Azerbaycan’ın Karabağ’da geçen hafta düzenlediği anti-terör operasyonu 24 saatte sonuç verirken bölgedeki jeopolitik haritayı da tamamen değiştirdi. Bakü’nün Karabağ’da tam egemenlik sağlaması, Ermenistan dahil bölge ülkeleri için yeni fırsatları da beraberinde getiriyor. Kafkasya ve uluslararası enerji politikaları uzmanı, ABD Donanma Akademisi Öğretim Üyesi Prof. Brenda Shaffer ile başta Zengezur projesi olmak üzere Azerbaycan’ın enerji jeopolitiği üzerindeki etkisi, ABD’nin bölgedeki çifte standartlı politikası ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in pazartesi günü Nahçıvan’da imza attıkları Iğdır-Nahçıvan Doğal Gaz Boru Hattı projesini konuştuk. Prof. Shaffer, Karabağ’ın tam olarak Azerbaycan egemenliğine girmesiyle bölgede Rusya ve İran etkisinin zayıflayacağını, Ermenistan için de Türkiye ve Azerbaycan üzerinden dünyaya bağlanma imkanı sağlanacağına dikkati çekti. İşte, ABD’li uzmanın başta Karabağ olmak üzere bölgedeki gelişmelerle ilgili sorularımıza verdiği cevaplar:
* Rusya’nın Ukrayna’yı işgali ve Avrupa’daki enerji krizinden sonra Azerbaycan’ın enerji jeopolitiğindeki önemi ve rolü nedir?
Avrupa’da enerji krizinin ortaya çıkmasının ardından Azerbaycan vites yükseltti ve Avrupa’ya gaz ihracatını iki katına çıkarmayı taahhüt etti. Azerbaycan, henüz kullanılmayan sahaların inşasını ve “Şah Deniz” gibi mevcut sahaların geliştirilmesini hızlandırmak için çalışıyor. Bakü, Güney Gaz Koridoru’nun ikinci aşamasını başlattı ama Avrupa tarafında hala bazı engeller mevcut. Avrupa Birliği (AB), Hazar gazının Avrupa’ya ihracat projeleri için hala kamu finansmanı sağlamadı ve Avrupa’daki gaz alıcıları AB politikaları nedeniyle uzun vadeli yeni sözleşmeler yapamadı.
* Batılı güçler, özellikle de ABD, karışık mesajlar gönderiyor ve Azerbaycan’a karşı Ermenistan’a destek veriyor. Bu çifte standartlı yaklaşımı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ermenistan’ın Azerbaycan topraklarını işgalinin sona ermesiyle barışın ortaya çıkması için bir şans var. Eğer bu gerçekleşirse, Rusya ve İran’ın bölge üzerindeki kontrolü zayıflayacaktır. Bu ABD için büyük bir fırsat; umarım Washington barışın nasıl inşa edileceği ve Rusya ile İran’ın bölgedeki güçlü etkisinin nasıl sona erdirileceği konusunda strateji geliştiriyordur. ABD’nin toprak bütünlüğüne destek ilkesini Azerbaycan’a da uygulaması gerekiyor. ABD çifte standart politikası nedeniyle Amerikan yanlısı pek çok ülkenin saygısını kaybetme riskiyle karşı karşıyadır. Azerbaycan halkı oldukça Amerikan yanlısıdır, ancak bu durum ABD politikaları nedeniyle değişebilir. Washington Ukrayna, Gürcistan, Moldova ve diğer ülkeler için toprak bütünlüğü ilkesini savunurken Azerbaycan’ı savunmazsa, ABD Azerbaycan’daki kamuoyu desteğini kaybetme riskiyle karşı karşıya kalır.
* Iğdır’dan Nahçıvan’a yeni bir boru hattı inşa edilecek. Bu projenin önemi nedir?
Iğdır’dan Nahçıvan’a uzanacak yeni doğalgaz boru hattı kısa ve az maliyetli olmakla birlikte önemli jeopolitik etkilere sahip olacak. Azerbaycan, Nahçıvan’a doğal gazı İran yerine Türkiye’deki tedarik sistemi üzerinden sağlayacak ve böylece Azerbaycan’ın İran’a olan bağımlılığı ortadan kalkacak.
* Zengezur Koridoru’nun bu çerçevede önemi nedir?
Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin ardından Asya ve Avrupa arasındaki ticaret, Rusya üzerinden geçen Kuzey Koridoru’ndan, Kafkaslar üzerinden geçen Orta Koridor’a kaymaktadır. Zengezur üzerinden ulaşımın açılmasıyla Türkiye, Ermenistan ve Azerbaycan bu Orta Koridor ticaretinden faydalanabilir.
Zengezur Koridoru, Ermenistan ve Azerbaycan arasındaki barışın korunmasına yardımcı olabilir: Bakü ve Erivan, bu yollara erişimlerinin devam etmesi adına koridoru açık tutmak için çalışacaktır.
