AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
Y A Z A R L A R

Terim risk aldı

Önce eteğimdeki taşı dökeyim. Milli Takım hocaları niçin bu kadar fazla ücret alıyor? Memleket zengin olsa, halk refah içinde olsa, memur maaşları tatminkâr olsa alsınlar; iki-üç mislini alsınlar ama; Cumhurbaşkanı'nın, Başbakan'ın, Genelkurmay Başkanı'nın aldığı ortada. Arada muazzam bir fark var. Şimdi bu fark şöyle izah edilebilir: Bir yabancı hoca getirsen ondan fazlasını alır.

Veya bu bir piyasadır, kulüpler bazında bakmış olsak yine aynı fark görülür.

Tamam, kabul. Ama ben de şunu ileri sürüyorum: Bu bir resmî görev değil mi?

Özel sektör olsa adam fabrika müdürüne istediği maaşı verir, kimse bir şey diyemez. Özerklik söz konusu olursa öteki özerk kuruluşlar ile kıyas gerekir.

Efendim bu bir millî görevdir. Burada parayı gözardı edersek Milli Takım'ın başına kimse geçmek istemez diyeceksiniz. Bu pek inandırıcı olmaz. Görevlendirme diye bir şey var. Efendim zorla olmaz, istek şart diyeceksiniz. Ben de bu göreve getirilen hocanın "parayı ilk planda tutmadan, aşk ve sevgi ile" çalışmasını dilerim diyeceğim. Millî görev bunu ister. Belki bu konuda cehaletim yüzünden bilemediğim sebepler vardır. Sürç-i Lisan ettim ise affola.

Ersun Hoca'nın görevine son verilmesi "şık" olmadı. Şenol Güneş için de -elbisesi dahil- yığınla eleştiri yapılmıştı. Milli Takım hocalığı neredeyse "ateşten gömlek".

Terim, Ersun Hoca'nın hakkını teslim etti. "Bugüne kadarki başarılar ona aittir, bundan sonra başarısız olursak bu bana aittir" dedi.

Hakan Şükür meselesini de tatlıya bağladı: "İhtiyaç duyarsak alırız kadroya, onu da alırız, üçüncü ligden birini de alırız" dedi.

Futbol otoriteleri bu değişimi olumlu karşıladı. Bu biraz da -şu an için- Terim dışında bir alternatif olmayışından kaynaklanıyor (Ne acı tek adama kalmışız).

Beş yıllık sözleşme yapan Terim'in Milli Takım'a öncelikli bir "sistem ve prensip" kazandırması bekleniyor, umuluyor. Rıdvan Dilmen bu konuda ilginç bir yorum yaptı: "Bakıldığında herkese uzak görünen Fatih Terim, son derece uyumludur, bununla veya şununla çalışmam" gibi kompleksleri yoktur. Onun özelliği kendisinin söylediği bir atasözünde saklıdır: "Kuşu elinde çok sıkarsan boğulur, açarsan uçar" yani dengeyi çok iyi kurmak lazımdır diyor. Milli Takım (lar) çevresinde yapılan tartışmalar fırtınaya dönüştü. Raşit Çetiner ayrıldı. Neredeyse bir "kaos" ortamı doğdu. Bunda Federasyon konusunda yapılan spekülasyonların da payı var elbet.

Terim bu "kaos"u bertaraf edecek, yeniden bir uyum ortamı kuracak ve bütün unsurlar arasında bir sinerji yaratacak, bu bekleniyor.

Ya olmazsa.
Ya Almanya'ya gidemez isek.
Ya Danimarka'yı yenemez isek.

İşte bu kötü olur. Kısa vadeli başarılar isteyen, "başarı, hemen, şimdi" diyen kamuoyu buna tahammül edemez.

Korkarım Fatih Terim'i de kolayca defterden siler. Çünkü "vefa" denen şey bizde çoktan ortadan toz olmuştur.

Aksi olursa kaymaklı ekmek kadayıfı gibi olur. Terim uzun yıllar başarılı olacak bir kadro teşkil eder, istikrar devam eder, herkes memnun olur.

Futbol siyasete benzer, risk almadan başarı gelmez.


28 Haziran 2005
Salı
 
MUSTAFA KUTLU


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu
Online İlan

ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği
Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Sağlık | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED