Bugünkü Yeni Şafak |
|
|
Ermeni Konferansı'nın son gününde bir anısını anlatan Hrant Dink, ilginç bir tespitte bulundu. "Evet itiraf ediyorum. Ermenilerin bu topraklarda gözü var" diyen Dink, "Ama bu toprakları alıp gitmek için değil, dibine girmek için" dedi.
ŞAMİL KUCUR - CELAL YILDIZ / İSTANBUL
Bilgi Üniversitesi Dolapdere Yerleşkesi'nde önceki gün başlayan "İmparatorluğun Son Döneminde Osmanlı Ermenileri: Bilimsel Sorumluluk ve Demokrasi Sorunları" konulu konferansın 2. günü, "Anılar ve Tanıklıklar" konulu oturumla başladı. Hrant Dink, Sivas'ta doğup Fransa'ya göç etmek zorunda kalan Ermeni bir yaşlı kadınla ilgili bir hatırasını anlattı. Birkaç yıl önce Sivas'tan yaşlı bir Türk'ün kendisini telefonla arayarak, köylerinde bir Ermeni kadının öldüğünü belirterek yakınlarını bulmasını istediğini söyleyen Dink, "Yakınlarını buldum ve giderek anlattım. Kızı bana annesinin Fransa'da yaşadığını, zaman zaman Türkiye'ye gelip İstanbul'a hiç uğramadan doğduğu köye gittiğini anlattı" diyerek, olayı anlattı: Su çatlağını buldu "Kızı Sivas'a cenazeyi almaya gitti ve beni telefonla aradı. Ona, 'Ne yapacaksın cenazeyi buraya mı getireceksin?' diye sorduğumda, bana, 'Buradaki amca' deyip ağlamaya başladı. Amcayı telefona aldım, 'Niye onu üzüyorsun?' diye sordum. Amca bana, 'Ben hiçbir şey demedim, sadece sen bilirsin ama bırak annen burada kalsın, su çatlağını buldu' dedim deyince ben de artık çöktüm. Evet itiraf ediyorum. Ermenilerin bu topraklarda gözü var ama merak etmeyin bu toprakları alıp gitmek için değil, bu toprakların dibine girmek için." Eski Sağlık Bakanı Cevdet Aykan da, Tokat ve Erbağ'daki 1915 Ermeni olaylarıyla ilgili anıların yer alması nedeniyle davet edildiğini, o dönem Tokat'ın 28 bin olan nüfusunun 8 bin 800'ünün Ermeni olduğunu bildirdi. 'Fikir babası Enver Paşa' Dr. Ahmet Kuyaş da konuşmasında, 4 İttihatçının anılarından bahsetti ve bu anılara göre, o dönem "çok ciddi bir katliam olduğunu" ve bunun fikir babası olarak da Enver Paşa'nın isminin ortaya çıktığını söyledi. Ermeniler Türklere yardım etmeli Gazeteci Etyen Mahcupyan, ''Esas Ermenilerin Türklere yardım etmesi gerekiyor, daha fazla konuşabilsinler diye'' dedi. Mahcupyan da tüm dünyanın konferansta Osmanlı'nın çöküş dönemindeki Ermenilerin konuşulduğunu zannettiğini ifade ederek, şu görüşleri ileri sürdü: ''Biz burada, Türklerin bu konuyu ne kadar konuşup konuşamadığını konuşuyoruz. Ermeniler konuşuyor. Esas Ermenilerin Türklere yardım etmesi gerekiyor, daha fazla konuşabilsinler diye. Türklüğü nasıl savunduğunuz sizi Türk yapıyor ya da yapmıyor. Devletin söylediğinden farklı düşünüyorsanız, o sizi hain yapıyor. Toplum sırf konuşma özgürlüğünden feragat ettiği için dayanışma içinde ve millet sayıyor kendini. Bu, bitmemiş bir kurtuluş savaşı. Bitmeyen bir bölünme korkusu yaşanıyor.'' Üniversitenin içi dolu önü boştu 'Ermeni konferansı'nın ikinci gününde, protesto gösterileri oldukça sönük geçti. İlk gün yaklaşık 300 protestocunun toplandığı toplantı salonunun önüne, ikinci gün az