T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
Y A Z A R L A R | 25 TEMMUZ 2006 SALI | ||
|
Böyle bir araştırmayı vallahi de billahi de bekliyordum... Üstelik tam da zamanı. Hele, medya destekli yayınevlerinin "yaz okumaları" başlığı altında kaktırdığı, ama kimler tarafından okunduğu meçhul beşinci sınıf kitapları görünce... Bu araştırmaya göre, bir Japon yılda 25, İsveçli 10, Fransız 7 kitap okuyormuş... Peki bir Türk? Bir Türk yılda bir kitap bile okumuyor. Sadece bir kitabın altıda birini okuyor. Daha doğru bir ifadeyle, Türkiye'de altı kişiye bir kitap düşüyor. Kütahya Dumlupınar Üniversitesi öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Suat Ungan'a göre, bu tablo ülkemizde okuma oranının ne kadar düşük olduğunu göstermektedir. Doğru, göstermektedir. Belki de "niye böyle oluyor?" sorusunu sormak lazım. Ungan bu soruyu kendi kendine sormuş ve cevabını bulmuş. Şöyle diyor: "Popüler kültürün öznesi kalabalıklardır, kalabalık psikolojisi de sorgusuz sualsiz yeniliklere kapılıp gitmeye hazır durumdadır, bu da kültürü besleyecek unsurların önünü tıkamaktadır..." Doğru... Devam ediyor Ungan: "Türkiye'deki eğitim sistemi kitap okumaya teşvik edici değil. Kitap okuyanlar örnek olarak gösterilmiyor. Çocuğa model olabilecek kişiler de kitap okumaya karşı duyarsız davranıyor. Bu ortamda çocuklardan kitap okumalarının beklenmesi yanlış olur..." Bu da doğru... Fakat bu kadar doğru "neden böyle oluyor?" sorusuna cevap teşkil etmiyor bence... Eğitimci gözüyle bakarak bazı cevaplar bulabilirsiniz. Sosyalbilimci gözüyle bakarak da bulabilirsiniz. Belli parametreler (yahut veriler) vardır ve bulduğunuz cevaplar, genellikle test edilmiş, sınanmış, sağlaması alınmış sonuçlara (bildik istatistiklere) ilişkindir. "Tamam işte" dersiniz, "Eğitim sistemi bozuk, kitap okuyana iyi gözle bakılmıyor, rol modeller kitap okumuyor, ebeveynler duyarsız davranıyor ve ortaya böyle bir tablo çıkıyor..." Ben antropologların ve genetikbilimcilerin bu meseleye nasıl baktıklarını daha çok merak ediyorum. Bana göre "hal"le ilgili bir mesele bu. Böyle olma halinin, daha doğrusu Türk olma halinin bu işlerde etken olup olmadığını merak ediyorum. Bir tarihte Çetin Altan, Cumhurbaşkanı Turgut Özal'a sormuş: "Hiç roman okudunuz mu?" Cevabını da almış: "Ben masal okumam." Nasıl temellendireceğimi bilemediğim hal, bu cevapta gizli sanki. Gerçi sorudaki "hiç" sözcüğünden nasıl bir cevap geleceği belli ama, cevabın bu kadar galiz olabileceğini düşünemiyor insan. Şimdi, "Romana masal diyen zihniyet ülkeyi yönetti. Turgut Özal böyleyse, çocuklarımız niçin kitap okusunlar?" diye başlayabilirsiniz. Haklı da görülürsünüz. Fakat Turgut Özal bu değildi. Daha doğrusu, Çetin Altan'ın "hiç" sözcüğüyle açığa düşürmeye çalıştığı türden biri değildi... Evet, Özal'ın cevabı endişe verici bir olguya işaret ediyor, Murat Belge'nin de belirttiği gibi, bu ülkede insan zihnine ve beynine gerekli özenin gösterilip gösterilmediği sorusunu öne çıkarıyor ama, "hiç roman okumamak" nasıl temellendireceğimi bilemediğim "hal"le ilgiliyse, bu o kadar da endişe verici bir durum değil. Bu durumda, 150 Türk'ü bir Japon'la eşitlememiz gerekiyor ki, "zekâ" ve "kavrayış" bakımından böyle bir eşitleme mümkün değil. Rasyonal de değil. "Niçin az okuyoruz?" sorusunu, bence, "Türkiye'de zekâyı teşvik eden ögeler yeterli mi?" şeklinde değiştirmek lazım.
|
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |