Arakan’da Myanmar ordusu ve Budistler Müslümanları katletmeye devam ediyor. Yaşadıkları köylerden canlarını kurtarmak için kaçan binlerce Rohingya Müslümanı, Naf Nehri’ni geçip Bangladeş’e ulaşabilmek için büyük tehlikeleri göze alıyor. Şimdiye dek bu nehirde boğularak can veren yüzlerce Arakanlıya dün yenileri eklendi. Müslümanları taşıyan teknenin nehirde alabora olması sonucu tamamı kadın ve çocuk 19 kişi yaşamını yitirdi. Bangladeş yerel basınındaki habere göre, Arakan’dan kaçarak Bangladeş’in Cox’s Bazar kentine ulaşmak için yola çıkan Arakanlıların bindiği tekne Naf Nehri’nde battı. Yaşamını yitiren 10 çocuk ve 9 kadının cansız bedenine Bengal Körfezi’nde ulaşıldığı belirtildi. Aynı nehirde salı gecesi de yine tekne batmış, 4 kişi can vermişti.
Müslümanları, yaşadıkları Arakan eyaletinden kovmak isteyen Myanmar yönetimi, yıllardır sürdürdüğü zulmü 25 Ağustos’tan beri soykırım boyutuna ulaştırdı. Onlarca köyü yakıp yıkan ordu güçleri ve Budist milisler, 3 bini aşkın Müslüman’ın ölümüne yol açtı. On binlerce Arakanlı ise köyünden kaçıp soluğu dağlarda aldı. Myanmar yönetimi, dünyadan tecrit ettigi bölgelere giriş çıkışlara da izin vermediği için ölen sivillerin sayısına ilişkin kesin tespitler yapılamıyor. Bölgede sürdürülen sistematik katliama ilişkin bilgi veren Arakanlı yazar Habib Rahman, orada ‘sessiz bir soykırım’ yaşandığını, bölgede dünyadan izole edilmiş 42 toplama kampı bulunduğunu ve kimsenin buraları görmesine izin verilmediğini dile getirdi. ‘Biz Tarifsizler, Bir Myanmar Tabusu’ kitabının da yazarı olan Rahman, şunları söyledi:
“Bu olaylar hükümet güçlerinin bölgedeki Budistleri silahlandırmasıyla başladı. Rathedaung, Maungdaw ve Buithdaung bölgelerinde Müslümanlara karşı saldırılar sürüyor. 20 kasabada katliamlar yaşandı. Askerler, evlerinden kaçan Müslümanların üzerine bile tankları sürüp roketatarlarla saldırıyor. Son olaylardan toplam 60 bin insanın etkilendiğini tahmin ediyoruz. Sadece 10 bini Bangladeş sınırına kaçabildi. İnsanların çoğu halen ormanların içinde kendi evlerine yakın bölgelerde saklanıyor çünkü bir yerden başka bir yere gitmeye çalışanlar vurularak öldürülecekler. Saldırılar Haziran 2012’den beri sürüyor. Bu sessiz bir soykırımdır.”
Güneydoğu Asya’daki trajediye dikkat çeken uluslararası insan hakları örgütü Özgürlük ve Onur İttifakı’nın (Alliance for Freedom and Dignity) Asya Pasifik Direktörü Mustafa Akoub da uluslararası topluma ‘etnik temizlik çılgınlığını’ durdurmak için acil harekete geçme çağrısında bulundu. Akoub, “Myanmar’ın savunmasız, değer verilmeyen ve tanınmayan Müslüman halkına karşı soykırım süreci işletiliyor” diye konuştu.
Myanmar ordusunun uyguladığı şiddet nedeniyle 7 yıl önce Arakan’dan kaçarak Endonezya’ya sığınan Karimullah Muhammed, Müslümanların uzun yıllardır katledildiğine dikkat çekerek, “Ancak son yıllarda bunu daha da artırarak işi soykırıma çevirdi. Myanmar devletinin amacı bizi tamamen yok etmek” dedi. Son bir haftadır süren olaylarda birçok akrabasının katledildiğini bildiren Muhammed, “Dünyanın adeta sessiz kaldığı bu katliam, başka bir ülkede yapılsaydı yine sessiz kalırlar mıydı? Bizim suçumuz ne? Myanmar devletinin amacı bizi tamamen yok etmek, bu soykırımla Rohingya Müslümanlarını Myanmar’dan silmek. Hükümet, 1 milyon 300 bin olmasına rağmen Arakan Müslümanlarının nüfusunu 800 bin kişi şeklinde yansıtıyor. Bu şekilde 500 bin kişiyi ortadan kaldırmak istiyor. “İslam dünyasının sessizliği çok üzücü. Şimdiye kadar gerek Suriye gerek Filistin gerekse de Arakanlı Müslümanları savunmak için sesini en gür çıkan Türkiye oldu. Arakanlı Müslümanlara yönelik en son yaşanan şiddete karşı en dik duran Erdoğan’a minnettarız. Türkiye Esed rejiminin saldırılarından kaçan milyonlarca Suriyeliye kapılarını açtı. Endonezya da Rohingyalı Müslümanlara aynı şekilde elini uzatabilir. Masum insanlar yakılarak ve kesilerek katlediliyor. Kadınlar tecavüze uğruyor, bebekler öldürülerek dereye atılıyor ama diğer ülkelerin hiçbir şey olmuyormuş gibi sessiz kalmasını anlayamıyorum. Hayvanlar bile ormanda yaşama hakkına sahipken Rohingyalı Müslümanlar bu dünyada yaşama hakkına sahip değil mi?”
