Fransa'da bugün gerçekleşecek olan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ilk turunda aralarında aşırı sağcı Le Pen'in de bulunduğu üç aday öne çıkıyor. Fransa'nın ve Avrupa'nın kaderini belirleyecek olan seçimleri hangi aday kazanırsa kazasın Fransa'nın iç ve dış politikasında radikal değişiklikler yaşanabilir.
Bugün Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ilk turunu gerçekleştirmek için sandık başına giden Fransa’da kıyasıya bir yarış gerçekleşiyor. 66 milyon nüfuslu ülkede 43 milyon seçmen önce cumhurbaşkanını, ardından da milletvekillerini seçmek için sandık başına gitti. Fransız seçmenler, Cumhurbaşkanını seçmek için on birinci kez sandığa gidecek.
Yarı başkanlık sistemi ile yönetilen Fransa’da, seçilen Cumhurbaşkanının Başbakan ve kabine ile uyumlu çalışmasını sağlamak amacıyla, milletvekili seçimleri de cumhurbaşkanlığı seçiminin hemen ardından düzenleniyor. Bu yöntemle yeni seçilen cumhurbaşkanının başbakanı belirlemesi ve kabineyi oluşturması sağlanıyor. Böylelikle devletin zirvesinde farklı partilerden yöneticilerin oluşturacağı çatışmanın önüne geçilmiş oluyor. 11 adayın yarışacağı cumhurbaşkanı seçiminin ilk turunda adayların hiçbiri salt çoğunluğu sağlayamazsa, en çok oyu alan iki aday 7 Mayıs'ta yapılacak ikinci tur seçime katılacak.
Büyük tartışmaların yaşandığı kampanya sürecinde en fazla üç isim öne çıktı. Fransız aşırı sağcı partinin lideri Le Pen, liberal politikalar izleyeceğini açıklayan Macron ve eşine devlet bütçesinden pahalı eşyalar aldığı ortaya çıktığı için ismi üzerinde büyük tartışmaların yaşandığı Fillon. Fransa’da yapılan anketlere göre ilk üç sırada da bu isimler yer alıyor. Ülkede yapılan anketlerde ilk başlarda aşırı sağcı Ulusa Cephe’nin lideri Le Pen açık ara önde görülürken, Emmanuel Macron ve François Fillon da onu takip eden isimler. Fransa’da iki turlu seçimlerin ilk turunda Le Pen’in oyların yüzde 26’sını alması bekleniyor. Macron yüzde 24 ile ikinci sırada görülürken onu yüzde 20 ile Fillon takip ediyor.
Yapılan araştırmalara göre Le Pen ve Macron ikinci tura kalabilecek en güçlü iki isim durumunda. 7 Mayıs’ta ikinci tur oylamasının yapılacağı seçimlerde bu defa oy oranlarının Macron’dan yana dönmesi bekleniyor. Özellikle aşırı sağcı lider Le Pen karşıtlarının ikinci turda Macron’dan yana oy kullanacağı ifade ediliyor. Nitekim anketlere yansıyan oranlara göre Le Pen ikinci turda oyların en fazla yüzde 40’ını alabilecekken, Macron ise yüzde 60’ını alabiliyor.
- Son bir yıldır Cumhurbaşkanlığı seçimlerine kilitlenen Fransa’daki seçimler bir yandan da Fransa’nın kader oylamasına da dönüşebilir. Birbirinden farklı düşüncelere sahip üç güçlü adaydan hangisi kazanırsa kazansın Fransa’nın iç ve dış politikasında radikal değişiklikler yaşanabilir. Ülkede konuşulan üç senaryo da bu üç isim üzerinden şekilleniyor.
Seçim sürecinin başladığı dönemde en güçlü Cumhurbaşkanı adayı olan ve halen de kazanma ihtimali bulunan François Fillon en güçlü rakibi Sarkozy’i eleyerek Cumhuriyetçilerin adayı olmayı başarmıştı. Ancak eşine pahalı eşyalar aldığı ve çocuklarına devlet bütçesinden harcama yaptığı ortaya çıktıktan sonra büyük bir destek kaybına uğrayan Fillon, son anketlerde üçüncü sırada görülüyor.
Fillon, özellikle Rusya ile yakın ilişkiler kuracağının sinyallerini veriyor ve Türkiye’nin AB adaylığına karşı çıkıyor. Fillon kampanya sürecinde Müslümanların burkini ile plajlara girmesini yasaklayacağını vaad etti. Rusya ile ilişkilere özel vurgu yapan Fillon’un seçilmesi halinde Merkel’in en büyük korkusunun gerçekleşebileceği belirtiliyor. AB’nin iki ana aktöründen biri olan Fransa’nın Rusya’ya yakınlaşması Atlantik hattını ve AB içerisindeki dengeleri değiştirebilir.
Aşırı sağın Cumhurbaşkanı adayı Le Pen, hakkında açılan soruşturmalara rağmen, son anketlerde birinci turun en güçlü aktörü olarak görülüyor. Babasından devraldığı Ulusal Cephe partisinin liderliğini yapan Le Pen, özellikle son dönemde çok fazla öne çıkan bir isim. Le Pen’in en büyük vaadi göçmenlerin ülkeye girişini yasaklamak, yabancıların haklarını sınırlandırmak, Müslümanlara yönelik ekstra tedbirler getirmek. Le Pen’in seçilmesi halinde atmayı planladığı en büyük adım ise Fransa’nın Avrupa Birliği’nden ayrılması yönünde. Le Pen, Brexit sonrası diğer Avrupa ülkelerinde olduğu gibi Fransa’da da tartışılmaya başlanan üyelikten ayrılma fikrinin en büyük savunucusu konumunda.
