Bugünkü Yeni Şafak |
|
|
Dilini, hitâbetini beğendiğim bir arkadaşım 7 Eylül 2005 tarihli yazısında: "Attilâ İlhan, hem komünist olduğunu söylüyor, hem de Atatürkçü olduğunu iddia ediyor.. olabilmez.. milyon kere, milyar kere olabilmez" diyor.. Olmaz.. "olabilmez" denmez.. gramer kaidelerine göre (olabilir)in olumsuzu "olamaz"dır. "Olur"un menfisi "olmaz"dır. "Olabilir"in menfisi "olamaz"dır ama mahallî bir halk söyleyişi bir galatı olarak özellikle kullanırsa, yani olamayacağına bir vurgu yapmak için sureti mahsusa da söylerse, o başka!.. "okur" Yurtta ve dünyada olup bitenleri her gün okumaya alışmış okuyucularımıza "okur" demeye başladılar.. "okur" aşağı, "okur" yukarı, "okur", "okurlarımızdan ricamız", "okurlarımız arasında" falan filan.. diye devam eden bir okur furyasıdır gidiyor.. "okur"muş.. "okusun" bakalım.. "okur", "dokur" der gibi birşey.. Çok eskiden bir mecmua, bir gazete; okuyucusundan bahsetmek isterse karîlerimiz derdi.. Cumhuriyet devrinin başlarından itibaren kari yerini okuyucu'ya bıraktı.. "okuyucu" sıcak, sempatik akıcı bir kelime, yazanla okuyan arasında bir yakınlık sağlayan kavram.. "okur"da bu özellikler, bu güzellikler yok ki!.. soğuk, kuru donuk bir kelime.. okuyucuya okur deyen kalem ve basın erbabının aklıseliminden değilse bile zevkiseliminden şüphe ederim.. kimse kusura bakmasın!.. "Hürriyet"te bir kere "okur" yazıldığını görmedim.. gazetenin edebî zevkini tebrik ederim.. Cumhuriyet, Milliyet, Radikal gibi gazeteler, okur yazmakta bir mahzur görmüyorlar; demek zevkleri o kadar!.. Bu mevzuda söylenecek şey kolayca bitmez: "dokumacı"ya yahut "dokuyucu"ya "dokur" demek nasıl sakil ve tuhaf kaçıyorsa okuma fiilini yapana yani "okucuyu"ya da "okur" adını takmak bana en az onun kadar acayip geliyor.. bizim Yusuf Ziya'ya soracak olursanız; "Osman Amca isteyen okur desin; isteyen okuyucu desin, isteyen de "karî" desin.. herkesi serbest bırakalım" diyor.. O zaten çoğu zaman tam bir liberalisttir.. "bizim gazetede her telden çalan kalemler var; nasıl aynı yerde yazıyorlar?" diye soranlara "gazetemizde her görüşten insan bulunsun" cevabını verir. çirkinlik ve kabalık... Basında köşe sahibi bazı arkadaşlar, küfrün ve argonun sunturlusundan ibaret bazı kelimeleri kullanmaktan hoşlanıyorlar.. belki de ahalî arasında da bundan hoşlananlar bulunduğunu sanıyorlar.. meselâ; son günlerde bazı yazarlar, necaset anlamına gelen kerîh bir kelimeyi de (17 Eylül 2005) (yine 18 veya 19 Eylül) kullanmaktan yine çekinmediler.. içlerinde dilini takdir ettiklerimiz de var.. daha önceleri birkaç bayan yazar da aynı marifeti çok gösterdiler... Yazı bir fikir ve estetik faaliyeti sonunda elde edilen bir mahsüldür (üründür) estetiğe ve güzelliğe aykırı kelâmdan uzak duramazsa ne değeri olabilir ki! Cahillerin ve sabıkalıların kaba ve seviyesiz deyimlerini kullanan yazarlar, Tophane bıçkınları arasında bile itibar görmez.. en azından "aa! bunun da bizden farkı yokmuş!" der burun kıvırırlar.. okuyucuya takdir edeceği, hayran olacağı şeyler söylemek lâzımdır..
|
|