Arakanlı insan hakları aktivisti İbrahim Ali, Müslümanlara yönelik katliamların yapıldığı Arakan’da durumun içler acısı olduğunu ve insani yardımların acilen arttırılması gerektiğini belirterek, “Türkiye, güçlü bir İslam ülkesi. Türk hükümetinden Arakan’da yaşanan dramın son bulması için Myanmar hükümetine baskı yapmasını istiyoruz” dedi. İslam dünyasının harekete geçmesi çağrısında bulunan Ali, “Şu an bölgede ordu güçleri köyleri yakıyor, helikopter ve füzeleri kullanarak ve karadan hareket ederek, tüm imkanlarını kullanarak bölge halkını katlediyor. Bölgede Arakan köylerine karşı etnik temizlik harekatı yapılıyor” dedi.
Ordu güçleri ve Budist çetelerin saldırılarda özellikle erkek nüfusu hedef aldığını aktaran Ali, “Erkeklerin büyük bir kısmı zaten öldürüldü. Bu sebeple bölgede erkek nüfusunun fazla olduğunu göremezsiniz. Arakanlı Müslümanlar olarak istediğimiz şey; bin yıl önce olduğu gibi hayatta olmak ve bir kimliğe sahip olmak” açıklaması yaptı. Özellikle Bangladeş sınırındaki bölgede durumun kritik olduğunu, Bangladeş hükümetinin yaşanan olaylara rağmen sınırını kapattığını dile getiren Ali, “Arakanlılar, Bangladeş tarafına geçtiği zaman Bangladeşli yetkililer tarafından yakalanırsa Myanmar’a geri gönderiliyor. Şu anda bölgedeki durum gerçekten içler açısı, her geçen gün yüzlerce insan hayatını kaybediyor” diye konuştu.
Ordu ve Budist çetelerin katliam yaptığı Arakan’da Müslüman nüfusun yoğunlukla yaşadığı Maungdaw, Buthidaung ve Rathidaung kentlerinde trajedi sürüyor. 3 kentte son 6 günde 60’tan fazla köy boşaltıldı, bu köylerden onlarcası ateşe verildi. Bölgedeki kaynaklar, ölü sayılarını zaman zaman yüzlerle zaman zaman da binlerle ifade ediyor. Ancak bölgeye erişimin ordu tarafından yasaklanması nedeniyle Arakan’a uluslararası gözlemciler ya da STK’lar giremiyor. Bu nedenle hayatını kaybedenlerin sayısı kesin olarak saptanamıyor. Saldırılardan kaçmayı başaran ya da hedef olmaktan korkan çok sayıda Arakanlı Müslüman, Bangladeş sınırına doğru kaçıyor. Bangladeş hükümetinin engellemelerine rağmen 20 binden fazla Arakanlı Müslüman, ülkeye yasa dışı yollardan giriş yaptı. On binlercesi ise sınıra yakın bölgelerde bekleyişlerini sürdürüyor.
Myanmar'ın (Burma) Arakan eyaletinde ordu güçleri, ateşe verip boşalttıkları köylerde nöbet tutuyor. Ormanda saklanan Müslümanlardan evlerine geri dönmeye çalışan olursa öldürülüyor. Soykırım ordusu, köy çevresinde bulduğu Arakanlıları ise tutuklayıp toplama kamplarına gönderiyor.
63 ülkede 300’ü aşkın STK’nın çatı kuruluşu olan İslam Dünyası Sivil Toplum Kuruluşları Birliği’nin genel sekreteri Ali Kurt, Birleşmiş Milletler’i (BM), Arakan’daki Müslümanlara yönelik gerçekleştirilen katliamın bir an önce duruldurulması için harekete geçmeye çağırdı. BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’e ithafen yaptığı yazılı açıklamada Kurt, ülke nüfusunun yüzde 15’ini oluşturan Arakan Müslümanlarının, dünyanın gözleri önünde soykırıma tabi tutulduğunu hatırlattı. Kurt şunları kaydetti: “Arakanlılar, Müslüman olmaktan, İslam kimliğine sahip çıkmaktan ve çocuklarını da bu kimlik üzere yetiştirmeye çalışmaktan başka ne gibi bir suç(!) işlemişlerdir ki ellerinde hiçbir silah olmadığı halde, en ölümcül silahlarla, donanımlı askerlerle orantısız güç kullanılarak bombalarla saldırılara maruz bırakılmakta ve soykırıma tabi tutulmaktadırlar? Bugün Myanmar’da yaşanan şey, daha dün sayılabilecek bir zamanda Bosna-Hersek’teki Boşnakların yaşadığı insanlık dramının bir benzeridir. Devletin bu insanlara kimlik vermediği, varlıklarını tanımadığı, ‘yok’ saydığı bir ortamda çocuklar okula gidemiyor, insanlar seyahat edemiyor, evlilik yapamıyor, mülkiyet edinemiyor, mevcut mallarına el konuluyor. Birleşmiş Milletler bu zulme karşı neden sadece kınamakla yetinmekte ve neden daha etkili bir surette bu drama müdahale etmemektedir?”