Azerbaycan ile çatışmanın sona ermesi, Türkiye ile Ermenistan arasındaki ilişkilerin ve ticaretin açılmasını sağlayacak ve bu da Ermenistan’a, eğer bu adımı atabilirse, Rusya’ya olan bağımlılığını azaltma fırsatı verecektir. Çatışmanın sona ermesi, Ermenistan’ın Rusya tarafından kontrol edilmeyen bağımsız bir dış politikaya sahip olmasını sağlayabilir. En çok Ermenistan’ın kendisinin faydalanacağı Zengezur Koridoru’nun açılmasına Erivan yönetiminin karşı çıkması ironiktir. Ermenistan yeni pazarlara erişebilecek ve Ermeni iş dünyası bu yükselen önemli ticaret yolunun bir parçası haline gelecektir.
* İran’ın bölge politikasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Tahran otuz yıldır bu çatışmayı canlı tuttu ve Ermenileri silahlandırdı, çünkü Azerbaycan’ın kendi Azeri azınlığı için bir çekim kaynağı olabileceğinden korktuğu için Azerbaycan’ın savaşa sürüklenmesini tercih etti. İran’ın hala bölgeyi istikrarsızlaştırmaya ve Ermenistan ile Azerbaycan arasındaki barış sürecini baltalamaya çalışabileceğini düşünüyorum. İran kesinlikle Zengezur Koridoru’nun açılmasını engellemeye çalışacaktır.
* Batı, Kafkasya’ya yönelik yaklaşımını nasıl ayarlamalı?
Washington, Ermenistan ve Azerbaycan arasında karayolu ve demiryolu ulaşımının açılmasını desteklemelidir. Yollar her iki ülkenin egemenliği altında kalabilir (Azerbaycan’a bağlı Laçin ve Ermenistan’a bağlı Zengezur) ve her iki taraf da buralarda güvenli geçişi garanti eder. Washington yönetimi ayrıca sadece Karabağ’dan gelen Ermeni mültecilere değil, bir milyon Azeri mülteciye de yardım sağlamalıdır. ABD bunun yanında, Ermeni güçlerin yüz binlerce mayın yerleştirdiği Karabağ’da mayınların temizlenmesi için yardımda bulunmalıdır.
* Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye ve İsrail’in ortak enerji projeleri geliştirmek için çalışacağını söyledi. Doğu Akdeniz’deki enerji projelerinin geleceği ve Ankara’nın bu konudaki pozisyonu hakkında ne düşünüyorsunuz?
Cumhurbaşkanı Erdoğan, iki ülke arasındaki siyasi ilişkilerin en düşük olduğu dönemlerde bile İsrail ve Türkiye arasındaki enerji işbirliğini sürekli olarak desteklemiştir. Erdoğan’ın Rusya ve İran’a olan bağımlılığı azaltmak için İsrail gazını Türkiye’de görmek istediğini ve ayrıca İsrail gazının TANAP üzerinden Avrupa’ya aktarılmasını hedeflediğini düşünüyorum. İsrail yakında gaz ihracatı politikasında yeni bir aşamaya geçecek: Bu sonbaharda İsrail’in en son açık deniz arama ruhsatı ihalesinin sonuçları ve İsrail ihracat politikasındaki yeni yönelimler açıklanacak. Bu süreçle beraber yeni bir bölgesel gaz faaliyeti başlayabilir ve Türkiye bunun parçası olabilir. Türkiye’nin son iki yılda Doğu Akdeniz ve Orta Doğu ülkeleriyle ilişkilerini geliştirme çabaları sonuç verdi. Türkiye bölgede ortaya çıkan yeni enerji ticareti hatlarında önemli bir rol oynayacaktır.
*Türkiye’nin enerji tedariki konusunda bir merkez olmayı hedeflediğini biliyorsunuz. Türkiye’nin bölgesel enerji politikalarındaki konumuna ilişkin görüş ve beklentileriniz neler?
Türkiye enerji diplomasisini çok etkin bir şekilde kullanıyor, tıpkı geçen hafta BM Genel Kurulu oturumlarında yaptığı gibi. Türkiye mevcut enerji krizini çoğu ülkeden, hatta neredeyse tüm Avrupa ülkelerinden daha iyi atlattı ve enerji güvenliği politikaları ile artan yenilenebilir enerjinin nasıl dengeleneceğine dair iyi bir örnek teşkil ediyor. Türkiye bir yandan enerji tedarikini çeşitlendirirken, yakıt konusunda da çeşitlendirmeye gitti. Ankara aynı zamanda, Avrupa’nın aksine yenilenebilir enerjinin doğal gaz ve petrolün yerini alabileceğine dair hayallere bel bağlamadı. Ve yine Avrupa’nın aksine çeşitli kaynaklardan yeni gaz tedarik sözleşmeleri yapmaya devam etti ve böylece mevcut enerji kriziyle başa çıkmak için daha iyi bir konumda bulunuyor.