T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 14 OCAK 2006 CUMARTESİ
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Bugünkü Yeni Şafak
 
  657'liler Ailesi
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Nar-ı Beyza
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Fehmi KORU

Yapılmayan açıklama

Önceki gün cezaevinden çıkan Mehmet Ali Ağca, hakkında yapılan yayınlardan olağanüstü rahatsız... Gazetelerin manşetlerinden 'kâtil' olarak ilân edilmesine de ciddi itirazları var:

"Müthiş bir yanlışlık yapılıyor. Benim için 'kâtil' ve 'tetikçi' türü sıfatlar kullanılıyor. Oysa benim farklı bir kategoride değerlendirilmem gerekir. Vaktiyle, bir başbakanın, 'kurşun yiyen de, kurşun atan da şereflidir' dediği kişilerdenim ben. Bugüne kadar ne yaptıysam hep bu vatan için yaptım. Görev verdiler, yerine getirdim. Vatanseverim ben.

"Beni çok genç yaşımda fark ettiler. Farkım, verilen emirleri hiç sorgulamadan, gözü kapalı yerine getirebilecek karakterde biri olmamdı. Bir diğer farkım da, iyi tetik çekmemdi. Kalabalığın içine karıştığımda diğer insanlar arasında kaybolmamı sağlayan yüz ifadelerim, zora düşünce rol yapabilme kâbiliyetim de önemliydi beni görev için ayıranlar açısından. Benim özelliklerime sahip başkalarıyla birlikte iyi bir eğitimden geçirildim. Türkiye'nin çeşitli illerinde sırf bu amaçla depolanmış silâhların yerini bana gösterdiler. Lâzım olduğunda saklanabileceğim yerleri de bellettiler. İstersem, hiç insan içine çıkmadan bir yıl geçirebileceğim erzakla donatılmış yerlerdi buraları; başka binalarla yeraltı bağlantıları da bulunuyordu.

"Eğitimime nezaret edenler kime hizmet ettiğimden hiç kuşku duymayacağım kadar bildik kişilerdi. Gerçi uyguladıkları kuralları İngilizce bir kitaptan tercüme ediyorlardı, ama olsun, kullandıkları dil benim dilimdi. Devletin seçimle gelmiş yetkililerinin ruhu duymadan Amerikalılar'dan alınan dolarları bizler için kullanmalarının ne mahzuru olabilir? Her hal ve şartta bana sahip çıkılacağı sözünü daha ilk günden verdiler; aradan neredeyse 30 yıl geçti, bu sözlerinden kuşku duymamı sağlayacak tek bir yanlışlık yapmadılar. Cezaevine düştüğümde beni kurtardılar; dillerini bilmediğim ülkelerde mihmandarlarım onlardı.

"Öldürdüm, ama sorun bakalım niye öldürdüm? 'Devletin bekası' için tabii... Bu ilke, ülke uğrunda ölmeyi de, gerekirse öldürmeyi de kapsıyor. Bize böyle öğrettiler. Seçilen hedefler açısından ben şanslıydım; tertibimden başkalarının payına isyan ettirecek aykırılıkta hedefler düştüğü de oldu, kendilerinden tiksinerek de olsa görevlerini yerine getirdiler. Vatan kurtulduysa bizler sayesinde kurtuldu.

"Beni 'kâtil' diye ayıplayanlar aslında bizlere borçlular. 1979 yılındaki eylemi yapmasaydım ülke komünistlerin eline düşecekti. 1981 yılındaki eylemim ise, sonuç almasa da, Türkiye-karşıtı bir cepheyi târümar etti. İlkini 'askerî darbe' mi izlemiş, diğerinden sonra Türkiye'nin imajı mı zedelenmiş? Beni görevlendirenler öyle söylemiyorlar ama... Başkalarının hakkımda ne düşündüğüne değil, her konuda olduğu gibi her iki eylemle ilgili olarak da, beni yönlendirenlerin söylediğine bakarım ben. Onlara göre ben bir 'kahraman'ım...

"Hakkımda olumsuz yayın yapanlar dizi de mi izlemiyor? Dizide sergilenen benim gibi 'kahramanların' öyküleri. 'Şu çılgın Türkler' esas bizleriz. Kurşunu yeriz de, hak edene yediririz de. Birkaç kişi eksildi diye kıyamet mi kopmalı? Dizide, onca eylem yapanlar mahkeme önüne çıkarıldılar da ne oldu? Bizim gibi düşünen yargıçlar hepsini bağırlarına basmadılar mı?

"Benim beklediğim de öyle bir sondu doğal olarak. Cezaevinden serbest bırakıldığımda sadece bir avuç vatan evlâdınca değil, herkes tarafından gül yaprakları dökülerek karşılanacağımı sanıyordum. Daha kendini yeni tanımaya başlayan tıfıl bir gençken vatana hizmet edebileyim diye elimden tutan, eğiten, görev veren, cezaevlerinde kendi halime bırakmayan, her zaman yanımda olan, serbest bırakılmamı sağlayan örgütüme sizin aracılığınızla teşekkürü bir borç bilirim."

Mehmet Ali Ağca, herhalde tahmin ettiğiniz gibi, bana veya bir başka kişiye böyle bir açıklama yapmadı. Yapsaydı şaşardım.

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi