Rusya’nın Ukrayna’yı işgali ile birlikte tekrardan ABD ile yakınlaşan Avrupa ülkelerinde son zamanlarda Washington yönetimiyle ilişkiler konusunda aykırı sesler artıyor. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Pekin ziyareti dönüşünde Avrupa Birliği (AB) ülkelerinin stratejik bağımsızlığa sahip olması gerektiği ve ABD ile Çin arasındaki Tayvan gerilimi gibi meselelere müdahil olmasının yanlış olacağını söylemesinin yankıları devam ediyor. Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’in mart sonunda Moskova’ya yaptığı ziyaretin ardından tekrar gündeme gelen Rusya ve Ukrayna arasındaki barış planı Avrupa ülkeleri tarafından sıcak karşılanırken, Washington yönetimi plana kayıtsız kalmıştı. AB ülkelerinin Rusya ile ilişkilerin kopmasının ardından ekonomik olarak güçlü bağlarının olduğu Çin ile de aralarını bozmak istemedikleri belirtiliyor. Son olarak Avrupa Konseyi Başkanı Charles Michel, Avrupalı liderler arasında Macron’un “ABD’den stratejik bağımsızlığı kazanma” yönündeki görüşlerine desteğin arttığını açıkladı. Michel’e göre Macron’un açıklamaları, AB liderleri arasında değişmeye başlayan görüşleri yansıtıyor.
Çarşamba günü Fransa medyasına konuşan Michel, AB’nin birkaç sene öncesine göre stratejik bağımsızlık konusunda çok daha iyi bir konumda olduğunu belirtti. Michel, “ABD ile ilişkiler konusunda AB içinde bazı nüanslar mevcut. Bazı Avrupalı liderler konuyu Macron’un ifade ettiği gibi ifade etmezdi. (Ancak) zannediyorum birçoğu Macron gibi düşünüyor” şeklinde konuştu. Michel, ABD ile güçlü ilişkilerin korunacağını ancak bunun ABD’nin aldığı her kararın ardından kör bir şekilde gitmek demek olmaması gerektiğini ifade etti.
Michel’in AB içinde Macron’un açıklamalarına destekleyenler olduğu açıklamasına rağmen, Fransız liderin görüşleri Doğu Avrupa’da olumsuz karşılık buldu. Rus işgaline karşı Ukrayna’nın en büyük destekçilerinden biri olan Polonya’nın Başbakanı Mateusz Morawiecki, salı günü üç günlük ABD ziyaretinden önce konuyla ilgili açıklamalarda bulundu. Morawiecki, “Bu zor zamanlarda Macron’un transatlantik ilişkileri hakkındaki pozisyonunu anlamakta güçlük çekiyoruz. AB olarak biz bir arada olmalıyız. Ancak (Macron’un) bu ziyareti ve sonrasında söyledikleri bu konuda yardımcı olmuyor” şeklinde konuştu. Macron’un açıklamalarının bölgede hayal kırıklığı yaratmasının en önemli sebebinin ise, özellikle Rusya’nın savaşı Ukrayna’nın ötesine taşıması halinde, Fransız liderin Washington’ın yerini kimin alacağına dair bir alternatif sunmaması olduğu belirtildi.
Savunma konusunda Washington yönetimi ile en güçlü bağları bulunan Orta ve Doğu Avrupa ülkeleri arasında Macron’un açıklamalarının ABD’yi bölgeden uzaklaştıracağı yönündeki endişeler artıyor. İsimlerinin verilmemesi koşuluyla medyaya konuşan bazı orta ve doğu Avrupalı diplomatlar, Rusya’nın Ukrayna’yı işgali devam ederken “demokratik ülkelerin daha yakın işbirliği içinde olmaları gerektiğini” ifade etti.
İspanya Başbakanı Pedro Sanchezi, Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ve Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un Çin ziyaretlerinin ardından, AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, 13-15 Nisan tarihlerinde Çin'in başkenti Pekin'i ziyaret edecek. AB sözcülerinden Nabila Massrali, görüşmelerde, küresel ve bölgesel konuların yanı sıra AB-Çin ilişkilerinin de ele alınmasının öngördüklerini belirtti.