T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
Y A Z A R L A R | 25 TEMMUZ 2006 SALI | ||
|
"Kabahat samur kürk olmuş kimse sırtına almamış." Özlü ve güzel bir atalarsözü bu. Özellikle ortak sorumlulukla yürütülen faaliyetlerde, insanlar, faturanın kendilerine çıkarılmayacağı biçimde davranırlar. Ortada bir kabahat vardır, ama o kabahati işleyeni ara da bulasın... Deyiş hemen her alanda geçerli bir gerçeği yansıtmaktadır da, politika alanı genellikle bunun dışındadır. Politikada kabahati üstlenecek kişiler, ara makamlar bulunur çünkü. Geçmişte ve bugün nice ciddi politik hatanın faturasını o hatayla hiç ilgisi olmayan kişilerin ödemesi gerekmiştir. Politikanın 'suçsuz kabahatli'yi bu jesti yaptığına pişman etmeyecek mekanizmaları da vardır. Bu gerçeğin günümüzde garip bir 'istisnası' bulunuyor: Ak Parti... Artık ne derseniz, hata, kabahat, suç kapsamı içerisine giren bir faaliyet ve icraat söz konusu olduğunda, suçu aşağıdan yukarıya doğru etkisizleştiren politik mekanizmalar Ak Parti'de ve hükümetinde çalışmıyor; her yanlışın faturası bir tek kişiye çıkıyor: Lidere... Hükümetin, partinin, hatta tek tek bakanlar, parti yöneticileri ve danışmanların yanlışlarını bile Tayyip Erdoğan'ın göğüslemesi gerekiyor. Belleğinizi zorlayın ve iktidara geldiği ilk günden başlayarak hükümetin kamuoyunda tartışmalara sebep olmuş her hatalı icraatını, ters veya rahatsız edici açıklamaları gözünüzün önüne getirin. Muhalefet partileriyle, devletin değişik kurumlarıyla, hatta yabancı ülkelerle girişilen polemikleri de unutmayın... İcraatlar ve söylemlerin hemen hepsi ya bizzat Tayyip Erdoğan tarafından yapılmış oldu, ya da onun ağzından çıktı. Bazen kendisinin hiç dahli olmayan konularda bile kabahat Başbakan Erdoğan'ın sırtında kaldı. Burada bir hata yok mu sizce? Bütün demokrasilerde, danışmanlar, politikacıların paratöneri gibidir; bir gafı, hatalı icraatı sebebiyle, bir yakınının yaptığı yüzünden oklara hedef hale geldiğinde, danışmanların biri veya birkaçı ortaya atılıp öfkeyi kendi üzerine çeker. Daha ciddi durumlarda bakanlar ve parti yöneticileri de kabahati üstlenmek için hazır beklerler. Liderin suçlanması bütün partiyi olumsuz etkiler; oysa herhangi bir partilinin hatası sadece kendisini bağlar... Her partide polemiklere girildiğinde sözünü esirgemeyen, kendisi de durduk yerde polemik açabilecek kabiliyette politikacılar bulunur. CHP'ye bu gözle baktığınızda bunların ne kadar çok olduğunu görürsünüz. Geçmişte her lider, partisinde ağzı küfre yatkın isimleri de barındırırdı; düzeyi düşük pek çok politikacı her dönem Meclis'e girmesini biraz da bu özelliğine borçludur. Ak Parti farklı: Ak Parti'de her hata tek bir kişiye mâl ediliyor; kime ne söylenecekse, ne kadar ağır olursa olsun, o sözler de aynı kişinin ağzından çıkıyor. Muhatabın George W. Bush, Condoleezza Rice veya Deniz Baykal, Ömer Sabancı olması, açıklanan konunun iç-dış politikayı veya ekonomik tasarrufları ilgilendirmesi durumu değiştirmiyor; hemen her konu ve herkesle ilgili görüşleri Tayyip Erdoğan seslendiriyor... Liderliği pekiştirmeye yarasa bile, orta ve uzun vâdede politik açıdan sorunlara da sebep olan bir durum bu; Tayyip Erdoğan'ın liderlik skalasını da müthiş etkiliyor. Daha da önemlisi, seçim tarihi hele bir ufukta görünsün çok daha iyi anlaşılacağı üzere, Ak Parti ve hükümetini karşı-planlara olağanüstü açık hale getiriyor bu durum. Samur kürk bile olsa kimsenin kabahati üstlenmediği bir ülkede, politikanın kendine özgü mekanizmalarını farklı çalıştıran, hükümetinin, partisinin, hatta etrafındakilerin hatalarını da hiç yüksünmeden üzerine alan Tayyip Erdoğan 'farklı bir politikacı' profili çiziyor... Buna politikada 'doğru bir profil' demek hayli zor. Hatasız kul olmaz, tamam ama, hatalar da paylaşılarak küçülür.
|
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |