6 Şubatta meydana gelen Kahramanmaraş ve Gaziantep merkezli deprem sonrası birçok vatandaşımız enkaz altında kalarak hayatını kaybetti. Depremde göçük altında kalarak vefat edenlerin şehit olup olmadığı merak konusu oldu. Gündelik hayatta sürekli duyduğumuz şehit terimi Kur’an ve hadislerde de geçmektedir. Şehit, dinî bir terim olarak Allah yolunda öldürülen Müslümanı ifade eder. Allah yolunda ölenlerden başka dinimizde 7 şehitlik mertebesi vardır. Peki depremde ölenlere şehit mi denir? 7 şehitlik mertebesi nedir? Şehitlikle ilgili hadis ve ayetler nelerdir? İşte Diyanetten derlediğimiz bilgilerle soruların cevapları.
İslam dininde Allah yolunda ölenlerden başka şehit olanlar yedi çeşittir. 7 şehitlik mertebesine ve şehitlikle ilgili merak ettiğiniz her şeye haberimizden ulaşabilirsiniz.
DEPREMDE ÖLENLERE ŞEHİT DENİR Mİ?
İslam alimleri şehidleri üç kısımda değerlendirmişlerdir:
Bu bağlamda, depremde vefat eden Müslümanların hükmî şehid olarak değerlendirilebileceği söylenebilir.
7 ŞEHİTLİK MERTEBESİ NEDİR?
Mâlik, Ebu Davud, Nesâî ve İbn Mâce gibi muhaddislerin rivayet ettikleri bir başka hadisin de meali şöyledir:
‘Allah yolunda ölenlerden başka şehit olanlar yedi çeşittir:
> Tâûndan ölen şehittir,
> Suda boğulan şehittir,
> Zatülcenbden (akciğer zarı iltihabı-pleurisy) hastalığından ölen şehittir,
> Karın ağrısından ölen şehittir,
> Yangında ölen şehittir,
> Hamilelikte ölen kadın şehittir.
KUR’AN- KERİM’DE ŞEHİTLER İLE İLGİLİ AYETLER
ŞEHİTLER İLE İLGİLİ HADİSLER
> “Allah yolunda öldürülenlere ‘ölüler’ demeyiniz. Bilâkis onlar diridirler, lâkin siz anlayamazsınız.” (Bakara, 154)
> “Eğer Allah yolunda öldürülür ya da ölürseniz, şunu bilin ki, Allah’ın mağfireti ve rahmeti onların topladıkları bütün şeylerden daha hayırlıdır.” (Âl-i İmrân, 157)
> “Allah yolunda öldürülenleri sakın ölü sanmayın. Bilakis onlar diridirler; Allah’ın, lütuf ve kereminden kendilerine verdikleri ile sevinçli bir halde Rableri yanında rızıklara mazhar olmaktadırlar. Arkalarından gelecek ve henüz kendilerine katılmamış olan şehit kardeşlerine de hiçbir keder ve korku bulunmadığı müjdesinin sevincini duymaktadırlar. Onlar, Allah’tan gelen nimet ve keremin; Allah’ın, müminlerin ecrini zayi etmeyeceği müjdesinin sevinci içindedirler.” (Âl-i İmrân, 169-171)
> “Kim Allâh’a ve Rasûl’e itâat ederse, işte onlar, Allâh’ın kendilerine nîmet verdiği peygamberler, sıddîklar, şehitler ve sâlihlerle beraberdir. Onlar ne güzel arkadaştırlar.” (Nisâ, 69)
> "O halde, dünya hayatını ahiret karşılığında satanlar, Allah yolunda savaşsınlar. Kim Allah yolunda savaşır da öldürülür veya galip gelirse biz ona yakında büyük bir mükâfat vereceğiz.” (Nisâ, 74)
> "De ki: Bizim için siz, (şehitlik veya zafer olmak üzere) ancak iki güzellikten birini bekleyebilirsiniz. Biz de, Allah’ın kendi katından veya bizim ellerimizle size ulaştıracağı bir azabı bekliyoruz. Haydi bekleyedurun. Şüphesiz biz de sizinle birlikte beklemekteyiz.” (Tevbe, 52)
> “Allah, mü’minlerden mallarını ve canlarını, onlara (verilecek) cennet karşılığında satın almıştır. Onlar, Allah yolunda savaşırlar, öldürürler ve öldürülürler. (Bu), Allah üzerine hak bir vaattir…” (Tevbe, 111)
> “Allah yolunda hicret edip sonra öldürülen yahut ölenleri hiç şüphesiz Allah güzel bir rızıkla rızıklandıracaktır. Şüphesiz Allah, evet O, rızık verenlerin en hayırlısıdır.” (Hac, 58)
> "Mü’minler içinde Allah’a verdikleri sözde duran nice erler var. İşte onlardan kimi, sözünü yerine getirip o yolda canını vermiştir; kimi de (şehitliği) beklemektedir. Onlar hiçbir şekilde (sözlerini) değiştirmemişlerdir.” (Ahzâb, 23)
> “Allah yolunda öldürülenlere gelince, Allah onların yaptıklarını boşa çıkarmaz." (Muhammed, 4)
> “Allah’a ve peygamberlerine iman edenler, (evet) işte onlar, Rableri yanında sözü özü doğru olanlar ve şehitlik mertebesine erenlerdir. Onların mükâfatları ve nûrları vardır. İnkâr edip de ayetlerimizi yalanlayanlara gelince, onlar da cehennemin adamlarıdır.” (Hadid, 19)