T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
O K U R S Ö Z C Ü S Ü | 9 OCAK 2006 PAZARTESİ | ||
|
Yeni Şafak, gayrımeşru bir hayat tarzını 'normalleştiren' bu ülke insanının değerlerini tahfif eden bir yayın anlayışını hiç bir zaman benimsemedi. Bundan sonra da benimsemeyecek. Peki ne yapacak?
Benim görebildiğim kadarıyla, insanlar, gazeteleri satın almalarını, -arada üretilebilecek ayrıntılı gerekçeleri ayıklayarak yazıyorum- iki sebebe dayandırıyorlar.
1-Gazeteye faydam olsun diye.
Faydanın mahiyeti kişiden kişiye değişebiliyor. Kimileri için, fayda, hoşça vakit geçirmek, kimileri için iyi şeyler öğrenmek, kimileri için siyasi görüşünü destekleyen yeni malzemeler bulmak.. (ila ahir) olabiliyor. Birinci maddedeki gerekçe, gitgide önemini kaybediyor ve bu iyi bir şey. Faydasız bir varlığa, niçin sizin faydanız dokunsun ki? Faydasızlığın ilanihaye payidar olması için mi? Evinize, bir taraftan evinizi süpürürken öbür taraftan süpürdüğü çöpleri tekrar halının üstüne döken bir süpürge alır mısınız? Doğru olan, gazetenin size 'yararlı' olması. Bu fayda, doğrudan bilgiye dair de olabilir, duygusal da olabilir, politik de olabilir. Ama temelde, bir gazeteyi okumaktan sağlanacak fayda, 'Neler oluyor? Bugün nasıl bir Türkiye'ye/dünyaya gözümü açıyorum?' sorusunun cevabıdır. Bizim okur profilimizde, bu sorunun siyasetle ilgili kısmının daha önemli bulunduğunu söyleyebiliriz. Yeni Şafak'ı bayiden alanların ya da abone olanların birinci seçeneği, bu. İkinci adımda bir duraklamaya tanık oluyoruz. Gazete, eve girdiğinde, ilginin içeriği az veya çok değişiyor. Mesela, erkek çocuklar spora, hanımlar haberlere konu olanların kişisel özelliklerine, sağlığa, daha çok ilgi gösterebiliyor. Bu gerçek, gazetelerin içeriğini etkiliyor. Hane halkı ile sağlıklı iletişim kurmak isteyen gazeteler, sayfalarında, dünyaya çok politik bakan bir okurun çok manasız bulabileceği unsurlara da yer verme ihtiyacı duyuyor. İnsanların 'magazin' diye adlandırdıkları haber türü, bu unsurların arasında yer alıyor. Bizim basında, 'magazin'in adı çıkmış. Magazin sayfalarında boy gösteren şarkıcılar, aktörler, aktrisler, modeller, zenginler toplumumuzun 'magazin' haberlerinden en çok şikayetçi olan kesimini oluşturuyor. Kimi magazin haberleri, sırf 'piyasa'da adı daha çok anılsın diye, (kaseti daha çok satsın, filmi daha çok seyredilsin vs) sanatçının kendisi tarafından uydurulup piyasaya sürülüyor. Kimi haberler, tuzak. Başka bir sanatçı, meslekdaşını, magazin muhabirlerini kullanarak güya yıpratmak istiyor. Ya da hepsini sıralamamızda bir fayda olmayan başka sebepler... Ve Yeni Şafak, bu anlamda bir magazin haberciliğine ne geçmişte meyletti ne de bundan sonra meyledecek. Gelelim, bazı çevrelerin 'ibadet hazzı'yla ürettiği 'magazin efsanesi'ne. Yeni Şafak, gayrımeşru ilişkileri 'normalleştiren' bir haberciliği asla tasvip etmiyor. 'Bizim insanımızın dağerleri'ni hiçe sayan bir hayat tarzını teşvik edici bir yayın anlayışını hiç bir şekilde benimsemiyor. Ünlülerle yapılan röportajlarda, ünlülerle ilgili haberlerde her zaman bu noktaya özen gösteriyor. Bu çizgilerde, Yeni Şafak'ın kurulduğu günden beri her hangi bir sapma olmadı. Yeni Şafak'ın başından beri zaman zaman yapabildiği, bundan böyle de yapmak istediği başka bir şey. Bundan neyi kasdettiğimi anlatmadan önce, bilgi dağarcığımıza da küçük bir katkı olsun diye, 'magazin' kelimesinin 'cemaziyelevvel'ine gidelim. Magazin, Arapça bir kelime. Yani batı dillerine Arapça'dan geçmiş. 'Mehazin' kelimesi, çok küçük bir değişikliğe uğramış ve Magazin olmuş. Mehazin, mahzen kelimesinin çoğulu. Zaten, araştırdığınızda, 'magazin' kelimesinin batı dillerinde Arapça'daki anlamıyla da (Mahzen, depo) kullanıldığını görüyorsunuz. Kelimenin Arapça aslı, magazinin, olayların 'görünürdeki' haliyle değil de, kulislerdeki, arka plandaki boyutlarıyla ilgili bir şey olduğunu düşündürüyor. Şimdi, basit bir örnekle anlatalım: Muhabiriniz, bir basın toplantısını (diyelim, bir siyasetçinin basın toplantısını) izlemeye gidiyor. Gider. O siyasetçinin açıklamalarını dinler, sorulan soruları ve cevaplarını takip eder, dinlediklerini yazar getirirse, bu 'sıradan' bir haberdir. Böyle bir haberin önemi, siyasetçinin söylediği sözlerin önemiyle sınırlıdır. Ama muhabiriniz, basın toplantısından önce ve sonra, çevrede insanların ne yaptığını iyi izlerse, onlara bazı sorular sorarsa, o gözlem ve o sorular, haberi bambaşka bir şekle sokabilir. Mesela, o siyasetçinin, eşi rahatsız olduğu halde basın açıklaması yaptığını öğrenebilir. Basın toplantısı yapılmadan önce, birlikte basın toplantısına çıktığı arkadaşlarıyla kavga ettiğini öğrenebilir. Aynı partiden bir başka siyasetçinin, 'filanca bey saçmalıyor' dediğini işitebilir. Böylece, o siyasetçinin açıklamaları sıradan bile olsa, haber sıradan bir haber olmaktan çıkar, zenginleşir. Yeni Şafak'ın yapmak istediği şeylerden biri, bu haberi zenginleştiren unsurları daha çok yakalamaktır. Bu yüzden, bir kokteylde, muhabirlerimizin ilgisinin insanların aralarında neler konuştuğuna yönelmesi bizim açımızdan doğru bir şeydir. Bir düğünde, insanların orada ne yaptıklarını, neler konuştuklarını, nasıl giyindiklerini görmeye çalışması, gelinin, damadın, kayınvalidenin, kayınpederin kişisel özelliklerini anlamaya çalışması ve yukarıda bahsi geçen sınırları aşmadan oradaki atmosferi yansıtması da öyle. Bütün bunlardan şöyle bir sonuca varabiliriz: Yeni Şafak, daha önce de defalarca beyan ettiği ilkeleri doğrultusunda yayınına devam ediyor. Bu ülkenin değerlerini teşvik eden, hukuku, düşünce özgürlüğünü, insan haklarını gözeten yayın çizgisini asla değiştirmeyecek. Bu yöndeki niteliklerini güçlendirirken, ev halkına, çocukların, kadınların, yaşlıların ilgisine hitap eden 'apolitik' yayınlar da yapacak. 2006 Kur'an'la karşılanır mı?
02/01/2005 tarihli gazetenin 1. sayfasında yer alan "2006'ya Kur'an'lı karşılama" başlığını beğenmedim. O gecenin Mekke'nin Fethi'yle ilgili olduğunu bildiğiniz halde niçin böyle bir başlık verdiniz? İslami gelenekte yeni yılı Kur'an'la karşılama var mı? Kur'an ziyafetinin amacı yeni yılı karşılamak mı? Yoksa Mekke'nin fethini anmak mı? Yazı ve haberlerinizde daha dikkatli olmanızı rica ederim. Yayın hayatınızda başarılar dilerim.
