T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
O K U R S Ö Z C Ü S Ü | 24 TEMMUZ 2006 PAZARTESİ | ||
|
Yeni Şafak okurları, gazetelerinin duyarlılığını paylaşıyor. Bunun çok az istisnası var. Belki de 'Kim tarafından yapılırsa yapılsın' haksızlığın karşısında olacağımızı bir kez daha ilan etmemiz gerekiyor.
Bir okurumuz, Yeni Şafak'ın Filistin'de ve Lübnan'da olanlar hakkında yeteri kadar tarafsız olmadığını yazıyor. İsrail'in kendisini koruma ihtiyacını dikkate almadığımızı düşünüyor. 'Empati'yi, İsrail'in, plajda bir aileyi öldürmesini anlamaya kadar vardırmamız mümkün değil. Güvenlik endişesini herkesi öldürecek kadar ileri götürmeyi anlayacak kadar yetenekli olsaydık, Firavun'un Beni İsrail kadınlarının doğurduğu erkek çocukları öldürmesini de anlayabilirdik. Son bir kaç haftada, bu sayfada Filistin'i, İsrail'i, antisemitizmi yazdık. Bulunduğumuz nokta anlaşılmıştır, sorulacak bir soru kalmamıştır diye ümid ediyorduk. Bu okurumuz, İsrail'i de 'kesinlikle' haklı bulmuyor. "İsrail de masum değil, kat'iyetle" diyor. "Biz, salt bir taraf Müslüman olduğu için ne pahasına olursa olsun o tarafı tutarsak 'doğru'yu yakalamış mı oluruz? Okur kitlenizin düşünceleri dogrultusunda yazmak belki ekonomik olarak gazeteye katkı saglayacaktır ama ya gerçeklere?" diye soruyor. Şunu rahatlıkla söyleyebilirim: Bizim değerlerimiz, haksızlık ister Müslümanlar, ister gayrımüslimler tarafından yapılsın, haksızlığa karşı ve haklının tarafında olmayı öğretiyor. Filistin ve Lübnan konusunda da yaptığımız bundan ibarettir. Sözünü ettiğim okurumuz bir istisna. Okurlarımızın büyük çoğunluğu, Filistin'de, Lübnan'da işlenen cinayetleri görmenin, oradaki gerçeği anlatmanın insanlık gereği olduğu konusunda hemfikir. Bazı okurlarımız, mesela Erdinç Berberoğlu, tepkisini "Madem Birleşmiş Milletler Müslümanların maruz kaldığı saldırılar için bir şey yapmıyor, ne işimiz var orada" demeye kadar götürüyor. Yeni Şafak'ın İsrail saldırısı altındaki Lübnan'a giderek olayları sıcağı sıcağına izleyip Türkiye'deki okuyucuya iletmesi de takdirle karşılanıyor. Metin Mutanoğlu, Lübnan'da, İsrail bombalarının yol açtığı yıkıntıların arasında, İsrail'in yol açtığı insanlık trajedisini bütün çıplaklığıyla hepimize gösteriyor. Başkasının yazdığı yalan önemli ama bir yere kadar Sadece medyadaki yalanları düzeltmek için bir gazete çıkarılsa, yeridir, çünkü basında her gün bir gazeteye yetecek kadar 'yalan' üretiliyor. Okurlarımızdan zaman zaman başka gazetelerin yazdıkları yalanları, attıkları iftiraları, haberlerde yaptıkları çarpıtmaları, kamuoyunu bir şeye hazırlamak için önceden yaptıkları haberleri teşhir etmemizi isteyen mektuplar alıyoruz. Hatta bazen, filan gazete şöyle yazdı, aslında o olay öyle değil böyledir, diyerek haber önerenler bile oluyor. Bu talepler, 'medyasından muzdarip' bir toplumun halini yansıtması bakımından kayda değer. Ama, 'gazetecilik türü' olarak kayda değer mi, bu tartışılabilir. Mesela, Murat Akyol adlı okurumuz, "Neden kartel medyanın gündeme getirdiği suni asılsız haberlerle ilgili olarak aydınlatıcı haber yazmıyorsunuz? Neden herhangi bir olayda yazılan asılsız haberlere göz yumuluyor?" diye soruyor. Burada önerilen, belki de bir tür "Medya zabıtası" projesi. Bu tabiri karikatürize etmek için kullanmadım, yukarıda da ima ettiğim gibi, yalanları düzeltme ihtiyacını doğuran duyguları önemsiyorum. Bana sorarsanız, sadece medyadaki yalanları düzeltmek için bir gazete çıkarılsa, hiç boş kalmaz, çünkü basında her gün bir gazeteye yetecek kadar 'uydurma, çarpıtma, yakıştırma' haber üretiliyor. Böyle bir gazete, herhalde, basın mensupları arasında en çok ilgi gören gazete olur. Herkes, birbirinin 'asparagas'ını oradan takip eder. Ama bir gazete, kendi başına gazete olma iddiası taşıyorsa, varoluşunu başka gazetelerin yanlışlarını düzeltmek üzerine bina edemez. Antitez olarak varolmak, bizim bakışımıza uygun değil. Yeni Şafak, ilke olarak, bu gazetecilik tarzını benimsemiyor. Sadece, toplumun tamamının ya da bir kesiminin hedef alındığı, suçlandığı, mağdur edildiği 'vaka'larda, kamu adına (burada kamudan maksat, 'statüko' değil toplumdur) haberin asıl mahiyetini araştırıp gerçeği gösteriyor. Doğrular söylenince, yalanın yalan olduğu zaten ortaya çıkar. İlke, doğru olmak, doğru yazmak, doğruyu göstermektir. Yeni Şafak, bunu yapmak istiyor.
|
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |