ABD Temsilciler Meclisi'nin, Başkan Donald Trump'a yönelik azil sürecinin prosedürleri için sunulan karar tasarısını onaylaması ile ülkede uzun süredir gündemi meşgul eden azil sürecinde yeni bir aşamaya geçildi.
ABD'de göreve geldiği ilk günden bu yana aldığı kararlar, yaptığı açıklamalar ile gündemden düşmeyen Trump'a yönelik başlatılan azil sürecine yönelik prosedürlerin yer aldığı karar tasarısının Temsilciler Meclisi tarafından kabulü, sürece yeni bir boyut kazandırdı.
Trump'ın Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy ile temmuz ayında yaptığı telefon görüşmesine ilişkin adı açıklanmayan bir muhbirin hazırladığı rapor, bir anda ülke gündemine düştü ve Trump'ı azil süreciyle yüz yüze getirdi.
Söz konusu muhbirin raporunda, Trump'ın, eylül ayında Amerikan basınına sızan mektubunda, Obama döneminin Başkan Yardımcısı ve Demokratların 2020 Başkanlık Seçimleri aday adaylarının başlıca ismi Joe Biden ve oğlu Hunter Biden'ın Ukrayna'daki iş bağlantılarını soruşturması için Zelenskiy'e baskı yaptığı belirtiliyordu.
Daha sonra Amerikan basınında Trump'ın bu görüşmede Zelenskiy'i Ukrayna'ya yapılan askeri yardımları kesmekle de tehdit ettiği iddiaları ortaya atıldı.
Beyaz Saray iddiaların ardından söz konusu telefon görüşmesine ilişkin dökümü yayımladı. Trump, Zelenskiy ile yaptığı görüşmenin tamamen usullere uygun olduğunu ve Ukrayna'ya yardımların kesilmesi ile görüşme arasında ilişki olmadığını savundu.
Ancak söz konusu iddiaların gölgesinde ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi 24 Eylül'de Trump'ın bu görüşmesinin "ABD'nin ulusal güvenliğine zarar verdiği" gerekçesiyle bir azil soruşturması başlattıklarını duyurdu.
ABD'deki sistem gereği azil soruşturmasının kaderini şu anda Cumhuriyetçilerin çoğunlukta olduğu Senato belirleyecek
Azil soruşturması sürecinde, ABD Temsilciler Meclisinin kapalı kapılar ardında birçok yetkili ile yaptığı oturumlar da Trump yönetiminin tepkisini çekti.
Soruşturma sürecini "ABD tarihinin en büyük cadı avı" olarak niteleyen Trump, komitelerde ve Temsilciler Meclisi Genel Kurulunda bu sürece yönelik henüz bir oylama yapılmadığını belirterek süreci "gayrimeşru" olarak nitelendirdi.
Onaylanan tasarı ile artık Temsilciler Meclisinde soruşturma sürecinde birçok açık oturumun yapılması öngörülüyor.
Yüksek Mahkeme Başkanı tarafından denetlenen bu süreçte, Temsilciler Meclisindeki bir grup milletvekili savcılık görevini, Senato ise jüri görevini görüyor. Yargılanan Başkan ya da federal memurun ise bir savunma avukatı bulunuyor.
Yargılama sürecinin sonucunda Senato'da bir oylama yapılıyor. Bu oylamada senatörlerin üçte ikisinin (en az 67) yargılanan ABD başkanını suçlu bulması durumunda başkan görevinden azlediliyor ve yerine başkan yardımcısı görevi devralıyor.
ABD tarihinde görevinden uzaklaştırarak yargılanması gündeme gelen ilk devlet başkanı 1865-1869 tarihlerinde bu görevi yürüten Andrew Johnson oldu.
Demokrat Johnson, Amerika iç savaşının ardından Cumhuriyetçi Savaş Bakanı Edwin Shanton'ı görevden aldı. Temsilciler Meclisi ise Johnson'ın bu davranışını "federal kanunların ihlali" olarak niteledi ve olayı Senato'ya taşıdı.
Johnson'ın görevinden uzaklaştırılması için 36 senatörün devlet başkanının suçlu olduğuna dair oy vermesi gerekiyordu, ancak bu sayı 35'te kaldı ve Johnson görevine devam etti.
Ülke tarihindeki ikinci azil olayı ise 1970'lerde gündeme geldi. Watergate skandalının ortaya çıkmasının ardından dönemin Cumhuriyetçi Başkanı Richard Nixon'ın "demokratları sabotaj ettiği" iddiaları ortaya atıldı.
Nixon, davanın baş dedektifi Achibold Cox'u görevden almak istedi ama bu talep reddedildi. Nixon yargı süreci devam ederken istifa ettiğini açıkladı ve görevi bıraktı.
ABD'de azil süreciyle karşı karşıya kalan bir diğer başkan ise 1998'de dönemin başkanı Demokrat Bill Clinton oldu.
Paula Jones, Arkansas Valiliği sırasında cinsel tacize uğradığı iddiası ile Clinton'a dava açtı. Ancak Senato'da 1999'da yapılan oylamada Clinton suçlu bulunmadı ve görevinde kaldı.