T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
P O L İ T İ K A | 26 MART 2006 PAZAR | ||
|
Ekibine sahip çıktı muhalefete ve medyaya yüklendi
Başbakan Erdoğan, milletvekilleri ile bakan ve müsteşarına yapılan saldırılarılara karşı ekibini sahiplendi, medyaya sert eleştiriler yöneltti. Erdoğan, "Nasıl kendinize göre arşivleriniz varsa benim de arşivlerim var. Zamanı geldiğinde açıklarım" dedi.
Başbakan Erdoğan, Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun ile birlikte partisinin Güngören ve Kartal ilçeleri 2. Olağan Kongresi'ne yaptığı konuşmalarda, Müsteşarı Ömer Dinçer, Hatay Milletvekili Sadullah Ergin ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ı sahiplendi, medya patronlarına ince mesajlar gönderdi. Başbakan'ın konuşmasının satırbaşları şöyle: DEMOKRASİ ANLAYIŞI "AK Parti'nin demokrasi anlayışı nedir? Nasıl geleceğe taşınıyor? Bunu en iyi ifade eden siyasi parti hangisidir? Bunu AK Parti şu ana kadar ispatlamıştır. Birileri köşelerinde şöyle yazar, böyle yazar. Birileri farklı yaklaşır. onlara da saygı duyarız. Şunu bilmeleri lazım ki, bunlar hayatları boyunca siyaseti yaşamadılar. Yazıyor, çiziyor. Siyaset nedir, nasıl olur, nasıl yapılır? Kurumlar içerisindeki münasebetler nasıl gelişir? Demokrasi nedir? Demokrasi yazılır mı, yaşanır mı? Biz diyoruz ki demokrasi yaşanır. Bunlar sadece yazar. Yaşamadıkça bunu aynen yazamazsınız." EDEP ÇİZGİSİNİ AŞTILAR Eğitim, sağlık, adalet ve emniyetin olmadığı bir ülkede huzur ve mutluluğun olmayacağını kaydeden Erdoğan, medyanın bazı icraatlarını gözden kaçırdığını söyledi: "Yazılı ve görsel medya yazmıyor, anlatmıyor, göstermiyor. Millet biliyor, bu önemli. Bazı hakikatleri saptırıyorlar. Bir yere kadar saptırırlar. Efendim 'bir Başbakana bu yakışır mı?'. Evet yakışır. Bir Başbakana hakaret etme hakkını bulanlar, onun cevabını da Başbakan'dan bulacaklardır. Bunu da böyle bilsinler. Bunu savunacak kadar maalesef edep, adap çizgisini aşanlar var. 'yine Başbakan'ın gündeminde medya var' deniyor. Senin gündeminden Erdoğan düşmüyor ki. Tabii ki sen de gündemde yerini alacaksın. Niye? Gerçekleri yazmıyorsun da onun için. Birçok iftira kampanyasına benim bakan, milletvekili arkadaşımı tabi tutarsan, bu geminin kaptanı da bunun cevabını size verecektir yeri geldiği zaman.Zaman zaman 'Başbakan açıklasın'... Onun timingi bana aittir. Nasıl kendinize göre arşivleriniz varsa, benim de kendime göre arşivlerim var. Zamanı geldiğinde açıklarız." BÜYÜKANIT'LA KAHVALTI Konuşmasında, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt ile yaptığı görüşmeye de değinen Erdoğan, şunları söyledi: "Çok çirkin şeyler oluyor. İşinize geldiği zaman böyle... Dün (önceki gün) Kara Kuvvetleri Komutanı ile sabah bir görüşmem oldu. Davet ettim, bir kahvaltı yaptık. Gazeteleri okudunuz. Aman Yarabbi neler var neler. Yav yanımızda siz mi vardınız? Bazıları da zanneder ki, hakikaten böyle şeyler mi oldu? Bir başbakanın bir kuvvet komutanımızı davet edip kendisiyle görüşmesi, kendisinden özellikle son zamanlardaki iç güvenlik harekatlarıyla ilgili bilgi alması, bundan daha doğal ne olabilir? Biz bu ülkede beraberce el ele, omuz omuza ülkemizi aydınlık yarınlara nasıl taşırız, bunun gayreti içerisindeyiz. 'Acaba bunu nasıl bozarız, nasıl sarsıntıya uğratırız'... Bir taraftan gidiyorlar Genelkurmay Başkanımızı sıkıştırıyorlar, bir taraftan bakıyorsunuz kuvvet komutanlarını sıkıştırıyorlar. Böyle medya mı olur?" MEDYANIN ŞİFRELERİ VAR! Türkiye'de hükümetin konumu ve yerinin belli olduğunu, Anayasa'da bütün kurumların yerinin belirlendiğini belirten Erdoğan, "Buna gelip de çomak sokmanın gayreti olmaz. 'Acaba niye kaşını sağa çevirdi, sola çevirdi?'... Bunların da şifreleri bu. O şifreleri kendine göre yorumlayıp, ondan sonra da sun. Ama ben bu kadar kehanet sahibi olduklarını bilmiyordum doğrusu. Müsteşarımla ilgili de bugün yeni bilgiler vermişler. Şemdinli'yi benim müsteşarım idare etmiş. Benim memurum gelip de Şemdinli'yi yönetemez. Bunu böyle bilin. Şemdinli'de de, şurada da, burada da atılacak adımları biz atarız. Yürütme olarak bize düşen neyse biz yaparız. Yasama yasama olarak görevini yapar, yargı da yargı olarak görevini yapar. Kalkıp da 'bu işte gene müsteşarın parmağı var' diye müsteşarımı yıpratma gayreti içine girmeyin. Ayıptır, bunlar çirkin şeyler. Yani bir şey istediniz de alamadınız mı? Bundan dolayı mı bunu yapıyorsunuz. Benim aklıma bu geliyor. Yani hiç alakası yok, ne böyle bir açıklaması var, ne düşüncesi, ne uygulaması var. Varsa bir belge bana gönder, açıklayacaksan gazetende açıkla göreyim seni..." diye konuştu. ŞİDDETE ÖNLEM ALINDI Okullardaki şiddetle ilgili emniyet ile İçişleri ve Milli Eğitim bakanlıklarının gerekli önlemleri aldığını anlatarak, şunları kaydetti: "Bu ülkenin hükümeti olarak bunlara duyarsız kalmak mümkün mü? Dert üzüm yemek değil, bağcıyı dövmektir. Mesele, hortumlar kesilince, çıkar ilişkileri bozulunca 'Nasıl köşeye sıkıştırırız'... Boşuna uğraşmayın. Bizi köşeye sıkıştıramazsınız. Bizi köşeye sıkıştıracak bir merci vardır, o da millettir. Siz değil. Bunu böyle bilin. Çünkü biz icazeti milletten aldık." Erdoğan, ülkede kim olursa olsun, 7'den 70'e hak eden kimse, haklı olan kimse onun hakkını vereceklerini belirterek, "Ama hak edilmeyeni asla vermeyiz. Geldiğimizden bu yana TMSF ile yaptığımız çalışmalar ortadadır. Soruyorum, bugüne kadar bu yolsuzluklar zincirinin içerisinde 22 banka fona devredilirken neredeydiniz? Bu dönem fona devredilen banka var mı?" diye sordu. Mayıs ve Haziran ayları ile Temmuz'un ilk yarısında il teşkilatlarının kongrelerini tamamlayacaklarını, ardından da büyük kongreyi gerçekleştireceklerini ifade eden Erdoğan, AK Parti'nin genel seçimlere çok farklı bir şekilde gireceğini, bu genel seçimden daha güçlü çıkacağını anlattı.
ÖZGÜRLÜKLERİ KORUYACAĞIZ Başbakan Erdoğan, ülkenin her yanında herkesin kendileri gibi düşünmeye mecbur olmadığını, herkesin düşüncesinde hür ve bunun edebi, adabı içinde olmasının güzel olduğunu belirterek, şöyle konuştu: "Ama edebi, adabı içinde olmadan düşünce açıklamak derken, bunun adı düşünce açıklamak olmaz, hakaret olur ve bu edebi, adabı aşan bir şeydir. Biz bunu korumak için geldik, bunun bedelini ödeye ödeye geldik. 'Bunlar böyle bir karar verdiyse bunun arkasında bir şey var'... Ne var bunun arkasında, 'irtica var'. Gel de çık bunun altından. Eğitimle ilgili adımları attık. Dediler ki 'Hayır. Özel okullardan hizmet alımı diye bir şey olamaz.' Niye? 'İşte, burada bir şeyler dönebilir'. Ne dönebilir? 'Burada irtica hortlayabilir' Niye irtica hortlasın? Özel sektör okulları hep mürteci midir? Devlet hepsiyle oturacak masaya, anlaşacak. Bunlardan hizmet alımı yapacak. Bunu reddettiler. Danıştay'dan geri döndü. Yazıktır." 'Sen o aklı kendine sakla' Anamuhalefet partisinin her şeye muhalefet ettiğini belirten Başbakan Erdoğan, "Şimdi de çıkmış Sayın Baykal, Merkez Bankası ile ilgili akıl veriyor. O aklı sen kendine sakla. Sen git partini yönet. Herkes kendi işini bilsin. Merkez Bankası'na nasıl atama yapılacağını, Anayasa, kanunlar belirlemiştir. Buna göre Hükümet atamasını, bunun verdiği yetkiye göre yapar. Burada kalkıp da adeta bu ülkeyi yönetme havalarına girme. Çünkü bugüne kadar attığın hiçbir şey tutmadı. Bundan sonda da tutmayacak. Küçüldükçe küçülüyorsun. Sen partini korumaya bak. Sayın Baykal gibi bir anamuhalefet liderine sahip olduğumuzdan dolayı mutluyum. Onu da söyleyeyim" dedi. Paşamız tamamen dışında Başbakan Tayyip Erdoğan, partisinin Güngören İlçe 2. Olağan Kongresi'nden ayrılırken, basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Erdoğan, "Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt ile yaptığı görüşmeye ilişkin bir açıklama yapıp yapmayacağının" sorulması üzerine, "ülkenin bu tür iç güvenlikle ilgili kurumları arasındaki görüşmelerde açıklanması gereken bir şey olduğunda açıklandığını" söyledi. "Görüşmede Şemdinli konusunun gündeme gelip gelmediğini" soran gazeteciye Erdoğan, "Tabii ki konuştuk. Bu süreç içerisinde bunları aramızda değerlendirdik" karşılığını verdi. Erdoğan, bu konudaki iddiaların hatırlatılması üzerine de, "Yargıyla alakalı konulardır. Konu yargıdadır şu anda. Bildiğiniz gibi Paşamız tamamen bu işin dışındadır. O artık tamamıyla dosyadan ayırt edilerek Genelkurmayımıza intikal etmiştir. Genelkurmayımız da konuyla ilgili kararını vermiştir" diye konuştu. İddianızı ispatlayın Gazetelerde Ömer Dinçer ile ilgili haberlere tepki gösteren Erdoğan, şunları söyledi: "Bunu yayınlayabiliyorsanız. Her iddia sahibi iddiasını ispatla mükelleftir. Bu iddialar, sadece bu ülkeye hizmet verme aşkı taşıyan insanlarımıza zarar verir.Onların kendisinde meydana getirdiği psikolojik tahribattan tutunuz ailesinde meydana getireceği psikolojik tahribata varıncaya kadar. Medyanın görevi bu mudur? Varsa bir şey, iddianızı ispatlayın. Ama 'şöyle duyduk, böyle duyduk, şu tür dedikodular var, şu tahmin ediliyor, şu yorumlanıyor', bunlar çirkin şeyler. Biz de bu tür şeyler mi yapalım? Biz de kalkıp medya patronları için bu tür şeyleri mi söyleyelim? Biz de 'bu tür dedikodular var' mı diyelim? Dediğimiz zaman onlar böyle şeylere katlanabilecek mi? Bunlar çok çirkin şeyler."
|
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |