T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
Y A Z A R L A R | 14 OCAK 2006 CUMARTESİ | ||
|
Bayramda hafif konular seçilir. Niye? Böyle bir kural mı var? Hem, bu (yazılı olmayan) kuralı kim koydu? Genel yayın yönetmenleri mi? Bizim yayın yönetmeninin böyle bir telkinde bulunduğunu hatırlamıyorum. Belki kendiliğinden oluşmuş bir kuraldır. En iyisi hiç yazmamak ama... İzne ayrılmayı akledemediğim için bu fırsatı kaçırdım. Siz "bayram koşullarını" geride bıraktığımız gün okuyacaksınız ama, bu satırlar (bir an önce bitmesini ve normal hayata dönülmesini temenni ettiğimiz) uzun bayram tatilinin dördüncü günü yazılıyor. Hafiflik şartı sürüyor yani... Ben de düşündüm taşındım, hafif konu olarak Emre Kongar'ı seçtim. Eskiden CHP yazılarını kolay ve rahat yazardım. Şimdi, değerli ve vazgeçilmez bir sosyolog olan Emre Kongar var. Allah eksikliklerini vermesin. Ne zaman darlansam imdadıma yetişiyorlar. Emre Kongar, daha önce de ezberlerinize sunduğum gibi, çok gözlüklü, çok kültürlü, sakallı, malumatfuruş bir büyüğümüz... Her konunun uzmanı. Eskilerin "allame" tabir ettiği cinsten. Hoş da bir adam aslında. Biraz daha az konuşsa, muhatabını dinlemeyi bilse, kendisini söylenen her söze cevap vermek zorunda hissetmese daha da hoş olacak. Bir de resmî internet sitesi var bunun. Eski yazıları, yeni yazıları, kitapları, kendisiyle yapılan söyleşiler... Keşke hakkında yazılanlar için de bir başlık açsaydı; "okur tepkileri" yahut "anket defteri" türünden bir şey. Şahsen bu defterin yazarı olmak isterdim. Hocam sitesini sık sık güncelliyor. Son güncellemeyi 9 Ocak'ta yapmış. Fakat beni, hususen, eski yazıları çekti. Tarih görüşü nedir? Asıl uzmanlık alanı olan sosyoloji tarih görüşünü ne ölçüde belirliyor/belirlemiş. Mesela, "ileri ve aşılamaz" bir telakkinin ürünü olarak gördüğü Cumhuriyet için ne diyor? Ne diyecek? Demiş bulunduklarından farklı bir şey demiyor. Fakat, tarih görüşü biraz değişik... Nasıl derler, biraz eklektik... Sanki Cumhuriyet, sadece kendisiyle ve onu var edenlerle kaim bir şey... Sanki "zuhur etmiş", sanki gökten zembille inmiş... Öncesi yok. Kuşkusuz, Cumhuriyet'i kuran ve yaşatan kadroya minnet duygularıyla beraber gerekli vefayı gösteriyor... Bir vefa örneği olarak, mesela, bir tarihte, "Bir Atatürk Enstitüsü kuralım" önerisini ortaya atmıştı. İyi de etmişti. Gelgelelim, "23 kadrosu"na gösterdiği vefayı "Misak-ı Millî" beyannamesini imzalayıp, bir bakıma Cumhuriyet'in temellerini atan ve (onun çok sevdiği ve çok sık kullandığı ifadeyle) "anti-emperyalist savaşımızın" temellerini atan "Mebusan Meclisi"nden esirgiyor. İlk Meclis nasıl toplanmıştır, kimlerden teşekkül etmiştir? Bu konulara hiç girmiyor. Ya da şöyle üstünkörü "dokunup" geçiyor. Bir şey daha: Kemal Tahir'le İdris Küçükömer'i hiç sevmiyor. Bir tarihte, bir TV sunucusunun, "Bazıları Millî Mücadele anti-emperyalist bir savaş değil, mevzi bir Türk-Yunan kapışmasıdır diyor?" sorusuna müstehzî bir bakış fırlatmış, "Canım bunlar Kemal Tahir'lerin, İdris Küçükömerlerin iddiasıdır, üzerinde durmaya bile değmez" şeklinde bir cevap vermişti. Fakat kaç yıl geçti, emperyalizme karşı savaşan bazılarının, özellikle devrimlerden sonra neden "emperyal kültür"ün patentçiliğine soyunduklarını açıklamadı. Kongar'ın "kültür emperyalizmi" konusunda da bizleri aydınlatmasını istiyor ve bekliyoruz. Bunu yapmazsa arkasından "feodal" diye bağıracağım.
|
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |