Toryum ekonomik değeri olan bir maden olarak gösterilmese de teknolojinin gelişmesine bağlı olarak çeşitli alanlarda kullanılmaya devam ediyor.
Toryum’un enerji üretimi dışındaki kullanım alanlarını açıklayan Prof. Dr. Saleh Sultansoy, şu açıklamalarda bulundu:
Nükleer güç santralleri, artan enerji ihtiyacından dolayı ülkelerin vazgeçilmezi durumunda. Toryumun uranyumdan daha az nükleer tehlike içermesi, bazı ülkelerin toryumla çalışan nükleer santral yapımı için projeleri hızlandırmasına neden oldu. ABD, Çin, Norveç, Kanada ve Hindistan gibi ülkeler, toryumun elektrik üretiminde kullanılabilmesi için projeler geliştiriyor.
Hindistan, toryumla çalışan santraller konusunda dünyada en büyük ilerlemeyi sağlayan ülkesi durumunda. Hindistan'ın çok zengin toryum kaynaklarına sahip olması ve bu elementle elektrik üretmeyi başarması durumunda hammadde sıkıntısını çekmeyecek olması bu ilerlemelerindeki en büyük etken olduğu ifade ediliyor.
Toryumu elektrik santrallerinde kullanmak üzere proje geliştiren pek çok ülke ortaklıklar da dâhil çalışmalarına devam ediyor. Prof. Dr. Saleh Sultansoy, Çin, Japonya, Hindistan, ABD, G. Kore, İngiltere, Fransa, Belçika, Norveç ve Rusya başta olmak üzere birçok ülkenin toryumla ilgili ulusal programlarını açıkladığını ifade etti.
Bu ülkelerin çoğunda Toryum çalışmalarında bir ticarileşme beklentisinin üst düzeyde olduğunun gözlendiğini vurgulayan Sultansoy, “Bununla birlikte Toryum’la ilgili uluslararası işbirlikleri de oluşmaktadır. Örneğin AB’de hızlandırıcı sürümlü sistemlerle ilgili MYRRHA projesi, MSR ile ilgili SAMOFAR projesi yürütülmektedir” dedi.
Nükleer enerjide büyük bir sorun teşkil eden atık problemine ilişkin açıklamalarda bulunan Sultansoy , “Hızlandırıcı Sürümlü Sistemler. Sözün tam anlamında Yeşil Nükleer Enerji: U ve Pl gerekmiyor. Aynı zamanda atık problemi de çözülüyor” dedi.
Prof. Dr. Saleh Sultansoy, "OECD Nükleer Enerji Ajansı ve Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı raporlarına göre dünya genelindeki 6,7 milyon tonluk Toryum rezervinin yüzde 11'i Türkiye'yedir ve bu oranla dünya genelinde ikinci sıradayız. Türkiye’nin belirlenmiş Toryum rezervi bin yıllar boyunca tüm enerji gereksinimimizi karşılar boyuttadır" açıklamasında bulundu.
1948 yılında doğdu. 1969'da İstanbul Üniversitesi Fizik-Matematik Bölümü'nden mezun olduktan sonra Pittsburgh Üniversitesi'nde mastır ve doktora yaptı.
1979'da Boğaziçi Üniversitesi'ne geçti. 1997-2000 yılları arasında Viyana Üniversitesi'nde görev yaptı. 1985'ten beri de Boğaziçi Üniversitesi Fizik Bölümü'nde öğretim üyesi olarak görev yapıyordu.
"Deneysel Yüksek Enerji Fiziği" alanında yaptığı çalışmalarıyla, uluslararası alanda da tanınıyordu. Arık, Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi'ne (CERN) Türkiye'nin üye olup buradaki temel bilimlerden ve bu yıl deneyi yapılmakta olan 'evrenin yaratılış teorisi' Big Bang'den (Büyük Patlama) Türk fizikçilerinin yararlanması için büyük mücadele vermişti.
Türkiye'nin CERN'e üye olup Türk biliminin gelişmesi için yıllarca uğraş veren Arık, göğüs kanseri olmasında bu konulara üzülmesinin de payı olabileceğini belirtmişti.
Türk bilim insanları toryum yakıtlı Hızlandırıcı Sürümlü Sistemler (ADS) ile ilgili çalışmalarına 1997 yılında Nobel ödüllü Professör Rubbia’nın CERN’de yaptığı çalışmaların iletmesi ile başladı. Alınan bilgiler ışığında incelemeler yapılmış ve 1998 yılında Türkiye Atom Enerjisi Kurumu (TAEK) başkanlığına konuyla ilgili bir Bilgi Notu sunuldu.
TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Saleh Sultansoy, yapılan çalışmaları şu şekilde aktarıyor:
"2001 yılında düzenlediğimiz 1.Ulusal Parçacık Hızlandırıcıları ve Uygulamaları Kongresinde ADS ile ilgili birkaç sunum yapıldı.
6-7 Ocak 2003 tarihlerinde Türk Fizik Derneği, DPT ve TAEK desteğiyle Eskişehirde "Toryum Yakıtlı Nükleer Teknolojiler" Çalıştayı düzenledik. Çalıştayın sonuçları Şubat ayında Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığında düzenlenen bir günlük toplantıda irdelendi. Bunun ardınca düzenlenen Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulunda (BTYK-9) "Toryumun Enerji Kaynağı Olarak Potansiyelinin Araştırılması" başlıklı karar kabul edildi.
2005 yılında düzenlenen BTYK-12 kararları arasında Nükleer Teknoloji kapsamında:
Toryumun cevherden ayrıştırılması ve saflaştırılması proseslerinin geliştirilmesi,
Hızlandırıcılı sıvı metal soğutmalı reaktör (enerji yükselteci) tipiyle ilgili çalışmalar,
öngörülüyordu.
2007 yılında düzenlenen BTYK-15 nükleer teknoloji ile ilgili aşağıdaki kararı kabul etmiştir:
"Ulusal Nükleer Teknoloji Geliştirme Programı’nın uzun vadeli bir devlet politikası olarak gerçekleştirilmesi için gereken tüm tedbirlerin alınması, program bütçesinin gerek görüldüğünde revize edilmek kaydıyla, 2007-2015 dönemi için tahsis edilmesi ve Ulusal Nükleer Teknoloji Geliştirme Programı’nın ilgili kurum ve kuruluşlarla birlikte eşgüdüm içinde Türkiye Atom Enerjisi Kurumu tarafından gerçekleştirilmesi”. Bunun ardınca düzenlenen BTYK-16’da Sinop Nükleer Teknoloji Merkezi (SNTM) kurulması kapsamında yürütülen faaliyetler arasında "SNTM’de Toryum Mükemmeliyet Merkezi kurulması çalışmaları sürdürülmektedir" ibaresi yer almaktadır.
Yukarıda belirtilen BTYK kararları uygulanmış olsaydı Türkiye Toryum konusunda dünya liderleri arasında olurdu"
Toryum gelecekte kullanılması planlanan potansiyel nükleer enerji kaynağı olarak ön plana çıkıyor. Yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelimin arttığı günümüzde nükleer güç santrallerinin toryumla çalışmasına bağlı araştırmalarda devam ediyor.
Toryumla üretilecek enerjinin boyutunu anlamak adına yapılan karşılaştırmalarda dikkat çekici rakamlara rastlanmaktadır. Bir yılda üretilen 1 GW'luk bir enerji için sadece 1 ton toryum gerekirken, aynı enerjiyi sağlamak için 3.5 milyon ton kömür veya 200 tonluk uranyumun kullanılması gerekiyor.
Dünyanın rezerv bakımından en zengin ülkeleri arasında gösterilen Türkiye'nin muhtemel kaynakların da ortaya çıkarılmasıyla rezervlerinin daha da artacağı ifade ediliyor. Yapılan araştırmalarda toryum madeni, Türkiye için yakın bir gelecekte büyük bir umut kaynağı olarak görülmektedir.