T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 26 MART 2006 PAZAR
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Bugünkü Yeni Şafak
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Kürşat BUMİN

'Basta ya!' (Yeter artık!) (2)

Dünkü yazıda taze haberi özetlemiştik. ETA, yarım yüzyılı bulan "silahlı mücadele"sine "sürekli ateşkes" kararı alarak son veriyordu. 2005 Mayısı'nda parlamento tarafından İspanya Başbakanı Zapatero'ya verilen ETA ile -örgütün silahlı mücadeleyi bırakmayı kabul etmesi halinde- müzakereye oturma yetkisinin ardından böyle bir karar bekleniyordu zaten.

Dünkü yazıyı şu soru ile noktalamıştım: 1968'den bugüne arkasında 800'e yakın ölü bırakan ETA, 1978'den itibaren "özerkliğini" anayasal bir hak olarak tescil ettirmiş ve o günden bugüne bu yolda çok yol katetmiş olan "Bask yurdu"nun neyini eksik gördüğü için bu silahlı mücadeleye hâlâ devam ediyordu? "Özerkliğin" her bakımdan tadını çıkartan bu bölgenin tek eksiği "tam bağımsızlık"tı herhalde.

Ve hemen bunun ardından şu tespitleri de yapmıştım: ETA'nın varlığı büyük ölçüde bir dönem İspanya'nın üzerine bir "kara bulut" gibi çöken Franko'nun totaliter rejiminin bir ürünüydü. Örgütün silahlı mücadelesini bir dönem "popüler" kılan da bu rejimdi. Franko rejiminin genç ETA militanlarının boyunlarına geçirdiği o ünlü "garrot"su, Avrupa başta olmak üzere dünyayı ayağa kaldırırdı. (Yetmişlerin hemen başında Franko'nun idam ettiği bu militanlardan üçü için Paris'te düzenlenen "gıyâbi" cenaze törenine ben de katılmıştım.)

Ama ya Franko sonrası ETA? Kendi parlamentosuna, hükümetine, başkanına sahip, Bask dili resmi dili olan, eğitim-öğretimden ekonomiye kadar pek çok alanda politikalarını kendisi tayin eden özerk bir "Bask yurdu"na kavuştuktan sonraki "silahlı mücadele", o neyin nesiydi?

Bu son soruya cevap olarak aklımdan geçenlere ilişkin ipucu da vermiştim: "Milliyetçilik ile Marksizm-Leninizm'in sentezi".

Bana göre sorunun cevabını, ETA'ya mahsus olmayan bu "sentez"de aramak gerekiyor.

ETA'nın bu "sentez"e 50'lilerin hemen başında ulaştığını görüyoruz. Milliyetçi Bask Partisi'nden ayrılarak ETA'yı oluşturan fraksiyona bu tarihten itibaren artık sadece "milliyetçilik" yetmemeye başlıyor. Milliyetçi Bask hareketi, o zamana kadar biraz da mesafeli durduğu "işçi hareketi"ne yöneliyor ve ortaya "işçi hareketi ile milliyetçi hareketin birleşmesi" gibi bir "ütopya" çıkıyor. O zamana kadar "Marksizmin sorunsalını a-national" bulan Bask milliyetçiliği (artık ETA) 60'lı yılların başında "İşçiler bize yolumuzu gösteriyor" demeye başlıyor. Yani artık, "Sosyal özgürleşme ve milli özgürleşme Bask halkının ayrılmaz parçalarıdır."

Terminolojinin hızla değiştiğine tanık olunuyor. Artık Marks, Lenin, Mao ve Troçki'den uzun alıntıların yapılmaya başlandığı bir dönem açılmıştır. Milliyetçiliğin bir aracı olarak görülen "silahlı mücadele"nin adı artık aynı zamanda "devrimci savaş"tır. "Diyalog ve Şiddet" üzerine ahkam kesmek anlamsızdır, çünkü "şiddet"in neye yöneldiği önemlidir artık. Bu dönüşümle birlikte gelen diğer kavramları da tahmin etmek zor değil: "Bask burjuvazisi"ne yönelik eleştiriler, burjuvazinin "ulusal" ve "oligarşik" başlıklar altında sınıflandırılması, "emperyalizmin çöküş sürecinde ulusal savaşın sınıf savaşının üstün bir formu" olduğu yolunda teoriler ve tabii "şehir ve kır gerillası" arayışları... Gelinen noktanın "sosyalizm ve milliyetçiliğin sentezi" olarak nitelenmesi yanlış değildir.

Şimdi de (yarınki yazıda) bu "somut durum"un biraz gerilere giderek tahlilini yapmaya çalışalım.

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi