Bugünkü Yeni Şafak |
|
|
Yakışır, yakışır!
Daha önce de bu yönde bir istihbarat almıştım ama, üzerinde durmadım... "Cumhuriyet" imzalı başyazıları, ismi hep "Madanoğlu cuntası"yla gündeme gelen İlhan Selçuk ağabeyimiz kaleme alıyormuş. Ne farkeder! Ha İlhan Selçuk, ha işini bilen bir başka "aydınlanma neferi"; hiç farketmez! Kolayca tahmin edebileceğiniz gibi, bugün "Cumhuriyet" imzalı son başyazıyı irdeleyeceğiz. Başyazının konusu, yine kolayca tahmin edebileceğiniz gibi, Cumhuriyet Bayramı... İlhan Selçuk, ya da her kimse, "Bayram Bilinci" başlığını taşıyan yazısında, Cumhuriyetimizin 82. yıldönümünü kutlarken "ciddi çelişkilerin tuzağına da düşmüş bulunduğumuzu, AB ile müzakerelere başlarken bu tuzakların yoğunlaştığını" ve tekdir edersiniz ki bunun da "özel bir anlam kazandığını" tespit ediyor. Bu tuzakların ne olduğuna ilişkin somut bir bilgi yok ama, ilerleyen satırlardan anlıyoruz ki bir "bölünme ve parçalanma durumu" sözkonusu. İlhan Selçuk ya da her kimse, "vaziyet ve manzara-i umumiyenin" iç açıcı olmadığını, gaflet ve dalâlet uykusunun daha ne kadar süreceğini soruyor. Böyle bir yazı... Farkettiniz tabii, yazar "Nutuk"tan alıntılarla dilini zenginleştirme yoluna gitmiş... İlhan Selçuk ya da her kimse, her yıl "böyle yazılar" yazdığı ve durum biz okurlar tarafından iyice kanıksandığı için, ilave bir yorumda bulunmak istemiyorum! Hem, nesini yorumlayacaksın! Cumhuriyet iyidir. Tamam... Cumhuriyet dışındaki tüm rejimler kötüdür. Tamam... Türkiye Cumhuriyeti laik bir devlettir. Tamam... Vaziyet ve manzara-i umumiye hiç de iç açıcı değildir. Tamam... Cumhuriyetimiz ve ek olarak laikliğimiz bugün büyük bir tehlike altındadır. Tamam. Hayır, tamam değil. İlhan Selçuk ya da her kimse, Cumhuriyetimize ve laikliğimize yönelik tehditleri sıralarken, "tehdit skalasına" demokratik parlamenter sistemi de dahil ediveriyor: "Türkiye'nin çok partili yaşamında dinciliğinden kuşkulanılan bir siyasal partinin iktidarda bulunması kaygıları artırmakta" imiş... Nasıl yani? İlhan Selçuk'un çok partili parlamenter sistemi "Osmanlı gericiliği" saydığını biliyoruz. Dinciliğinden kuşkulanılan bir siyasal partiyi böylesine pervasızca iktidara taşıdığına/taşıyabildiğine göre, sorun demek ki çok partili sistemde! Olabilir mi? Niçin olmasın! Peki, çözüm? Bundan kolay ne var! İlhan Selçuk ya da her kimse, çözüm için birinci koşulun "gaflet ve dalâletten sıyrılmak", ikinci koşulun da "Laik Cumhuriyetin bütün sağlıklı güçlerinin birleşmesi" olduğunu söylüyor. Madem ki mevcut sistem sağlıksız güçleri iktidara taşıyor, o halde bundan sonra kurulacak sistem sağlıklı olsun, parlamento dışı olsun ama yeter ki bizim olsun. Hatta isterse "Baas modeli" olsun. Böyle mi anlamalıyız? Evet, aynen böyle anlıyoruz ve diyoruz ki, Cumhuriyet'in 82. yıldönümünde darbe çağrısı yapmak da ancak onlara yakışır... Gerçekten de çok yakışıyor!
|
|
Dünya | Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon Ramazan | Arşiv | Bilişim | Dizi |
© ALL RIGHTS RESERVED |