Almanya ile yaşanan gerginliğin ardından Gümrük Birliği gündeme damgasını vurdu. Almanya Gümrük Birliği'ni güncellemeyecekleri yönünde açıklamalar yaparken hükümet de buna karşılık sert ifadeler kullandı. Peki, herkesin merak ettiği soru: Gümrük Birliği nedir? Ne işe yarar? Tüm detayları sizler için haberimizde derledik.
Gümrük Birliği nedir?
Gümrük Birliği, üye devletlerin kendi aralarında gümrükleri kaldırdığı ve ortak dış gümrük tarifesi uyguladığı serbest ticaret alanı olarak biliyor.
- Söz konusu uygulama ile taraflar arasında malların serbest dolaşımı güvence altına alınıyor ve muhtemel ticaret sapmalarının ortadan kaldırılması için taraflar arasında ortak ticaret politikası tedbirlerinin uygulanması zorunlu hale geliyor.
Taraflar arasındaki ticarette mevcut gümrük vergileri, eş etkili vergiler ve miktar kısıtlamalarıyla, her türlü eş etkili tedbir kaldırılıyor. Gümrük Birliği ile ayrıca, birlik dışında kalan üçüncü ülkelere yönelik olarak da, ortak gümrük tarifesinin uygulanıyor.
Türkiye - AB ortaklık ilişkisinin tarihi
Türkiye ve Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET), 1963 yılında Ankara Anlaşması adıyla bilinen bir Ortaklık Anlaşması imzaladı. Anlaşma ile Türkiye’nin kurulacak bir Gümrük Birliği vasıtasıyla AB Ortak Pazarına kademeli olarak girişi için üç aşamadan geçmesi öngörüldü.
1964 yılında başlayan hazırlık dönemi 6 yıl sürdü, 73’te başlayan geçiş dönemi 1995 yılında sona erdi. Nihai manada tam ekonomik entegrasyon (bütünleşme) 1996 yılında gerçekleşti.
1973 yılında, iki taraf arasında gümrük vergilerinin kaldırılmasını amaçlayan bir Ek Protokol yürürlüğe girdi. AB, Türk menşeli sanayi malları üzerindeki gümrük vergilerini geçiş döneminin başından itibaren kaldırırken, Türkiye’nin AB sanayi malları üzerindeki gümrük vergilerini kademeli olarak kaldırması öngörüldü. Türkiye’nin Gümrük Birliği uygulamasını 22 yıllık bir süre zarfında tamamlaması öngörüldü.
1995 yılında Gümrük Birliği kararı kabul edildi. Buna göre Türkiye, AB sanayi mallarına uygulanan gümrük vergilerini kaldırdı. Karar, 1 Ocak 1996’da yürürlüğe girdi.
Gümrük Birliği’nin güncellenmesi
Gümrük Birliği, ülkemizin Avrupa Birliği’ne (AB) tam üyeliği öncesinde geçiş dönemi düzenlemesi olarak yürürlüğe konuldu. Bununla birlikte Gümrük Birliği, Türkiye’nin AB’ye tam üyelik perspektifinin hala netleşmemiş olması sonucunda öngörülenden daha uzun süre yürürlükte kaldı ve ülkemiz açısından sistemik sorunlar oluşturan bir ortaklık ilişkisine dönüştü.
- Bugün, Gümrük Birliği ile ilgili alanlarda AB’nin karar alma süreçlerinde Türkiye’nin yer almaması, ülkemiz bakımından AB’nin akdettiği Serbest Ticaret Anlaşmalarının (STA) üstlenilmesinde yaşanan güçlükler ve Gümrük Birliği’nden tam anlamıyla yararlanmamıza mani olan karayolu kotaları konuları sistemik sorunlar haline geldi. Söz konusu hususlara ilişkin olarak Gümrük Birliği kararında hiç hüküm bulunmaması veya mevcut hükümlerin ülkemiz açısından yetersiz kalması bu sorunlara kaynak oluşturdu.
Diğer taraftan, AB son yıllarda akdettiği yeni nesil STA’lar kapsamında tarım, hizmetler, yatırımlar ve kamu alımları gibi alanlarda üçüncü ülkelerle, Türkiye ile olan ortaklık ilişkisinden daha derin tercihli düzenlemeler gerçekleştirdi. Son dönemde, ülkemiz de üçüncü ülkelerle benzer şekilde Gümrük Birliği’nden daha geniş kapsamlı STA’lar müzakere etmeye başladı. En önemli ortağımız olan AB ile ekonomik ve ticari ilişkilerimizi bu yeni akımlar çerçevesinde geliştirmemizde birçok açıdan önemli yararlar bulunduğu değerlendiriliyor.
Öte yandan, Türkiye’nin AB ve ABD arasında müzakere edilen Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı (TTIP) sonucu ortaya çıkacak ekonomik blok içinde yer alma hedefi Gümrük Birliği’nin güncellenmesi sürecine aciliyet kazandırdı.
Gümrük Birliği güncelliğini yitirdi
- AB ve Türkiye’nin ekonomik bütünleşmesine büyük katkılar sağlayan Gümrük Birliği, yürürlükte olduğu 21 yıllık dönemde günceliğini yitirdi.
Küresel ticaretteki eşi görülmemiş artışla birlikte, AB’nin doğuya doğru genişlemesi ve yükselmekte olan ekonomilerin giderek artan etkisi, Gümrük Birliği’nin yürürlükte olduğu alanlarda değişimlere sebep oldu. Bu faktörler göz önünde bulundurulduğunda, AB-Türkiye ticari ilişkilerini belirleyen çerçevenin kapsamlı olarak yeniden incelenmesi gerekiyor.
- Örneğin hizmetler ve kamu alımları, mevcut AB-Türkiye ikili ticari ilişkilerinin çerçevesine dahil değil. Tarım sektörü de yalnızca tercihli imtiyazlara dayalı olarak kapsama alınıyor. Bu nedenlerle, AB-Türkiye ticari ilişkileri, genişleyen AB’nin daha iddialı bir ticaret politikasına yönelmesi sonucu kilit ekonomik ortaklarla yaptığı, daha derinlikli ve daha kapsamlı serbest ticaret anlaşmalarının gerisinde kalıyor.
Yakın zamanda AB ve üçüncü ülkeler arasında yapılacak önemli serbest ticaret anlaşmaları da düşünüldüğünde, Gümrük Birliği’nin güncellenmesi, Türkiye’ye ekonomik reformlara odaklanma, rekabet gücünü geliştirme ve gelecekteki ticaret anlaşmalarıyla ilgili olarak entegrasyon potansiyelini artırma imkanı sağlayacak.
2015’te yol haritası yayınlandı
Avrupa Birliği, yeni bir girişim önerisinde bulunduğunda, öncelikle bir etki değerlendirme raporu yayınlayarak AB’nin bu faaliyetinin gerekip gerekmediğini ve alternatif politika seçeneklerinin potansiyel etkilerinin ne olacağını belirliyor. Bunun ardından Komisyon, Konseye müzakerelerle ilgili talimatları iletiyor.
Gümrük Birliği güncellemesi kapsamında Komisyon, Ağustos 2015 tarihinde bir yol haritası yayınladı. Bu yol haritasıyla, ikili ticari ilişkilerin geliştirilmesine yönelik muhtemel seçeneklerin değerlendirilmesi ve AB ile Türkiye arasındaki Gümrük Birliği’nin güncellenmesi amaçlandı. Yol haritası, taraflar arasında daha fazla ekonomik büyüme ve bütünleşme sağlayabilecek olasılıklara dikkat çekti.
Avrupa Komisyonu, Etki Değerlendirme Sürecinin (buna kamuoyu yoklaması da dahil) ardından, yol haritasının öngördüğü prosedürlere uygun olarak 21 Aralık 2016 tarihinde Konseye, Gümrük Birliği’nin güncellenmesine yönelik müzakerelerin Türkiye ile başlatılabilmesi için yetki talebinde bulundu.
Gümrük Birliğinin modernleşmesi, AB ile üçüncü ülkeler arasında ufukta görünen önemli ticaret anlaşmaları ile, Türkiye’nin ekonomik reformları uygulaması, rekabetçiliğini geliştirmesi ve gelecekte yapılacak ticari anlaşmalar konusunda entegrasyon potansiyelini artırması açısından bir fırsat olarak görülüyor.
Türkiye’nin revize edilmesini istediği başlıklar
- Türkiye’nin AB’nin üçüncü ülkelerle imzaladığı Serbest Ticaret Anlaşmaları’ndan eş zamanlı olarak yararlanmak,
- Gümrük Birliği’nin işleyişine ilişkin komitelere katılımının sağlanması,
- Tarım tavizlerinin karşılıklı olarak geliştirilmesi ile hizmetler ve kamu alımları alanlarında karşılıklı açılım yapılması,
- Anlaşmazlıkların çözümü için bir çözüm mekanizmasının temin edilmesi,
- Karayolu kotalarının kaldırılması, tır ve sürücülerine ‘serbest taşıma’ hakkı tanınması.
Anlaşma nasıl güncellenecek?
Konu müzakere edilip taraflarca üzerinde mutabakata varıldıktan sonra Gümrük Birliği güncelleştirilmesinin Avrupa Parlamentosu (AP) ve AB Konseyi tarafından onaylaması gerekiyor.
- Tüm bunlar gerçekleştiğinde;
- Türkiye’nin karşılaştığı haksız rekabet giderilecek,
- Gümrük Birliği kapsamı ve ticari entegrasyon artacak,
- Avrupa Birliği ile Türkiye arasındaki ticaret artırılacak.
Ancak bu haksızlığın ortadan kaldırılması için yapılan müzakereler bazı AB ülkeleri tarafından pazarlık aracı olarak kullanılıyor.
Bazı Avrupa ülkeleri ise bu durumu Türkiye’ye baskı unsuru olarak kullanmaya çalışıyor.
Almanya’dan Gümrük Birliği çıkışı
- Türkiye’den haksız taleplerde bulunan ancak bu konuda umduğunu bulamayan Almanya, Avrupa Birliği politikalarını koz olarak kullanmaya başladı.
Türkiye ile yaşadığı gerginliği seçim malzemesi yapan Almanya Başbakanı Angela Merkel, Gümrük Birliği anlaşmasını genişletmeyeceği iddiasında bulundu. Merkel bu çıkışı geçtiğimiz günlerde katıldığı bir YouTube mülakatı sırasında ortaya attı.
Türkiye ve Avrupa Birliği arasında devam eden müzakere sürecine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Merkel, "Şu anda katılım müzakerelerinde yeni fasılların açılmadığı bir durumdayız, mali yardımlar da minimum düzeye indirildi. Gümrük Birliği'nde bir genişleme gerçekleştirmeyeceğiz. Türkiye ile ilişkilerde herhangi bir derinleşme söz konusu değil” dedi.
Hükümetten Merkel’e sert tepki
Almanya Başbakanı Merkel'in 'Gümrük Birliği' açıklamasına tepki gösteren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Türkiye'nin tansiyon düşürme noktasında herhangi bir sorumluluğu yoktur. Eğer bu konuda sorumluluk aranıyorsa bunun baş sorumlusu Almanya'nın ta kendisidir. Almanya şu ana kadar kendi iç siyasi çekişmelerini sürekli olarak Türkiye ile ve diğer bazı Avrupa ülkelerini de yanına almak suretiyle bu sürece taşımıştır. Almanya, AB müktesebatına uymayan bir ülke konumuna düşmüştür” dedi.
Başbakan Binali Yıldırım ise “Almanya, ‘bütün Avrupa Birliği benden sorulur’ havasında, birlik adına racon kesiyor. Bu doğru değil. Birliğin kurumsal yapısına, ilkelerine uyumlu değil dayatma anlamına gelir. Gümrük Birliği tek taraflı bir anlaşma değildir. Türkiye de bir an önce Gümrük Birliği’ni değiştirelim havasında değildir. Ne olursa olsun da değiştirelim diye can atar bir halimiz de yoktur” açıklamasında bulundu.
Gümrük Birliği’nin geleceği
Konu ile ilgili olarak görüşlerine başvurduğumuz İktisadi Kalkınma Vakfı (İKV) Başkanı Ayhan Zeytinoğlu, Gümrük Birliği’nin özellikle Türk sanayiinin ve genel ekonominin gelişmesinde önemli bir rol oynadığını açıkladı. Gümrük Birliği güncellemesinin, sorunların çözüme kavuşturulması, Türkiye’nin AB ticaret politikası organlarına gözlemci olarak katılımı ve uyuşmazlık çözüm mekanizmasının geliştirilmesi açısından elzem olduğunu söyleyen Zeytinoğlu, anlaşmanın iptalinin ise Türkiye açısından olumsuz sonuçlar doğurabileceğini söyledi.
Merkel’in kendinden beklenen şekilde davrandığını ve neredeyse Türkiye’yi bir “günah keçisi” gibi sunduğunu söyleyen Zeytinoğlu “Bugün Alman firmalar Türkiye’de önemli yatırımlara sahip. Türkiye’deki üretimlerinden kaynaklanan gelirleri önemli düzeyde. Yani Almanya’nın yararına olan Türkiye ile düşmanlık değil dostluk geliştirmek. Bunun anlaşılacağını ve iki tarafın da gayretleri ile sorunların aşılacağını umuyorum” açıklamasında bulundu.
Zeytinoğlu sözlerini şöyle sürdürdü:
“Gümrük Birliği şu anda AB ile ilişkilerimizin en somut ve ümit verici yanını oluşturuyor. İki taraf için de kazan-kazan formülü olacak olan Gümrük Birliği ilişkilerin devamı açısından en uygun rotayı oluşturuyor. Gümrük Birliği’nin güncellenerek devam edeceğini umuyorum. Türkiye ve AB ilişkileri gerek ülkemiz gerekse AB açısından vazgeçilmez nitelikte. Gümrük Birliği de siyasi sorunların yaşandığı bu dönemde AB ile ekonomik ve ticari ilişkilerimizin devamlılığını sağlayacak.”
Öte yandan AB Brexit sürecini yaşıyor ve İngiltere’nin çıkışından sonra nasıl bir AB sorusunun cevabını arıyor. Bu konuyu önemle vurgulayan Zeytinoğlu, “Bu arayış sonucunda, entegrasyon felsefesi yeniden tanımlanabilir, farklı üyelik modelleri ortaya koyulabilir ve Türkiye’nin AB nezdindeki konumu ve değeri yeniden gözden geçirilebilir. Böyle bir durumda AB ile ilişkilerimizdeki bu kış dönemini bir ikinci bahar izleyebilir. Şu anda ilişkilerin geleceği karanlık gözükse de, iyimser olmak için elimizde veriler var” ifadelerini kullandı.