2020 Ulusal Savunma Yetkilendirme Yasası olarak bilinen savunma bütçesi, Kongrenin iki kanadının geçirdiği tasarıların birleştirilmesiyle son halini aldı.
Buna göre, bütçe yasasının Konferans Raporun'da Savunma Bakanlığı (Pentagon) için 635 milyar doları temel harcama bütçesi, 71,5 milyar doları Denizaşırı Muhtemel Operasyonlar fonu, 23,1 milyar doları Enerji Bakanlığı bünyesinde yapılacak savunma harcamaları ve 8,1 milyar doları ise savunma bütçesi dışında yapılacak savunma harcamaları olmak üzere, toplam 738 milyar dolarlık bütçe tahsis edildi.
Yasanın Türkiye ile ilgili kısmında, Ankara'nın S-400 hava savunma sistemlerini alım işlemlerine devam ettiği gerekçesiyle Türkiye'ye F-35 uçaklarının teslim edilmemesi öngörülüyor. Aynı zamanda Türkiye'ye Amerika'nın Hasımlarıyla Yaptırım Yoluyla Mücadele (CAATSA) Yasası kapsamında yaptırım uygulanması gerektiği ifade ediliyor.
Bütçe raporunda, "Konferans üyeleri (Senato ve Temsilciler Meclisi Konferans komitesi), Türkiye'nin F-35 programından çıkarılmasını destekliyor. Bu nedenle Savunma Bakanlığı, Türkiye tarafından satın alınan tüm F-35 uçaklarının geri alınmasını destekliyor." ifadesine yer verildi.
Türkiye'nin programdan çıkarılmasından dolayı ortaya çıkabilecek yedek parça açığı için de fon sağlanması öngörülen bütçe raporunda, "Savunma Bakanı'nın Türk F-35A uçakları satın alınmadan önce gerekli destek ekipmanının üretildiğini ve Türk F-35A uçaklarının ABD Hava Kuvvetleri F-35A filosuna entegre edilecek şekilde yapılandırıldığını teyit etmesini gerektiren bir hüküm eklenmesi öngörülüyor." ifadeleri kullanıldı.
Bütçede, Rus enerji ihracatına katkı sağlayan enerji boru hatlarının inşasında çalışan bazı gemi şirketlerine yaptırım uygulanması şartı da getiriliyor.
Raporda, "Bu yasanın kanunlaşmasından sonra 60 günde ve sonraki her 90 günde Dışişleri Bakanlığı, Hazine Bakanlığına danışarak, Kuzey Akımı 2 ve TürkAkım projeleri veya bu projelerin yerine inşa edilecek diğer projelerin inşası için deniz seviyesinden 100 fit ve üzeri derinliğe boru hattı döşeyen gemilerin tespitine ilişkin raporu, ilgili kongre komitelerine sunacaktır." değerlendirmesinde bulunuldu.
Bu projelere gemi sağlayan yabancı kişi ve kuruluşların da yaptırım için tespit edilmesi öngörülüyor.
Raporda dikkati çeken diğer bir detay ise Suriye'de "taramadan geçmiş gruplara verilen askeri yardımlara" ilişkin tespitler oldu. ABD, her yıl savunma bütçesinde "SDG" ismini kullanan YPG/PKK başta olmak üzere bazı gruplara 500 milyon dolar civarında askeri yardım fonu ayırıyordu.
Raporda, yardım verilecek grupları "DEAŞ'a karşı Suriye halkını koruyan", "DEAŞ'tan alınan toprakları koruyan", "ABD ve müttefiklerini DEAŞ, El Kaide ve ilişkili grupların tehditlerine karşı savunan" ve "DEAŞ'ın tutuklu mensuplarını tutan gruplar" şeklinde tanımlandı.
Yardımın sağlanmasına ilişkin ise Savunma Bakanı'nın normal zamanlarda 15 gün öncesinde, acil durumlarda ise 48 saat öncesinde Kongre'ye yazılı olarak yardımın miktarı, tipi, amacı ve verilecek grubun adının yanı sıra bu konuya müdahil olacak Amerikan kuvvetlerinin sayısı ve diğer gerekli bilgileri bildirmesi öngörülüyor.
Suriye'deki gruplara sağlanacak yardımların, hafif silahlardan oluşabileceği ve bu konuda geçmişteki sınırlamaların geçerli olduğu belirtilen raporda, Savunma Bakanı'nın bazı durumlarda muafiyet talebinde bulunabileceği de kaydediliyor.