sayıda eylemci geldi. Emekli öğretmen Osman Duru, elindeki 'Taşnakçı Hınçakçı Kör Agop Çetesi Bilgi Üniversitesi'nde Ne Kararlar Alıyor' pankartını konferansa girenlere gösterdi. Son oturumda tansiyon yükseldi Konferansın 9. oturumuna dinleyici olarak katılan ve kendisini Marmara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Kurucu Dekanı olarak tanıtan emekli öğretim görevlisi Prof. Dr. İlhan Çuhadaroğlu ile toplantının hazırlık komitesi üyeleri arasında yaşanan gerginlik ise tansiyonu yükseltti. Çuhadaroğlu'nun "İsviçre'de çıkarılan kanuna karşı çıkmadınız" sözlerine, Doç. Dr. Halil Berktay "Yalan söylüyorsun" karşılığını verdi. Çuhadaroğlu'nun "Sensin yalancı" sözlerine ise bu kez, Doç. Dr. Cemil Koçak "Edepsiz" diyerek karşılık verdi. Çuhadaroğlu, daha sonra güvenlik görevlileri eşliğinde dışarı çıktı. 'Yavaş yavaş demokrasi' Gazeteci Oral Çalışlar, geçmişte bu tip eylemleri provoke eden ve kitlisel olmasını sağlayan derin güçlerin, hükümetinde tavır koymasıyla pasifize olduğunu, bu yüzden protestoların sönük geçtiğini söyledi. Çalışlar, "Sarınım demokrasi yavaş da olsa topluma ve devlete yerleşiyor" şeklinde konuştu. Saldırılara rağmen konuştular Konferansın Hazırlık Komitesi'nde, Prof. Selim Deringil, Prof. Edhem Eldem, Prof. Çağlar Keyder, Prof. Nükhet Sirman, Prof. Murat Belge, Doç. Halil Berktay, Doç. Cemil Koçak ve Yrd. Doç. Akşin Somel yer alıyor. Danışma Kurulu'nda ise Prof. Fikret Adanır, Prof. Ayhan Aktar, Prof. Cemal Kafadar, Prof. Şerif Mardin, Prof. Taner Akçam, Prof. Üstün Ergüder, Prof. Şeyla Benhabib, Prof. Nilüfer Göle, Prof. Metin Kunt, Prof. İlhan Tekeli, Prof. Mete Tunçay, Prof. Stefanos Yerasimos ve Doç. Oktay Özel bulunuyor. Katılımcılar arasında, Prof. Üstün Ergüder, Osman Köker, Ayşe Gül Altınay, Prof. Fatma Müge Göçek, Nazan Maksudyan, Hrant Dink, Ferhat Kentel, Karin Karakaşlı, Ali Bayramoğlu, Etyen Mahcupyan, Ahmet İnsel, Murat Paker, Şahin Alpay, Yavuz Baydar, Kürşat Bumin, Fuat Dündar, Temel İskit, Ahmet Hakan Coşkun, Aykut Tansu, Rober Koptaş, Erol Köroğlu, Ahmet Kuyaş, Baskın Oran, Ferhunde Özbay, Günay Göksu Özdoğan, Murat Paker, İrfan Palalı, Taha Parla, Sarkis Seropyan, Meltem Toksöz, Gündüz Vassaf, İsmet Berkan, Oral Çalışlar ve Ragıp Zarakolu da bulunuyor. Medyatik gösteri Konferansın ikinci günü medyatik gösterilere sahne oldu. Caddeyi ayıran parmaklıkların üzerine de Kültür ve Töre Derneği'nin üzerinde "Hınçak, Taşnak, Asala içeride, Türk milliyetçileri dışarıda", "Tek taraflı tez bilim değildir" yazılı pankartlar açtı. Katılımcılar Yeni Şafak okudu Toplantının yapıldığı salon ise dışarıdakinin aksine, ilk günkü gibi doluydu. Konuşmacılar ve dinleyiciler, ikinci gün de salondaki yerlerini aldılar. Konferansa katılmak için erken saatlerde Bilgi Üniversitesi'nin Dolapderede'ki kampüsüne gelen akademisyen ve aydınlar, toplantı öncesinde konferansın ilk günüyle ilgili günlük gazetelerdeki yayınlanan haberler üzerinde değerlendirmeler yaptılar. Baykal önce 'iyi oldu' dediği konferansı sonra eleştirdi
|
|