Arnavutluk Başbakanı Edi Rama, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) tehdidinin Arnavutluk'un eğitimdeki misyonunu etkilememesi konusunda kararlı olduklarını vurguladı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ilişkisi ve Arnavutluk-Türkiye ilişkileri hakkındaki yorumlara değinen Rama, siyasette hiçbir şeyin yorumsuz kalmadığını ve siyasetle uğraşanların yapılan yorum veya suçlamalara hazırlıklı olmaları gerektiğini söyledi.
Rama, şu ifadeleri kullandı:
Rama, Arnavutluk-Türkiye ilişkileri, Arnavutluk'taki FETÖ tehditlerinin ortadan kaldırılması için gösterilen ortak çabaları ve ülkesinin Avrupa Birliği (AB) yolundaki süreci değerlendirdi.
Merkezin şiddetli aşırıcılık fenomeni ve bunu farklı yollarla ele alan bölgesel bir merkez haline getirilmesinin önerildiğini belirten Rama, merkezde eski DEAŞ mensuplarının toplanacağı iddialarını "tamamen yersiz ve gülünç" olarak nitelendirdi.
Rama, AB'nin Arnavutluk'taki bir sığınmacı kampı inşa etme olasılığını ise "fantezi" olarak değerlendirerek şunları söyledi:
Arnavutluk'taki FETÖ iltisaklı yapılar hakkındaki soruyu yanıtlayan Rama, geçmişte ebeveynler ve çocuklar için referans noktası olan bazı okulların inşa edildiğini söyledi.
FETÖ okullarının geçmişte tüm ülkedeki sistemde var olmayan imkanlar sunduğunu hatırlatan Rama, "Tüm ülkede daha iyi eğitim hizmeti sunma, buna paralel olarak da bahsettiğiniz yapının (FETÖ tehdidi) olumsuz etkisinin yer bulmaması ve Arnavutluk'un eğitimdeki misyonunu etkilememesi konusunda kararlı olduğumuzun anlaşılması önem arz ediyor." ifadelerini kullandı.
Rama, Arnavutluk ile Türkiye'nin FETÖ tehdidini ortadan kaldırma çabalarına da değinerek, FETÖ'nün Türkiye'de kalkıştığı darbe girişiminin kendilerini de tedbirli ve dikkatli yaptığını, ulusal güvenlik ve demokratik istikrarın "önceliklerin önceliği" olduğunu söyledi.
Bu hususta çok dikkatli olduklarını kaydeden Rama, "Hiçbir şekilde ülkemizde görmek istemeyeceğimiz ciddi bir tehdidin söz konusu olduğu darbenin ilk dakikalarında ortaya koyduğumuz tavrımızı kararlı bir şekilde sürdürmek için tüm nedenlere sahibiz." dedi.
Rama, bir Türk yatırımı olan Avlonya Havalimanı inşasına da değinerek bu projenin 2020 sonuna kadar hazır olmasının hedeflendiğini aktardı.
Avlonya'daki yeni havalimanıyla ilgili mevzuata dayanan müzakerelerin ileri aşamasında olduklarını kaydeden Rama, "Umarım müzakere süreci uzamaz ve biz de bu hedefi gerçekleştirmek için tüm imkanlara sahip oluruz." dedi.
Rama, Türkiye'nin 2013'te "stratejik ortak" olarak ilan edilmesinin lideri olduğu Sosyalist Partinin (PS) programında yer aldığını anımsatarak, 2013'teki seçimleri kazandıklarında bunu hükümet programlarının bir parçası yaptıklarını anımsattı.
Türkiye'nin NATO üyesi ve birçok açıdan önemli role sahip bir ülke olduğunun altını çizen Rama, "İlişkilerin geleneği ve halklar arasındaki ilişkiler şüphesiz bu adımın temelini oluşturuyor. İlişkilerin derinleştirilmesi ile eşlik edilmiş adım, stratejik ortaklık beyannamesi ile de gerçekleşecektir." dedi.
Makedonya ile Yunanistan arasındaki "isim sorunu" ve Arnavutluk'un bu bağlamdaki tutumunu değerlendiren Rama, Arnavutluk hükümetinin, Makedonya'nın içişlerine yönelik istilacı tutum takınmakla suçlandığını savundu.
İsim sorununda uzlaşmaya varılan her çözümü teşvik ettiklerini söyleyen Rama, "Makedonya'nın çözüme yönelik vizyon, cesaret ve irade sergileyen yeni hükümetine inancımız büyük. Doğal olarak bu çözüm, Arnavut faktörünün uzlaşısını dışarıda tutamaz ve tutulmayacağından da eminim." dedi.
Bölgedeki gelişmelere de değinen Rama, AB'nin Kosova'ya yönelik serbest dolaşım politikasını "büyük bir ayıp" olarak nitelendirdi.
Rama, "Bunu açıkça söyledim, söylüyorum. Kosova toplumunun izole edilmiş olması ve tüm kıtada serbest dolaşım hakkına sahip olmayan tek toplum olması AB'nin büyük bir ayıbı." dedi.
Bölgedeki İslamofobik ve Türkofobik yaklaşımlara da değinen Rama, İslamofobinin yeni dönemin laneti olduğunu belirterek, sözlerini şöyle tamamladı:
"AB'nin en gelişmiş ülkelerindeki güçler ya da belirli şahıslar, bu çok tehlikeli ateşi körüklüyor. Sadece İslam dinine değil, İslam'a inanan ve İslam'ın ılımlılığını temsil eden kişilere, toplumlara, topluluklara ve ailelere büyük bir adaletsizlik yapıyor. İslamofobi ve Türkofobi söylemleri, bir cehalet ve cehaletten kaynaklanan kibir söylemleridir. İslam dinine saldırmak ve İslamofobik tutum sergilemek, aslında Arnavut meyvesinin önemli köklerine ve milletimizin varoluş kaynağına saldırmak demektir."