1960’lı yıllardan itibaren zayıf koalisyon hükümetleri ile tanışan Türkiye’de 1960-2002 arasında 17 koalisyon hükümeti kuruldu. Nitekim 1950’den günümüze Türkiye’de 48 hükümet kurulmuştur. Bu durum demokratik diğer demokratik ülkelerle karşılaştırıldığında Türkiye’deki sistemin kırılganlığını ortaya koyuyor. Nitekim aynı dönemde parlamenter sistem ile yönetilen İngiltere’de 15 hükümet, Almanya’da ise 24 hükümet kurulmuştur. Türkiye’de sistemde yaşanan kırılganlık parlamenter sistemi zamanla işleyemez hale getirmiştir. Nitekim Türkiye’de 1960 askeri darbesi ile başlayan ve sonraki dönemlerde de kendisini “düzenin koruyucu ve kurtarıcısı” olarak tanımlayan ordunun gerçekleştirdiği darbelerle birçok hükümet değişiklikleri yaşandı. Türkiye’de darbelerden sonra 6 hükümet görev başına geldi. Seçimlerin yenilenmesi ve erken seçimlerden dolayı 3 geçici hükümet ve 4 azınlık hükümeti kuruldu. 34 hükümet de tek parti hükümetiydi. İlk koalisyon hükümetinin İsmet İnönü'nün başbakanlığında CHP ve AP arasında kuruldu.
İlk koalisyon: CHP-AP dönemi (20 Kasım 1961-25 Haziran 1962)
1960 yılında gerçekleşen askeri darbenin ardından Adnan Menderes hükümeti darbeciler tarafından düşürüldü. Darbe sonrası darbeci askerler sistemi kendi hedefleri doğrultusunda dönüştürmek için çaba gösterirken, darbeciler ülke yönetimini de ele geçirmeye çalıştı. 27 Mayıs darbesinin ardından Cemal Gürsel yönetiminde bir darbe hükümeti kuruldu. Asker kökenli isimlerin ağırlıklı olduğu bu hükümet kısa süre sonra yerini yine bir başka darbe hükümeti olan Orgeneral Emin Fahrettin Özdilek'in başbakanlığındaki hükümete bıraktı. Her iki hükümette kısa ömürlü oldu.
Bu dönemde darbecilerin hazırladığı anayasa değişikliği teklifi halk oylamasında kabul edildi. 1961 yılında yapılan genel seçimlerin ardından meclis Milli Birlik Komitesinin başkanlığını yapan Cemal Gürsel’i Cumhurbaşkanı olarak seçti. Böylece askerin sistem üzerindeki ekişi kalıcı ve meşru hale geldi. Genel seçimlerden tek parti hükümetinin çıkmaması nedeniyle Türkiye’de ilk koalisyon hükümeti de kuruldu. İsmet İnönü’nün Başbakanlığında kurulan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ve Adalet Partisi (AP) koalisyon hükümeti 20 Kasım 1961 25 Haziran 1962 tarihleri arasında görev yaptı. Kısa süre içerisinde birçok konuda anlaşmazlığa düşen hükümet dağıldı.
CHP-YTP-CKPM koalisyon hükümeti (25 Haziran 1962-25 Aralık 1963)
CHP-AP hükümetinin dağılmasından sonra yine İsmet İnönü’nün Başbakanlığında 25 Haziran 1962'de yeni bir koalisyon hükümeti kuruldu. 25 Aralık 1963'e kadar görev yapan İsmet İnönü Başbakanlığındaki ikinci koalisyon hükümetinde Yeni Türkiye Partisi (YTP) ve Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi (CKPM) milletvekilleri yer aldı. İlk koalisyon hükümetine nazaran daha uzun süre yönetimde kalan ikinci koalisyon hükümeti bu dönemde yaşanan iç istikrarsızlıkların da etkisi ile dağıldı.
CHP-Bağımsızlar hükümeti (25 Aralık 1963-Şubat 1965)
İkinci koalisyon hükümetinin dağılmasından sonra Başbakan İnönü, parlamentoda bulunan bağımsız milletvekilleri ile anlaşarak yeni hükümeti kurdu. Cumhuriyetin kuruluşundan itibaren birçok hükümette bulunan İnönü’nün kurduğu son hükümet "10. İnönü hükümeti" olarak da bilinir. İsmet İnönü'nün başbakanlığında 25 Aralık 1963'te kurulan hükümet Şubat 1965'e kadar iş başında kaldı. Bu dönemde Türkiye ile Yunanistan arasında Kıbrıs adası nedeniyle büyük gerilim mevcuttu ve iki ülke çatışmanın eşiğindeydi. Yeni Türkiye Partisi’nin parlamentoda lehte oy vermesi ile bu hükümet kuruldu. İstikrarsızlığın hakim olduğu bu dönemde kurulan koalisyonların ömrü de kısa oldu. Hükümet 12 Şubat’a kadar görevde kaldı.
Ürgüplü hükümeti (20 Şubat-27 Ekim 1965)
10. İnönü hükümetinin dağılmasından sonra 20 Şubat’ta Suat Hayri Ürgüplü Hükümeti kuruldu. Bu yeni hükümetin de ömrü kısa sürdü ve 27 Ekim 1965’e kadar iş başında kalabildi. Bu hükümet 1960 darbesinden sonra kurulan ve çoğunluğunu asker kökenlilerin oluşturduğu Senatonun üyelerinden ve bağımsız milletvekillerinden kurulmuştu.
Kayıp yıllar: 1970’lerde koalisyon hükümetleri (27 Ekim 1965-12 Mart 1971)
1965 yılında yapılan genel seçimleri kazanan Süleyman Demirel 27 Ekim 1965’te yeni hükümeti kurdu. Demirel hükümeti, 1960 darbesi sonrası kurulan koalisyon hükümetlere görece daha etkin olsa da, bu dönemde içeride ve dışarıda yaşanan birçok kriz Türkiye’yi etkilemeye devam etti. Özellikle Kıbrıs adasında yaşanan krizin çatışmalara dönüşmeye başlaması ve içeride yaşanan gerilim büyük sorunlara yol açtı.
Nitekim bu dönemde ordu yeniden devreye girerek siyasal alana müdahale etmeye çabaladı. 1960’ların sonuna doğru yaşanan krizlerin gittikçe derinleşmesi ile birlikte ordu yeni bir darbe ile siyasal alana müdahale etti. 12 Mart 1971 yılında askeri müdahalede bulunan darbeciler Demirel hükümetine son verdiler. Bu durum askeri vesayetin daha da derinleşmesine ve sistem üzerinde etkinlik kurmasına yol açtı.
Darbe hükümeti: Teknokratların düzeni (12 Mart-11 Aralık 1971)
12 Mart askeri darbesi ile siyasete bir kez daha müdahale eden asker, var olan krizlerin daha da derinleşmesine yol açtı. Darbeden kısa bir süre sonra askerin de desteği ile yeni bir hükümet kuruldu. 26 Mart’ta Nihat Erim başkanlığında kurulan teknokratlar hükümeti 11 Aralık 1971’e kadar devam etti. 11 Aralık 1971’de kurulan ikinci bir teknokrat hükümeti ise 22 Mayıs 1972’ye kadar görevde kaldı.
Ferit Melen hükümeti (Mayıs 1972-15 Nisan 1973)
12 Mart darbesinden sonra kurulan teknokrat hükümetlerinin ardından, Mayıs 1972’de Ferit Melen başkanlığında bir geçici hükümet kuruldu. Melen hükümetinde Cumhuriyetçi Güven Partisi, (CGP) Adalet Partisi (AP) ve CHP'li milletvekilleri yer aldı. 15 Nisan 1973 tarihine kadar görevde kalan hükümetin yerine Talu hükümeti kuruldu.
Talu hükümeti (15 Nisan 1973-26 Ocak 1974)
Melen hükümetinin istifasından sonra 15 Nisan 1973’te Senato üyesi Mehmet Naim Talu başbakanlığında bir geçici hükümet daha kuruldu. Talu’nun kurduğu geçici hükümet Cumhuriyetçi Güven Partisi, AP ve Bağımsız Milletvekillerinden oluşuyordu. Bu geçici hükümet, 26 Ocak 1974’e kadar iş başında kaldı.
Ecevit’li yıllar: 1974 koalisyonu (26 Ocak-17 Kasım 1974)
Melen hükümetinden sonra, İsmet İnönü’ye karşı ‘ortanın solu’ söylemi ile büyük zafer elde ederek CHP’nin Genel Başkanı olan Bülent Ecevit hükümeti kuruldu. Bülent Ecevit’in başbakan Milli Selamet Partisinin lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın Devlet Bakanı ve Başbakanlık Yardımcılığı görevini üstlendiği hükümet 26 Ocak 1974’te göreve başladı. Hükümetin kurulması aşamasında CHP ve MSP arasında kurulan koalisyon hükümetinin ortaklık şartları ve hükümetin hedefleri ile ilgili bir protokol imzalanmıştır.
1974 Kıbrıs Barış Harekâtı bu hükümet döneminde yapılmıştır. Bu dönem aynı zamanda Bülent Ecevit'in "Karaoğlan", Necmettin Erbakan'ın "Mücahid" unvanını kazandığı dönemdir. Hükümetin iki ortağı arasında Türk Ceza Kanunu'ndaki 163, 141. ve 142. maddelerin, yani meşhur "devletin egemenliğini' hedef alanların idamla cezalandırılmasını" öngören maddelerin kaldırılması ve 18 yaşa oy hakkı ve Seçim Kanunu'nda değişiklik gibi konularda anlaşmazlıklar yaşanması büyük bir krize yol açtı. Bülent Ecevit’in de Kıbrıs Barış Harekâtı’ndaki zaferin ortaya çıkardığı atmosferden yararlanarak oylarını artıracağına inanması sonrası istifa etmesi ile CHP-MSP koalisyon hükümeti 17 Kasım 1974 yılında sona erdi. Ancak Ecevit'in planı parlamentodan seçim kararı çıkmaması ile bozulmuştur ve meşhur Milliyetçi Cephe hükümetlerine giden dönem başlar.
Bir geçici hükümet daha (17 Kasım 1974-31 Mart 1975)
Türkiye’nin 1970’li yıllarda yaşadığı en büyük sorunlarından biri başarısız koalisyon hükümetleriydi. Nitekim Ecevit hükümetinin istifa etmesinin ardından büyük bir yönetim krizi ile karşı karşıya kalan Türkiye’de yeni bir geçici hükümet kurulmuştur. 17 Kasım 1974’te Sadi Irmak Başkanlığı’nda kurulan geçici hükümet, Milliyetçi Cephe Hükümetlerinin ilkinin kurulacağı 31 Mart 1975’e kadar görev yaptı.
I. Milli Cephe Hükümeti (31 Mart 1975-21 Haziran 1977)
Sadi Irmak'ın başkanlığında kurulan geçici hükümetin ardından 31 Mart 1975'de Süleyman Demirel Başbakanlığında yeni bir koalisyon hükümeti kuruldu. I. Milli Cephe hükümeti olarak bilinen koalisyon hükümetinde MSP lideri Necmettin Erbakan Başbakan Yardımcısı olarak görev yaptı. Adalet Partisi, Milli Selamet Partisi ve MHP’nin koalisyon ortağı olduğu bu hükümet, 21 Haziran 1977'ye kadar iş başında kaldı.
Bir aylık hükümetler dönemi (21 Haziran-21 Temmuz 1977)
I. Milli Cephe hükümetinin başarısız olmasından sonra Bülent Ecevit’in Başbakanlığında 21 Haziran’da bir azınlık hükümeti kuruldu. Ancak bu hükümette bir ay gibi kısa süre içerisinde yerini II. Milli Cephe hükümetine bıraktı.
II. Milli Cephe Hükümeti (21 Temmuz 1977-5 Ocak 1978)
Ecevit’in kurduğu azınlık ardından II. Milli Cephe olarak adlandırılan AP, MSP ve MHP koalisyonu 21 Temmuz 1977'de yeniden kuruldu. Bu koalisyon hükümeti de 5 Ocak 1978'e kadar görev başında kaldı. Bu dönemde Türkiye büyük siyasi krizlerle çalkalandı. Yaşanan siyasi ve toplumsal krizler, içeride büyük bir sıkıntının oluşmasına neden oldu. Aralık 1978'de Maraş Katliamı yaşandı. 1978'de 11 milletvekilinin AP’den istifa etmesiyle bu hükümet düştü. Bu vekillerin verdiği destek ile CHP hükümeti kuruldu. Maraş Katliamı da 1970’lerin sonunda yaşanan katliamların başlangıcı oldu. Uzun yıllar sonra bu dönemde işlenen katliamlar 12 Eylül’ün ayak sesleri olarak nitelendirildi.
Güneş Motel hükümeti (5 Ocak 1978-12 Kasım 1979)
Demirel hükümetinin düşmesinden sonra Bülent Ecevit’in başkanlığında yeni hükümet kuruldu. Ecevit yeni hükümeti kurmak için AP’den istifa eden 11 milletvekili ile İstanbul Florya’da bulunan Güneş Motel’de pazarlıklar yaptı. Bakan olmaları karşılığında yeni hükümeti kurmuştur. Ecevit, Güneş Motel’de gerçekleşen görüşmelerde 11 bağımsız milletvekiline, kuracağı hükümete destek verme karşılığında bakanlık teklifinde bulundu. Ecevit’in teklifi 10 vekil tarafından kabul edildi. Bu olay Türkiye tarihinin en büyük siyasi açmazlarından biri olarak kayıtlara düşerken, 5 Ocak 1978’de Ecevit’in başkanlığında kurulan yeni koalisyon 12 Kasım 1979’a kadar görevini sürdürdü.
12 Eylül’ün kıyısında Demirel’in azınlık hükümeti (12 Kasım 1979-12 Eylül 1980)
Ecevit’in büyük pazarlıklar sonucu kurduğu hükümetin kısa süre sonra istifa etmesinden sonra Süleyman Demirel'in başbakanlığında 12 Kasım 1979'da bir yeni bir azınlık hükümeti kuruldu. Demirel'in bu azınlık hükümeti sırasında da Çorum Katliamı yaşandı. Bu dönemde çok sayıda siyasi cinayette işlendi. Kenan Evren’in liderliğindeki cuntacılar 12 Eylül’de ülkede askeri darbe gerçekleştirdi. Böylece ordu 27 Mayıs ve 12 Mart’tan sonra bir kez daha siyasal alana müdahale ederek vesayetini güçlendirdi. Darbe sonrası bütün siyasi partiler kapatılırken, aralarında siyasi liderlerin de bulunduğu binlerce kişi tutuklandı. Darbeciler birçok kişiyi idam ederken, siyasal alanı da kendilerine göre yeniden dizayn ettiler.
Bu dönemde hazırlanan Anayasa 1982’de gerçekleşen halk oylaması ile kabul edildi. Cuntacıların başında bulunan Kenan Evren’de TBMM tarafından Cumhurbaşkanı seçildi. Böylece ordunun ve diğer vesayet kurumların gücü daha da arttı. Darbe, Türkiye’nin kalkınmasına, istikrarına ve sistemine büyük zararlar verdi. 1983’te yeniden serbest seçimlere geçilmesi ile birlikte Turgut Özal başkanlığındaki ANAP iktidara geldi. 1983-1991 arasında iktidar oldu. Turgut Özal’ın Cumhurbaşkanı seçilerek Köşke çıkmasının ardından yaşadığı iç sorunlarında etkisi ile zayıflamaya başlayan ANAP, Ekim 1991 seçimlerinde ikinci parti oldu. ANAP’ın iktidarı kaybetmesi ile birlikte Türkiye’de yeniden koalisyon yılları başladı.
Karanlık yıllar: Koalisyonların gölgesinde 90’lı yıllar
Ekim 1991’deki seçimlerin ardından tek parti iktidarının ortaya çıkmaması nedeniyle Türkiye’de yeniden koalisyon arayışı başladı. Seçimlerden birinci olarak çıkan Süleyman Demirel’in partisi DYP ile SHP arasında varılan uzlaşının sonucunda 90’lı yılların ilk koalisyon hükümeti kuruldu. 21 Kasım 1991'de işbaşına gelen Demirel hükümetinin ortağı SHP’nin lideri Erdal İnönü’de Başbakan Yardımcılığı ve Devlet Bakanlığı görevini üstlendi. Bu koalisyon Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın vefatı nedeniyle yeni Cumhurbaşkanı olarak seçilen Demirel’in 16 Mayıs 1993'te Çankaya'ya çıkmasıyla son buldu.
Demirel’in Cumhurbaşkanı seçilmesinden sonra DYP-SHP koalisyonu ilk önce Erdal İnönü’nün başbakanlığında daha sonra da Tansu Çiller’in başbakanlığı ile devam etti. Söz konusu koalisyon hükümeti 5 Ekim 1995'de Tansu Çiller'in başbakanlığında kurulan DYP azınlık hükümetiyle sona erdi. 12 Eylül öncesinde yaşanan katliamların bir benzeri bu kez 1990'lı yıllarda yaşanmaya başladı. Suikastların yanı sıra, Sivas Katliamı vb. olaylar bu yıllarda yaşandı.
DYP-CHP koalisyonu (30 Ekim 1995-Mart 1996)
DYP ile CHP arasında varılan protokol sonrası kurulan koalisyon 30 Ekim 1995 yılında göreve başladı. İki parti, Gümrük Birliği, siyasi partiler yasasında değişiklik ve tüm kararnamelerin Başbakan ve Başbakan yardımcısının imzası ile çıkarılması gibi konularda protokol imzaladı. Mart 1996’ya kadar görevde bulunan Çiller hükümeti döneminde büyük krizler patlak verdi.
ANAYOL Hükümeti (3 Mart-2 Haziran 1996)
1995 seçimlerinden Refah Partisi birinci parti çıkmasına rağmen Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, hükümeti kurma görevini 132 milletvekili çıkararak ikinci parti olan Anavatan Partisi lideri Mesut Yılmaz’a verdi. Doğru Yol Partisi ile görüşen Mesut Yılmaz yeni hükümetin kurulabilmesi için 3 Mart 1996’da protokol imzaladı. Erbakan, TBMM’deki güven oylamasını AYM’ye götürdü. AYM’nin güvenoyunu iptal etmesinden sonra Mesut Yılmaz 2 Haziran 1996’da istifa etti.
Refah-Yol Hükümeti ve 28 Şubat (28 Haziran 1996-30 Haziran 1977)
Yılmaz hükümetinin istifa etmesinden sonra 28 Haziran 1996'da Refah-Yol hükümeti kuruldu. Refah Partisi ile DYP arasında kurulan koalisyon hükümetinde başbakanlığı Necmettin Erbakan, Başbakan Yardımcılığını ise Tansu Çiller yaptı. Bu dönemde ordu ve medyanın işbirliği ile artan irtica tartışmaları Refah partisinin üzerinde yoğunlaştı. Refah partisi iktidarına karşı olan kesimler, iktidarın düşürülmesi için yoğun propaganda faaliyeti yürüttü. Bu durumu 28 Şubat’a giden sürecin kapılarını açtı. 28 Şubat’ta toplanan Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısında alınan kararlarla hükümet istifaya zorlandı. Postmodern darbesi ile Erbakan hükümeti düşürüldü. 1997'deki MGK kararlarının tarihinden alınan 28 Şubat süreci, hükümetin son bulması ve Refah Partisi'nin kapatılması ile sonuçlandı.
ANASOL-D hükümeti (30 Haziran 1997-1999)
Erbakan hükümetinden sonra 30 Haziran 1997’de Mesut Yılmaz’ın başbakanlığında yeni bir koalisyon hükümeti kuruldu. Anavatan Partisi (ANAP) ve Demokratik Sol Parti (DSP) koalisyonun Başbakan Yardımcısı ise Bülent Ecevit'ti. Demokratik Türkiye Partisi’nin genel başkanı İsmet Sezgin ise Milli Savunma Bakanı ve Başbakan Yardımcılığı görevinde bulundu. CHP ise koalisyon hükümetine dışarıdan destek verdi. CHP’nin hükümete desteğini geri çekmesi ve hükümet aleyhine gensoru önergesi vermesinden sonra ANASOL-D hükümeti 1999’da düştü.
DSP-ANAP-MHP koalisyonu (28 Mayıs 1999-3 Kasım 2002)
28 Mayıs 1999'da göreve başlayan 57. Hükümet Bülent Ecevit’in başbakanlığında kuruldu. DSP-ANAP ve MHP’den oluşan koalisyonda Devlet Bahçeli ve Mesut Yılmaz Başbakan Yardımcılığı görevinde bulundu. Bu dönemde Bu dönemde yaşanan Merve Kavakçı’nın TBMM Genel Kurulu’na başörtüsü ile gelmesinden sonra büyük bir kriz yaşandı. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in Başbakan Ecevit’e anayasa kitapçığını fırlatması ve sonrasında ortaya çıkan ekonomik kriz ile hükümetteki kırılganlık arttı. Hükümet, 2001 krizinin ardından erken seçime gitti.