T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 25 TEMMUZ 2006 SALI
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Yurt Haberler
  Bugünkü Yeni Şafak
 
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  İnsan Kaynakları
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Fatma Karabıyık BARBAROSOĞLU

"Buraya" değil "oraya" ait olmak

Çay bahçesi. Her masada çiftler var. Bekarlar, evliler, sevgililer ve arkadaşlar. Yok aslında birbirlerinden pek farkları. Arkadaşlar tavla oynuyor. Sevgililer birbirlerinin yüzüne aptal aptal bakmaktan bir hayli sıkılmış olarak, tv dizilerinden apardıkları jest ve mimiklerle yani en seven ve en çok sevilen olma payesi verecek mimiklerle, sanki kendilerini bir seyreden varmışçasına, rol kesiyor. Evlilerin evli olduğu nereden anlaşılıyor?Onlar sıkkınlıklarını ve bıkkınlıklarını saklama ihtiyacı duymuyor. Birbirlerine değil denize bakıyorlar. Arada kadınlar durup durup evin ihtiyaçlarından bahsediyor. Adamlar hiç cevap vermeyince "sen beni dinlemiyorsun" konulu kompozisyonu yazmaya başlıyorlar bir gayret. Esasında dünyanın bütün her yerinde erkekler aynı. Oyunu farklı yapan kadınlar.Oyunu yani kavgayı.

Derken telefonlar çalıyor. Şu tavla oynayanların masasında çalan ilk telefona tepki "uzatma oğlum, kısa kes. Açma açma" şeklinde ortaya konuyor.

Sevgililerden birinin telefonu çalıyor.Biraz önceki bıkkınlık yerini nasıl neşeli "biz" e bırakıyor.Telefonun öbür ucundaki zanneder ki Ferhat ile Şirin yorgun argın dağ aşmanın ardından oturmuş muhabbet etmektedirler. Burası da çay bahçesi filan değil, Şirinin babasının sarayıdır. Nasıl de emre amade beklemektedirler köleler ve cariyeler. Yaşanmakta olan an, aktarılabilir ana dönüştüğünde sıkıntının bezginliğin yerini keyif almıştır sanki.Biraz önce benim sevgilim neden filmlerdeki sevgililere hiç benzemiyor bezginliği ile bezermiş olan kız bu kız değildir. Sanki hayat hep ötekilere nisbet yapılarak yaşanmalıdır. Şimdi burada olanlardan daha önemli olan "oradaki" için anlatılacak/özendirilecek şeylerin biriktirilmesidir.

Eski zaman insanı zevk ehli idi. Zevk ehli yani bir anı hissede hissede yaşama ehli. Günümüz insanı gösteriş ehli. Desinler eşiğinde takılı.

Şimdi bu kız biraz önce kendisine telefon edene evet yanımda Taner de var derken nasıl hava atıyor. Sanki Taner "yanımda o da var " konulu kısa metraj filmler için katlanılıp taşınmaktadır.

Ah şimdi evli çiftin telefonları çalacak. Önce erkeğinki çalıyor. "Buyur abi, tamam abi" formülüyle ilerliyor konuşmalar. "Emrin olur abi hemen gelirim." Karşı taraf neredesin diye soruyor olmalı bu hemen gelirim cümlesinin üstüne. Yanımda çocuklar var filan denmiyor. Hemen gelirim. Emre amadeyim.Kadın dik dik bakıyor. Bakalım o hemen gidilecek yere hemen gitmek istiyor mudur? Onun telefonu çalıyor. Adam acele ile garsonu çağıra dursun. Kadın daha bir kurumlu kuruluyor plastik sandalyelere. "Evet canım evde değiliz. Şöyle boğazda bir kahvaltı yapalım dedik.(yalan.)Evet tavsiye ederim.Çok güzel.Çocuklar da oynuyor.(yalan çocukların oynayacağı bir alan bile yok .Güneşin bağrında tünüyor zavallıcıklar) Muhakkak bir gün kadın kadına da gelelim.Çok eğleniriz.(çok doğru)

Apar topar kalkılıyor. Adam "emret abi" nin yanına gidiyor. Kadın boğazda kahvaltı yaptıklarını kime anlatsın acaba!? Yol boyu bunu düşünüyor. Eve geliyor. Çevirdiği bütün ev numaraları cevapsız kalıyor. Yok kimseyi cepten arayıp mutluklarına tanık olmak istemez şimdi.


Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi