bu yana Gazzelileri öldürme hızına bölgedeki mezarlıklar dahi yetişmekte zorlanıyor. Aralıksız bombardıman, Gazzelilere sevdiklerine doğru düzgün bir uğurlama yapma imkanı dahi vermedi. Ölüler artık sokaklara açılan çukurlara gömülürken, bazı durumlarda da öldürülenler için dev toplu mezarlar kazıldı. 22 Kasım’da Gazze’nin kuzeyindeki Şifa Hastanesi’nden Han Yunus şehrine getirilen onlarca Filistinliye ait cansız beden de mavi kefenlere sarılarak gömüldü. Defin işleminde dünya basınına yansıyan fotoğraflar, Gazze’deki katliamın en belirgin görüntülerinden biri oldu.


Hapishane duvarlarının yıkılışı

7 Ekim’deki Aksa Tufanı Operasyonu sırasında Filistinli direnişçiler pek çok noktadan Gazze içlerine girmeyi başardı. 2006’dan bu yana işgalci İsrail’in ablukası altında tutulan bölgede bir buldozerlerin Gazze’nin etrafındaki çiti yıkarak Filistinlilerin geçmesine olanak sağlaması da birçok ülkede “hapishane duvarlarının yıkılmasıyla” özdeşleştirildi.


Hastalıklar yayılıyor


Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), Gazze'de yerinden edilen büyük kalabalıkların barınaklarda ve sağlık tesislerinde kaldığına dikkat çekti ve bulaşıcı hastalıkların yayılmasından büyük endişe duyulduğunu belirtti. DSÖ direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus, Gazze'deki barınaklarda görülen hastalıkları ve vaka sayılarını açıkladı. Buna göre Gazze'de yaklaşık 180 bin üst solunum yolu enfeksiyonu vakası tespit edilirken, 136 bin 400 ishal vakası, 55 bin 400 uyuz vakası ve 5.330 su çiçeği vakası görüldü. 42 bin 700 deri döküntüsü vakası teşhisi koyan doktorlar, 4 bin 683 kişide sarılık, 126 kişide de menenjit olduğunu kayda geçti. Öte yandan Gazze’deki Filistin Sağlık Bakanlığı Sözcüsü Eşref el-Kudra, İsrail saldırılarında öldürülen Filistinlilerin sayısının 21 bin 672’ye, yaralı sayısının da 56 bin 165’e yükseldiğini duyurdu.


#Gazze
#Filistin
#İsrail
9 ay önce