Orhan Bey, konuyu biraz açmamız gerekiyor. Yılbaşı, ya da yeni bir yıla girmek, herkes için ayrı bir anlam ifade ediyor. Yılbaşını kutlamak isteyenler, kendi usullerince yılbaşını kutluyor. (Bazı kutlama şekillerini hiç anmak istemiyorum) Bu kutlama, aile fertlerinin birbirlerine "Allah, 2006 senesinde hepimize iyilikler ihsan etsin" gibi, dua etmesi şeklinde de olabiliyor; evde, televizyon karşısında, programın ölçüsü kaçtıkça kanal dağiştirerek televizyon izlemek şeklinde de. Diyanet'in tavsiye ettiği gibi, belki bazıları, Kur'an-ı Kerim okuyup, tüm mü'minlerin ve efendimiz İsa Peygamber'in ruhuna bağışlıyor. Birçokları böyle bir günü hiç önemsemiyor. Önemsememekle birlikte, 1 Ocak'tan itibaren, takvim değişiyor ve o önemsemeyen kişiye hangi yıldayız diye sorduğumuz zaman, 2006'dayız diyor. Buraya kadar hiç sorun yok. Eskiden, 31 Aralık gecesi Mekke'nin fethini kutlama adeti yoktu. Bu adetin nasıl bir niyetle ortaya çıkarıldığı araştırılmaya değer. Muhtemelen, insanların o gece kötü şeyler yapmak yerine iyi şeylerle meşgul olmaları amaçlanmıştır. 31 Aralık gecesinde verilen Kur'an ziyafeti, doğal olarak, 2006 yılının başlangıcına da rastlıyor. Yeni Şafak, bu Kur'an ziyafetini -Mekke'nin fethini kutlamanın yanında- bir başka yönüyle de haber vermiş. Şöyle düşünüyorum: 31 Aralık gecesi Mekke Fethi'ni kutlayarak Kur'an ziyafeti vermenin, yeni yıl ile hiç alakası yoksa, Yeni Şafak'ın başlığı yanlış. Ama eğer varsa, doğru. Gazetem daha çok büyüsün istiyorum
Yeni Şafak çıktığı günden beri aralıksız önceleri bayiden aldım, sonra ise abone ile dostluğumu bugüne kadar aralıksız sürdürdüm. Ancak gazetem bir türlü beklediğim büyümeyi sağlayamadı. Gazetenin bir köşesini bir hafta süre ile geçen haftanın gündemini okurlarıyla tartışmaya açsa sanıyorum, çok rağbet görür. Gazetenin bir hukuk köşesi, yarım sayfa sağlık, yarım sayfa çocuk sayfası, gazetenin okurları arasında LGS'ye hazırlanan çocuklar var, onlar için ekler ehil eller tarafından hazırlanıp verilse kötü mü olur? İyi olur, diye düşünüyorum. Böylelikle evde ailenin tüm fertleri gazeteyi okuma imkanları olur. Bir de forum, tartışma köşesi hazırlansa umuyorum, çok rağbet görecek. Diğer tarafdan bölge sayfalarında çok ucuz haberler çıkıyor. Mesela, il kongreleri yapıldı. Zaten yapılacaktı. Bunun nesi haberdir.
Değerli okuyucumuz. Sağlık sayfası gazetemizde var. LGS ve çocuk sayfası için hazırlıklarımız sürüyor, yakında sayfalarımıza yansır. Daha başka sürprizlerimiz de olacak. Zamanı geldikçe duyuracağız. İl kongreleri, sonuçta, o il için haber değeri taşıyor. Ama tabii ki daha iyi bölge sayfaları yapılabilir. Bu konuyu dikkate alıyoruz. Selamlar, teşekkürler. Van Rektörü'ne dair haberler
Yücel Aşkın davası ile ilgili tutumunuzu, dürüstlük ve tarafsızlıkla nasıl bağdaştırdığınızı çok merak ediyorum. Dilerim kendinize açıklayabiliyorsunuzdur. Ve mesela çocuğunuza da bir gün benzeri şeylerin bir yayın kuruluşu tarafından yapılmasını normal karşılarsınız.
Yeni Şafak, başka gazetelerin de zaman zaman verdiği, Aşkın'a isnad edilen suçlamalarla ilgili haberler verdi. Önemli olan haberlerin doğruluğuydu. Buna özen gösterildi. Yücel Aşkın konusunun, yargı ve hukuk bağlamından politik çatışma alanına çekilmesi gerçekten üzücüydü. Bunda, basından çok başka çevrelerin rolü var diye düşünüyoruz. Avro mu Euro mu?
Bazı sayfalarda euro bazı sayfalarda avro yazıyor bir tutarlılık olmalı.
Sayın Cansızoğlu. Bu konu gazetede konuşuldu. Bir süre Avro'yu kullanmıştık. Ancak sonunda Euro tercih edildi. Bazı açıklamalarda 'avro' geçtiği zaman, o kullanımı değiştirmiyoruz. Bundan sonra Euro diye devam edecek.
|
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |