Öte yandan, 13-14 Şubat'ta yapılacak iki günlük toplantının, sadece Orta Doğu'ya odaklanan bir konferans olmayacağı, asıl hedefin, İran'ın bölgedeki etkisini azaltacak, mümkün olduğunca geniş katılımlı bir oluşumu hayata geçirmek olduğu belirtiliyor.
ABD, Varşova'daki toplantıya 80'e yakın ülkeyi davet etti ancak şimdiye kadar üst düzeyli geniş bir katılım öngörülmüyor. İngiltere, toplantıya dışişleri bakanı düzeyinde katılacak ancak Almanya, dışişleri bakan yardımcısı seviyesinde temsil edilecek. Fransa'nın bakanlık düzeyinde katılım sağlayıp sağlamayacağı belirsizliğini koruyor. Bazı Avrupa ülkeleri ise toplantıyı elçi seviyesinde takip edeceğini açıkladı.
Bölge ülkelerinden Suudi Arabistan, Bahreyn, Yemen, Ürdün, Kuveyt, Fas, Umman, Birleşik Arap Emirlikleri konferansa bakan düzeyinde katılma kararı aldı. Mısır ve Tunus bakan yardımcısı gönderecek. İsrail'den ise Başbakan Binyamin Netanyahu Varşova'da olacak.
Lübnan toplantıya katılmama kararı alırken, Türkiye konferansı Varşova Büyükelçisi aracılığıyla takip edecek.
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres ve AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini, konferansa katılmayacaklarını bildirdi.
Polonya Dışişleri Bakanı Czaputowics, İran'ın toplantıya davet edilmediğini, Rusya'nın ise daveti reddettiğini söyledi. Orta Doğu konulu bir toplantıya Filistin'in davet edilmemesi ise dikkati çekti.
Uzmanlar, amacı sadece İran değil, Orta Doğu olarak açıklanan konferansı ABD'nin İran karşıtı koalisyon çabası olarak yorumluyor.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun konferansa bizzat Pompeo tarafından davet edilmesi de bir mesaj olarak görülüyor.
AB, ABD'nin geçen yıl İran ile yapılan nükleer anlaşmadan çekilerek Tahran'a yönelik ekonomik ve siyasi ambargo uygulamasının Avrupa kıtası ve Orta Doğu'yu olumsuz etkileyeceğini düşünüyor. AB ülkeleri, bu bağlamda, İran ile ticarete devam etmek için finansal aracılık hizmeti verecek INSTEX (Ticareti Destekleme Enstrümanı) isimli bir mekanizmayı hayata geçirdi.
Nükleer anlaşmanın devam etmesi için AB'nin çabalarını desteklediğini ancak anlaşmanın İran'ın bölgeyi istikrarsızlaştıran aktivitelerine engel olamadığını belirten Polonya Dışişleri Bakanı Czaputowicz, konferansın AB ile ABD'yi yakınlaştıracağını umduğunu söylemişti.
AB Yüksek Temsilcisi Mogherini'nin konferansa katılmama kararına değinen Prof. Dr. Köni, AB'nin İran ile yapılan nükleer anlaşmayı korumaya çalıştığını belirterek, Avrupa'nın, ABD'nin İran'a yönelik strateji değişimine sıcak bakmadığını aktardı.
Prof. Dr. Uygur, bununla birlikte ABD'nin, İran'a karşı AB ülkelerini daha fazla yanına çekebilmek için bu konferansı düzenlediğine değindi.
Uzmanlar, ABD ve Rusya'nın karşılıklı olarak Orta Menzilli Nükleer Kuvvetler Anlaşması'ndan (INF) çekildiği ve Washington'ın Tahran'a yönelik ambargolarını artırdığı bir dönemde yapılacak konferans için Polonya'nın seçilmesinin de tesadüf olmadığına dikkat çekiyor.
ABD ile Rusya'nın 1987'de imzalanan Orta Menzilli Nükleer Kuvvetler Anlaşması'ndan (INF) çekilme kararı, iki süper güç arasındaki olası silahlanma yarışını hızlandıracağı ve Avrupa güvenliğini tehdit edeceği endişesini gündeme getirdi.
Moskova yönetimi, ABD'yi, Polonya'da Aegis füze savunma sistemi konuşlandırmakla suçluyor.
Uzmanlar, çekilme kararının ardından Polonya'nın daha da önem kazanacağına ve Varşova'nın toplantı yeri olarak seçilmesinin tesadüf olmadığına işaret ediyor.
İran ile BM Güvenlik Konseyinin 5 daimi temsilcisi ABD, Çin, Rusya, İngiltere, Fransa ile Almanya'dan oluşan P5 1 ülkeleri arasında 2015'te imzalanan anlaşmayla nükleer faaliyetleri gerekçe gösterilerek Tahran’a uygulanan yaptırımlar kaldırılmış ancak Donald Trump'ın ABD Başkanı olmasından sonra Amerika'nın yeni yönetimi bu anlaşmadan Mayıs 2018’de tek taraflı çekilmişti.