Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Türkiye-ABD İş Konseyi (TAİK) ile Amerikan Türk Konseyi (ATC) tarafından bu yıl 37’ncisi düzenlenen TAİK-ATC Ortak Yıllık Konferansı'nın açılış oturumunda konuştu.
İnsani kaygıların Türk dış politikasının önemli bir unsuru olduğunun altını çizen Akar, Türkiye'nin YPG/PKK ve Beşar Esed rejiminden kaçan yüz binlerce Kürt, Arap, Ezidi, Hristiyan ve Süryani mülteciye ev sahipliği yaptığını, rejim ve YPG/PKK'nın halen bölgede olmasından dolayı bu insanların evlerine dönemediğini söyledi.
Türkiye'nin İdlib'de de dar bir bölgede sıkışmış yaklaşık 4 milyon sivilin güvenliğinin yanı sıra bu bölgede yeni bir insani krizin çıkmaması konusunda çaba gösterdiğini anlatan Bakan Akar, eylül ayında Rusya ile varılan İdlib mutabakatıyla bölgedeki yolları sivillere açmak suretiyle sahadaki istikrarın temin edildiğini kaydetti.
Türkiye'nin ABD yönetimin Suriye'den çekilme kararını memnuniyetle karşıladığını belirten Akar, şöyle konuştu:
Türk-Amerikan ilişkilerini etkileyen bir diğer hassas konunun ise Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) olduğuna dikkati çeken Akar, Türkiye'nin ABD'den FETÖ üyeleri konusunda somut adımlar atmasını beklediğini söyledi.
FETÖ üyelerinin ABD'de kara para aklama, ihalelerde yolsuzluk biri birçok yasa dışı faaliyette bulunduğunu aktaran Akar, FETÖ'nün ABD için de bir ulusal güvenlik tehdidi olduğunu dile getirdi.
ABD'de 1915 olaylarının da yanlış bilgiler ışığında ele alındığını belirten Akar, "1915 olayları etrafındaki Türk-Ermeni tartışması konusunda da tatmin edici ortak bir zemin bulmamız gerekir." diye konuştu.
Dönemin ABD Başkanı Woodrow Wilson'un 1915 olaylarını incelemesi için 1919'da General James Harbord'u görevlendirdiğini hatırlatan Akar, Harbord'un raporunun, Ermeni iddialarını teyit etmediğini ve raporun halen Amerikan arşivlerinde açık olduğunu belirtti.
Türkiye ile ABD arasında S-400 hava savunma sistemleri ve F-35 savaş uçakları konusundaki fikir ayrılığına da değinen Akar, "Türkiye'nin S-400 sistemlerini alması son zamanlarda önemli ölçüde dikkati çekti. Şunu vurgulamak istiyorum: Türkiye ciddi bir hava ve füze tehdidi altındadır. 82 milyonluk nüfuzumuzu korumamız gerekirken, güvenlik anlamında istikrarsız ortamda söz konusu eksikliğimiz bizim ana kaygımızdır." dedi.
Türkiye'nin S-400 alımının uzun geçmişi olduğunu hatırlatan Akar, tüm çabalara rağmen ABD yönetiminin yıllarca Türkiye'ye uygun bir seçenek ve teklif sunmadığını kaydetti.
S-400 teklifinin Türkiye açısından pek çok noktada en uygun seçenek olduğunu dile getiren Akar, "S-400'ler tek başına olacak şekilde çalıştırılacaklar ve ne NATO ne de herhangi bir NATO bağlantılı ülke sistemleriyle entegre edilecektir." diye konuştu.
Türkiye'nin F-35 projesindeki rolünü S-400 alımı ile ilişkilendirmenin yanlış ve talihsiz olduğunu belirten Akar, Türkiye'nin F-35 projesinin ortağı olduğunu ve projeye yönelik 1 milyar dolardan fazla harcama yaptığını ifade etti.
Türkiye'nin proje kapsamında üzerine düşen tüm yükümlülükleri de yerine getirdiğini aktaran Akar, şu ifadeleri kullandı:
"Türkiye, ABD'nin düşmanı değil. Dolayısıyla, Türkiye'nin S-400 alımı hiçbir şekilde Amerika'nın Düşmanlarına Yaptırımla Karşı Koyma Yasası (CAATSA) kapsamına girmiyor. NATO müttefiklerimizle uzun dönemde ihtiyacımız olan sistemleri alma ve geliştirme konusunda çalışıyoruz. ABD'den son zamanlarda Patriot sistemleri ile ilgili teklif aldık. Bu teklif, şu anda ihtiyaçlarımızı karşılayıp karşılamadığı konusunda dikkatli bir şekilde değerlendiriliyor. "
Geleneksel ABD'nin Türkiye için ana silah ve ekipman tedarikçisi olduğunu hatırlatan Akar, "ABD savunma sanayisi ile yapıcı ilişkiye devam etmek istiyoruz, ancak artık sadece bir pazar değil, F-35'lerde olduğu gibi ortak olmak istiyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
Akar, Türkiye'nin son yıllarda yerli savunma sistemlerini geliştirme ve üretimine büyük öne verdiğini belirterek, ABD’nin Türk savunma sanayisine yönelik yatırımlarının iki taraf için kazan-kazan şeklinde olması gerektiğini söyledi.
Bakan Akar, savunma sanayisindeki iş birliğinin iki ülke arasında 75 milyar dolarlık ticaret hacmi hedefine önemli bir katkı sağladığına vurgu yaptı.
Savunma sanayi sergilerine karşılıklı olarak katılmanın iki ülke iş birliğine katkı sağlayacağını ifade eden Akar, "Özellikle de ABD’den geniş bir delegasyonu 30 Nisan’da İstanbul’da yapılacak olan IDEF-19’da (Uluslararası Savunma Sanayi Fuarı) görmek istiyoruz. İki yılda bir düzenlenen bu büyük etkinliğe buradaki tüm savunma sanayisi temsilcilerini davet ediyorum." dedi.
Türkiye'nin tüm sınamalara rağmen bölgesel ve küresel istikrara katkı sağlamaya devam etme konusunda kararlı olduğunu dile getiren Akar, şunları kaydetti: