Türkiye Fırat’ın doğusunda barış koridoru için çabalarken Esed rejimi batıda İdlib’in güneyinde Han Şeyhun kasabasını ele geçirdi. Muhalifler ilçe merkezinden çekildi. Soçi ve Astana mutabakatlarına yönelik bu saldırının yeni çatışmanın fitilini ateşlemesinden endişe ediliyor.
Türkiye’nin Fırat’ın doğusunda güvenli bölge için yoğun faaliyet yürüttüğü sırada Esed rejimi, nehrin doğusunda harekete geçirilerek dikkatler bir kez daha İdlib’e kaydırıldı.
Esed rejiminin Han Şeyhun’a saldırıları Astana ve Soçi mutabakatlarıyla sivil halkın güvenle yaşayabileceği çatışmasızlık alanı olarak sınırları çizilen bölgede mutabakatın sınırlarını deldi. Bugüne kadar Esed rejiminin İran desteğiyle gerçekleştirdiği Han Şeyhun’a ilerleyişine, dün itibariyle Rusya da katıldı. Rusya Dışişleri Bakanlığı, operasyona dahil olduklarını duyurdu. Rejimin Türk gözlem noktalarına yönelik son dönemdeki saldırıları da düşünüldüğünde, Esed’in Şam’dan başlayıp Hama ve Humus üzerinden Halep’e uzanan M5 otoyolunu topraklarına katma çabası dikkat çekiyordu.
M5 OTOYOLU HESABI
M5 otoyolu, rejimi Suriye kuzeyine yakınlaştıracak yegane güzergah. Yine ekonomik olarak bu bölgenin Suriye’nin tahıl ambarı oluşu da Esed’in bu bölgeye hakim olma isteğinin bir diğer nedeni. Halen Türk askeri, M5 otoyolunu, 9 numaralı gözlem noktasının bulunduğu Morek bölgesinden itibaren kontrol ediyor. Esed’in; Türkiye’nin Morek’teki 9 numaralı gözlem noktasını saf dışı bırakarak otoyol güzergahını tamamen ele geçirmek ve ardından M5 doğusundaki 8 numaralı Surman, 7 numaralı Tal Tukan, 6 Numaralı Şeyh İsa ile tam M5 otoyolu üzerinde bulunan 5 numaralı Khan Al Asal gözlem noktalarını batıya kaydırarak Halep’e ulaşma stratejisi izlediği belirtiliyor.
İDLİB’İN TÜMÜNÜ ETKİLER
M5 otoyolu devamında Suriye kuzeyi boyunca Rabia sınır kapısından Irak’a uzanan güzergahı açıyor ve bu yönüyle de Türkiye ile ABD arasındaki güvenli bölge görüşmeleri ve ön mutabakatını da ilgilendiriyor. Han Şeyhun’un Esed rejiminin eline geçmesi, İdlib gerginliği azaltma bölgesinin tümünü etkileyebilecek ve yeni bir göç dalgasına sebep olabilecek bir ilk dalga olarak görülüyor. Suriye sahasında gücü elinde bulundurmak isteyenlerin dostluk ve anlaşmalara bakmaksızın attıkları adımların önemli sonuçları olacağını belirten devletin yetkili organları, “Han Şeyhun ateşi herkesi yakar” sözleriyle uyarıyor.
GÜVENİLİRLİK TESTİ
Suriye’de savaşın başlamasından bu yana Türkiye ile Esed Rejimini masaya oturtmak isteyen ile karşı karşıya getirmek isteyen tüm güçler Han Şeyhun’da sahneye çıkmış durumda. Bugün Fırat’ın doğusunda Amerika ve Batılı müttefiklerinin stratejik ortaklığını test eden Türkiye açısından İdlib’deki süreç ise Astana ve Soçi ortakları Rusya ve İran için bir güvenilirlik sınavı haline gelmiş durumda.
- Zamanlama manidar
- Han Şeyhun’a yönelik başlatılan kuşatma, zamanlama açısından da hayli manidar bulunuyor. Olaylar, Türkiye ile ABD’nin Fırat’ın doğusunda güvenli bölge tesisi için bir ön mutabakat metninde anlaşmaları ve bunu mutabakat haline getirmek için görüşme ve anlaşmaların devam ettiği sırada alevlendirildi. Türkiye’nin bütün gücünü ve dikkatini Fırat nehrinin doğusuna çevirdiği sırada nehrin batısındaki bu gelişmeler, Astana ruhunu baltalamak isteyen ve bölgedeki teröristler üzerinde etkili olan diğer güçlere de işaret ediyor. Rusya’dan gelen “terörle mücadele”, “taciz atışları” gibi açıklamalar da samimi bulunmuyor. Mutabakat kapsamında eğer terör gruplarından kaynaklı bir provokasyon, saldırı varsa, mutabakat kapsamında bu sorunun Rusya ve Türkiye işbirliğiyle çözülmesi gerekiyor.