Özellikle son dönemde Avrupa’da artış gösteren milliyetçi fikirlerin etkisi ile Fransa, Almanya, Hollanda ve Avusturya’da aşırı sağcı partiler yükselirken, Fransa’da bunun temsilcisi olarak Le Pen öne çıktı. Büyüyen göç krizi, mülteci sorunu, Brexit tartışması ve AB’nin 2008 sonrası dönemde yaşadığı ekonomik kriz nedeniyle güçlenmeye başlayan aşırı sağın kullandığı popülist söylemler Fransa’da etkisini hissettiriyor. 2012 seçimlerinde de aday olan ancak ilk turu geçemeyen Le Pen, Pazar günkü seçimlerde ilk turu geçecek en güçlü isim konumunda.
İkinci tur oylamasında desteğini yüzde 40’a taşıma imkanı ise bir başka tartışmalı konu olarak görünüyor. Bir de seçimden üç gün önce Paris'te yaşanan terör saldırısının Le Pen'e olan desteği artırabileceğinden büyük bir endişe duyuluyor.
- Le Pen’in Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde büyük bir sürpriz yaparak kazanması halinde ise AB büyük sorunlarla karşı karşıya kalacak. Fransa’nın ayrılığını savunan ve ‘Frexit’i öneren Le Pen’in kazanma olasılığı Avrupa Birliği’nin kaderini etkileyecek. Almanya ile birlikte AB’nin en güçlü iki motor ülkesi konumundaki Fransa’da yaşanabilecek bu yönlü bir değişim Avrupa’nın geriye kalanında da domino etkisi yapabilir.
Emannuel Macron ise ilk başlarda çok fazla şans tanınmayan bir isimdi. Ancak Fransa’da yapılan anketlere göre, Fransa’da Hollande sonrası dönemde Cumhurbaşkanı olabilecek en güçlü isim konumunda. Özellikle, Fillon’un son dönemde yaşadığı oy ve prestij kaybı Macron’a yaramış durumda. İlk tur için oyların yüzde 24’ünü alması beklenen Macron’un ikinci tura kalması bekleniyor. İkinci turda ise özellikle Le Pen karşısında tek alternatife dönüşeceği için Fillon ve diğer kesimlerinde desteğini alacağı ifade ediliyor. AB yanlısı olan Macron, seçilmesi halinde liberal politikalar izleyeceğini açıkladı. Mülteci konusunda Le Pen ve Fillon’a oranla daha yumuşak bir söylem kullanan Macron’un söylemi ülkedeki yabancılardan da destek alıyor. Yine Fransa’nın Cezayir’i sömürgeleştirmesini insanlık suçu olarak nitelendiren ve Fransa’nın dış politikada özellikle kriz alanlarına daha fazla angaje olarak sorunların çözümünde etkin rol almasını sağlayacağını açıklayan Macron’un seçilmesi daha mümkün görünüyor. Nitekim anketlere göre Macron’un ikinci turda Fransız halkın yüzde 60’ına yakınının desteğini alması bekleniyor.
Ancak Macron'un temel açmazı ise Yarı Başkanlık sistemi ile yönetilen Fransa'da parlamento desteğinden mahrum kalması olacak. Ülkedeki sağ ve sol partilerin içine düştüğü krizi iyi değerlendiren Macron, en güçlü Cumhurbaşkanı adayına dönüştü. Ancak Macron'un seçilmesi halinde güçlü bir Cumhurbaşkanı olabilmesi için Parlamento'nun desteğini alması şart. Şuan Cumhuriyetçi ve Sol partilerin yer aldığı parlamentoda Macron, bu destekten uzak görünüyor. Bu durum da Fransa'yı ya denge siyasetine ya da krizlerin yaşanabileceği bir sürece götürecek.
Paris saldırılarının gerçekleştiği 2014’ün kasım ayından itibaren olağanüstü hal şartlarıyla yönetilen Fransa’da, cumhurbaşkanlığı seçimlerinin startı da aynı dönemde verildi. Nitekim adayların seçimlere dair verdikleri tüm vaatlerinde, atacaklarını açıkladıkları tüm stratejik adımlarında en fazla vurguladıkları konu terör korkusuna karşı atacakları güçlü adımlar oldu. Yine göç krizi, Müslümanlara ait kuruluşlara yönelik olası baskılar ve yabancıların durumu seçim sürecinin en tartışmalı konusu oldu. Bu durum, son yerel seçimlerde büyük başarı kazanan aşırı sağda olduğu kadar, en liberal akımlarda bile kullanılan bir söyleme dönüştü.
- Fransa’daki Müslümanlara oy kullanma çağrısı
- Fransa'nın güneyinde bulunan Lyon kentinin en önemli camilerden biri olan Lyon Camisi'nin yöneticisi Kamel Kabtane, bu pazar yapılacak cumhurbaşkanı seçiminde Müslümanlara oy kullanma konusunda çağrıda bulundu.