Bugünkü Yeni Şafak |
|
|
Hiç değilse onu
bize bıraksın!
Birkaç gün önce gazetedeki odasında Ahmet Kekeç ile laflıyoruz... Söz dönüp dolaşıp şehir merkezindeki otoparklarda uygulanan ücretin aşırı yüksekliği meselesine geldi. Ahmet, haklı olarak, "Taksim'e çıktığımda ödediğim otopark parasını bilemezsin" diyordu. Laflıyoruz işte... "Otopark" konusu açılır da "Galataport"un bünyesinde yer alacağı söylenen 1200 küsur otomobil kapasıteli otoparktan söz edilmez mi? Biliyorsunuz, "Galataport" dosyası da o günlerde bazı gazetelirin manşetlerinde.. Hani laflıyoruz, adaçayı içerek o konudan bu konuya çağrışım yoluyla atlıyoruz ya, masada oturan Kekeç'e "Al kalemi eline ve hesapla bakalım... Karaköy gibi trafiğin yoğun olduğu bir bölgede 1200 küsür kapasiteli bir otopark günde (peşin!) kaç para kazanır hesaplayıver bakalım" dedim. Hatta ona hesabı (kolay olsun diye) YTL üzerinden yapmasını önerdim. Kekeç itiraz etti, "YTL ile hesaplayınca para mefhumumu şaşırıyorum, onun için bırak bol sıfırlı hesaplayayım" dedi. Sonuç ne mi, kaç para mıydı? Artık isterseniz üşenmeden onu da siz hesap edin! Biz hesabı her park yeri için günlük 20 kağıttan çıkarttık. Ama bu bayağı "kötümser" hesabın sonunda bile ortaya irice bir meblağ çıktı. Yani anlaşılan o ki, "Galataport"un sadece otoparkı bile adeta bir para makinesi olacak! Hesapta o kadar çok sıfır var ki, Ahmet yanlışlıkla rakamı bayağı abarttı bir ara. Ben daha soğukkanlı davranıp, yılda (eski hesap) 4 trilyona (lira) yakın bir toplama ulaştım... (Laf aramızda bu bol sıfırlı hesapları yapmak bayağı zormuş yani... Bu işi her gün yapanlara Allah kolaylık versin.) Peki bu yıllık (asgari) 4 trilyon lira ile ne yapılabilirdi? Kekeç'le sohbetimizin ertesi günü bu işin üzerine giden gazete "Galataport" için öngörülen "ödeme planı"nı da yayımlamıştı. Bu durumda aldım bu "plan"ı önüme: İlk üç yıl zaten "ödemesiz", dolayısıyla bunu geçtik... 4. yıl için öngörülen ödeme hepsi hepsi 3.5 milyon Euro. "Ödeme planı"na göre (buna aslında "ödememe planı" demek daha doğru olur ama neyse...) yıllık ödemenin 7 milyon Euro'ya ulaşabilmesi için 7. yılı beklemek gerekiyor. Ödemeler "zaman içinde" ağır ağır (ama çok "ağır"!) artarak 31. yılda nihayet 50 milyon Euro'ya dayanıyor. Ödemenin yıllık 100 milyon Euro'ya varması için 37. yılı, ödemelerin 300 milyon Euro'yu aşması için ise 48. yılı beklemek icab ediyor. Sonrası kolay, çünkü geriye sadece bir yıl kalıyor... (Ama unutmayın ki bu arada "otoparkımız"daki park ücretleri de (euro bazında) ) Rahmi Koç'a "Şartları bilseydim ben Rahmi Koç olarak ihaleye girerdim" dedirten "ödeme planı" bu işte... Ahmet Kekeç ile sohbetimiz sırasında "ödeme planı" henüz haber olmadığından -bir ara lafı geçer gibi olmuştu aslında- "elimizdeki otopark" ile "Galataport" ihalesine girsek bu işin altından (yani "ödeme planı"nın altından) kalkıp kalkamayacağımızı etraflıca gözden geçirmemiştik. Dolayısıyla ben ertesi gün "ödeme planı" hakkında da bilgi edinince gecikmeden Kekeç'e telefon açıp şunları söylemek istedim ama yerinda bulamadım maalesef: "Kekeç, ortada tereddüt edecek bir durum yok. Bak Rahmi Bey (bile) 'Haberim olsaydı ben kişisel olarak ihaleye girerdim' diyor. Hadi gel, eğer bu iş için ikinci bir ihale açılırsa bunu kaçırmayalım... Bu ülkede herşeye Rahmi Bey sahip olacak değil ya... Gel gözümüzü karartalım ve bu ihaleye girelim. Belli olmaz belki yine aynı şartlarda ihale bizde kalır ve biz de elimizdeki 'otopark'dan elde edeceğimiz para ile bu borcu öderiz!" Biliyorum, Kekeç'e bunları söyleyebilseydim ilk sorusu şu olacaktı: "İyi ama 2-3 yıl içinde gerçekleşeçeği söylenen yatırımlar (otel, ofisler, sinema, lokanta vs) için gerekli parayı nereden bulacağız?" Biliyorum, bu soruyu mutlaka sorardı çünkü bugüne kadar alışmış "küçük bütçeler" ile yaşamaya... Oysa bu soruya cevabım da hazırdı: "Kekeç sen dalga mı geçiyorsun? Böyle ballı bir yatırıma kredi açmak için millet birbirini yer!" İşte böyle... Bunları yazıyorum ama Kekeç'in bunları yazacağımdan hiç mi hiç haberi yoktu... Sonuç olarak, Ulaştırma Bakanı'nın (Rahmi Koç'un açıklamasına cevaben) "ödeme planı"nın 49 yıla yayıldığından haberi olmadığı yolundaki sözlerini hayretle, Başbakan Erdoğan'ın önceki günkü "TÜPRAŞ ve Galataport ile ilgili konu henüz bizim önümüze gelmiş değil. Gelecek, göreceğiz ve bakacağız, burada herhangi bir şey var mı, yok mu?" açıklamasını ise sevinçle karşılıyorum. Sevincimiz kursağımızda kalmaz inşallah...
|
|
Dünya | Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon Sağlık | Arşiv | Bilişim | Dizi |
© ALL RIGHTS RESERVED |