T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
Y A Z A R L A R | 26 MART 2006 PAZAR | ||
|
MAZLUMDER İstanbul Şube Başkanı Mustafa Ercan 2006-ÖSYS İlanı İle İlgili Olarak, 22 Mart 2006 günü, aşağıda -birkaç cümlesi hariç- aynen verdiğim bir açıklama yapmıştır: Defalarca yazdığım gibi baştan beri dindarlaşmaya karşı açık ve kapalı, 28 Şubat'tan bu yana da açıkça, pervasızca, insan haklarına (din özgürlüğüne, eğitim hakkına ve eşitliğe) aykırı olarak bir dinsizleştirme politikası uygulanmakta, "dindarlaşmaya karşı", devletin bazı organlarının (seçilmedikleri halde seçilenlerden bağımsız olarak egemenliği paylaşanların) da katıldığı bir mücadele sürdürülmektedir. Bu mücadelede dindarlaşmanın karşısında yer alan kurumlardan biri de YÖK'dur. Hükumet ne zaman dindarlar için de hak ve özgürlüğü eşit kullanmanın yolunu açan bir tasarrufta bulunsa veya bir düzenleme yapsa derhal YÖK harekete geçmekte, ya abartılmış yetkisine dayanarak veya mahkemeye başvurarak engellemektedir. Bu cümleden olan bir engellemeye karşı MAZLUMDER'in tepkisini -haksızlık karşısındaki duyarlığın bir gereği olarak- aşağıda veriyorum: "19 MART GÜNLÜ Zaman Gazetesinde Basın İlan Kurumu aracılığıyla geçen bir ilanda; Açıköğretim Lisesi Yönetmeliğinin Danıştay 8. Dairesince kimi maddelerinin yürütmesinin durdurulduğu bu nedenle yapılan başvurularda düzeltme yapılması istendiği bildirilmiştir. Aksi halde ileride öğrencilerin ileride mağdur olacağı vurgulanmıştır. Yüksek Öğretim Genel Kurulunun 10.3.2006 tarihli bu kararının ilanı hukuk açısından yok hükmündedir. Öğrenciler yönetmelik yürürlükte iken yaptıkları başvurulardan sonra değişen durumdan etkilenmeyeceklerdir. Yönetmeliğin değişmesi başlayan bir hak sürecine etki etmeyecektir. Kazanılmış hak ve hukuk (haklar) güvenliği bunu gerektirir. Olması gereken süreç belli iken Yüksek Öğretim Kurulunun hükümetle arasında cereyan eden siyasi çatışmayı öne çıkararak çocuklarımızın haklarına zarar verme bahasına böyle bir yola başvurmasını hukuka (haklara) saygısızlık olarak değerlendiriyoruz. Bir kısım öğretim üyesinin, meslektaşlarını da atlayarak hukuk dışı yollara tevessül etmesi ve haklara zarar vermesine hukuka inancı olan herkes itiraz etmelidir... (Bu konuda) kendisini beyaz zanneden insanların siyah renkli insanlar için aşağılama ifadesi olarak kullandığı "zenci" kelimesi olumsuzlamak için dahi kullanılmamalıdır. Soru ve sorun açıktır; Haklara saygı gösterenler ve saygı göstermeyenler. Hakları korumakta görevini yapanlar ve görevini yapmayanlar. YÖK haklara saygı göstermeyen ve hakları korumayan bir kurum olarak öne çıkmaktadır ve hükümetin hakları koruma amacı dışında gösterdiği tutum ve davranışlar nedeniyle kendisine haksız bir zemin elde etmektedir. Hükümet ise kılık kıyafet ve katsayı konuları dışında da büyük bir sorun olan yüksek öğretim sorununu bizzat sorunun kendisiyle muhatap olarak çözmek istemekle büyük bir hata yapmıştır... Buradan herkese çağrımız ne yaparsanız yapın haklara saygı gösterin. Aksi halde ülkeyi ve dünyayı yaşanılamaz kılmakta büyük bir sorumluluk almış olursunuz."
|
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |