AB Liderler Zirvesi'nin gündeminde, Suriye'deki 'dramatik gelişmeler' Rusya'yla ilişkiler, sığınmacı krizi, İngiltere'nin AB'den çıkışı ve Kanada ile yapılması planlanan serbest ticaret anlaşması olacak. Suriye konusunda bir sonuç bildirgesi kabul edecek liderlerin sivillere dönük saldırılarından dolayı Rusya'yı 'kınaması' bekleniyor.
Avrupa Birliği (AB) liderlerinin bugün başlayacak olan zirvede, Suriye'de sivillere dönük saldırılarından dolayı Rusya'yı güçlü bir şiddetle kınaması bekleniyor.
AB ülkelerinin devlet ve hükümet başkanlarını bugün bir araya getiren AB Konseyi toplantısında ilk olarak, sınır güvenliği ve Afrika ülkeleri ile yapılacak anlaşmalar temelinde sığınmacı konusu ele alınacak.
Türkiye ile 18 Mart'ta yapılan anlaşmayla Ege Denizi'nden Avrupa'ya geçen sığınmacıların sayısındaki düşüşü, Afrika'dan gelişlerde de görmek isteyen AB, yeni anlaşmalara odaklanacak.
Zirvenin en önemli kısmını oluşturan akşam yemeğinde ise gündem, ağırlıklı olarak Rusya olacak. Zirvenin gündem metnine göre, yapılacak "stratejik tartışmalarda" AB'nin Rusya ile ilişkileri ve Moskova'nın Suriye, Ukrayna ve Balkanlardaki rolü konuşulacak.
AB Konseyi Başkanı Donald Tusk, liderlere gönderdiği davet mektubunda, tartışmanın amacının "bu önemli komşu ile uzun dönemli ilişkileri ele almak" olduğunu belirtti. AB'nin Rusya'ya karşı tavrında "birlik" içinde olunmasının önemine değinen Tusk, "Bugüne kadar, faklılıklarımıza rağmen, birlik içinde kalmayı başardık ve böyle de kalmalıyız." ifadesini kullandı.
AB kaynaklarından edinilen bilgiye göre, Suriye'deki saldırılarından dolayı Rusya'ya karşı herhangi bir yaptırım kararı alınmayacak. Ancak Rusya'nın da kınanacağı Suriye konusunda bir sonuç bildirgesi yayımlanacak.
Bildirgenin taslak metninde, "AB Konseyi, Suriye rejimi, müttefikleri ve özellikle de Rusya'nın Halep'teki sivillere dönük saldırılarını şiddetle kınar. Onları (Suriye rejimi ve Rusya) mezalime son vermeye ve Halep ve ülkenin geri kalanına engelsiz bir şekilde insani yardımın ulaşmasını temin etmek için acilen gerekli adımları almaya çağırır." ifadesi kullanıldı.
Metinde, çatışmaların durdurulması ve BM himayesinde siyasi geçiş sürecine devam edilmesi de istenerek, "Uluslararası insani yardım ve insan hakları kanunlarını ihlal edenler, sorumlu tutulmalı." değerlendirmesine yer veriliyor. Ayrıca AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini'den de bölgedeki önemli aktörlerle siyasi geçiş süreci ve bu konudaki hazırlığı ele alması talep ediliyor.
AB'nin bu konudaki tavrı, pazartesi günü yapılan Dış İlişkiler Konseyi Toplantısında da ortaya konuldu. Suriye rejimi ile müttefiki Rusya'nın Halep'te "ayrım gözetmeyen, kasten sivilleri ve altyapıyı hedef alan saldırıları" kınanarak, bunların savaş suçu olabileceği bildirildi. Ayrıca, Rusya'dan hava saldırılarının derhal durdurulması da istendi.
Avrupa Parlamentosu (AP) parti grupları liderleri ise zirve öncesi AB Konseyi Başkanı Tusk'a ortak mektup göndererek, Rusya'ya karşı daha sert yaptırım kararı alınmasını istedi. Hristiyan Demokratlar (EPP) Grup Başkanı Manfred Weber, Liberal Grup (ALDE) Başkanı Guy Verhofstadt ve Yeşiller Grubu Eş Başkanı Rebecca Harms tarafından yazılan mektupta, yaptırımların amacı, "Moskova'ya BM Güvenlik Konseyi kararları ve uluslararası kanunlara uyması için baskı yapmak" olarak açıklandı.
Rusya'ya yönelik yaptırımların artırılması çağrılarına Almanya Başbakanı Angela Merkel de katıldı. Dün Almanya'nın başkenti Berlin'de Ukrayna krizini görüşmek amacıyla Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Ukrayna Devlet Başkanı Petro Poroşenko ile yapılan "Normandiya Formatı"ndaki zirve sonrası, Merkel, Hollande ve Putin, "3'lü toplantı"da Suriye'deki gelişmeleri ele aldı. Merkel, Putin ile yapılan Suriye görüşmesi için "Açık ve sert bir tartışma oldu. Bugün de bir mucize olmadı." ifadesini kullanırken, şu an için en önemli meselenin Halep'e insani yardım sağlanması olduğunu, bu bağlamda Rusya'ya karşı yaptırım seçeneğini yok sayamayacaklarını kaydetti.
AB liderlerinin Rusya konusundaki tartışmada, "terörle mücadele çabaları", "dezenformasyon" da masada olacak. Rusya'yla ilgili olarak konuşulacak diğer bir konu da, ABD Başkan Adayı Hillary Clinton'ın elektronik postalarının sızdırdığından şüphelenilen Moskova'nın siber saldırıları olacak.
Yemekte ayrıca, İngiltere Başbakanı Theresa May, ülkesinin AB'den çıkış süreci ile ilgili bilgilendirme yapacak. May'in çıkış sürecini, mart ayında başlatacağını liderlere söylemesi bekleniyor.
Hollanda Başbakanı Mark Rutte de Ukrayna-AB Serbest Ticaret Anlaşması (DCFTA) ve İşbirliği Anlaşması konularında nisan ayında yapılan ve halkın yüzde 61.1 ile karşı çıktığı referandum konusunda bilgi verecek. Referandum sonucu, hükümet açısından bağlayıcı olmasa da AB'nin bu konularda adım atmasını güçleştiriyor.
Cuma günü ise masadaki konu AB ve Kanada arasındaki ticaret anlaşması olacak. Belçika'nın Valon bölgesinin itirazı ile karşı karşıya kalan AB-Kanada Kapsamlı Ekonomik ve Ticaret Anlaşmasında (CETA) uzlaşıya varılması hedefleniyor. Ancak Valon yönetimi, Belçika'daki bölgesel hükümetler arası toplantıya katılmayarak, tavırlarında değişikliğe gitmeyecekleri mesajı verdi.
Tusk mektubunda, AB Konseyi'nin Kanada ile anlaşma konusunda özel bir sorumluluğu olduğunu belirterek, "Hala yapılacak işler var. Fakat bir yol bulacağımızı umuyorum." ifadesini kullandı.
AB'de Serbest Ticaret Anlaşmalarının yürürlüğe girmesi için üyelikten çıkış süreci başlatacak olan İngiltere ile birlikte 28 ülkenin onayı gerekiyor. Belçika Federal Hükümetinin, anlaşmayı resmi olarak imzalayabilmek için ülkede bulunan Valon, Flaman ve Brüksel başkent bölgelerinden yetki alması gerekiyor. Valonlar, anlaşmanın büyük ülkelerin çıkarına olduğunu, bölgesel yönetimlerde işsizliği artıracağını savunuyor.