Bugünkü Yeni Şafak |
|
|
Evet, Saddam yargılanmalı
Peki sizi kim yargılayacak?
Saddam Hüseyin, bir zamanlar ülkesinde ve Ortadoğu'da kendisinden korkulan adam. Amerika ve İngiltere için bölgeyi kana bulayan adam. Irak'ın otuz beş yıllık sorgulanamaz lideri. Arap dünyasının kahramanı, kıtlığını çektikleri lider örneği. Gücün sembolü. Irak'ın işgali ile saltanatı yıkıldı. İhbarla/ihanetle yakalandı. Aşağılanarak televizyona çıkarıldı. Amerika için inanılmaz bir kamuoyu çalışması oldu. Hapsedildi… Hapis süresince kendisiyle pazarlıklar yapıldı. ABD Savunma Bakanı Donald Rumsfeld'in getirdiği mesaj çok açıktı. Beyaz Saray'dan gelen mesajda, idam edilmesi tartışılan, dünyanın en kötü diktatörü olduğu yolunda korkunç bir medya operasyonu yürütülen adama yalvarış vardı: "Direnişçileri durdur. Etkini kullan ve Sünni direnişi durdur. Biz de seni ve aileni ciddi miktarda ekonomik destekle bir başka ülkeye gönderelim. Özgür yaşa." Red cevabı aldılar. Hücrede yaşayan adamın direnişi durdurma gücü de yoktu zaten… Dün mahkeme önüne çıkarıldı. Kim, hangi yetkiyle, hangi meşruiyetle bu mahkemeyi kurdu, bir siyasi lideri yargılıyor? Bir ülkeyi işgal ediyorlar, malvarlığına/kaynaklarına el koyuyorlar, halkını katledip öldürüyorlar, demokrasi adına parçalıyorlar, o ülkede yaşayan herkesi birbirine düşman ediyorlar. Ardından kurduklarını düşündükleri düzenin meşru olduğunu iddia ediyorlar. Seçimler palavra, yönetim komedi, oy sayımları skandal, iktidar yaptıkları şaklaban… Bağdat'ta bir tiyatro oynanıyor. Seyircisi bütün dünya olan. İbretle izlenen... Böyle bir otoritenin yargı yetkisi yoktur. Hele uluslararası nitelikteki bir davaya bakma yetkisi hiç yoktur. Böyle bir yargı hangi hukuki zemine dayanıyor, hakimleri kim nasıl atıyor, savunma hakkı ne durumda?… Hiç biri belli değil. Şu an kimin yargıladığı bile belli değil. Halepçe katliamından etnik temizlik ve işkenceye, rakiplerin öldürülmesinden Kuveyt'in işgali ve Irak-İran savaşı sırasında işlenen suçlara kadar çok sayıda suçu var. Dün ilk olarak 1982'de kendisine yönelik suikast girişiminin ardından Bağdat'ın kuzeyindeki Şii kasabası Duceyl'de 143 kişinin idam edilmesi, 399 ailenin alıkonması ve bin 500 kişinin hapsedilerek işkence görmesinden sorumlu tutuldu. İran-Irak savaşından sorumlu tutulacak. Halepçe katliamından ve kimyasal silah kullanımından sorumlu tutulacak. Şiiler'e, Kürtler'e hatta kendi çevresine yaptığı zulümleri sorgulanacak. Eski rejime, Saddam Hüseyin'e, yönetim kadrosuna karşı öfkesi olan herkes elindeki dosyayı mahkemenin gündemine sokmaya çalışacak. O bir zalimdi, diktatördü, cinayetler işledi, bazı etnik çevrelerin nefretini kazandı, Kürt ayrılıkçılığına karşı sert önlemler kullandı. Kimyasal silah kullanmak, toplu idamlar, Kürtlere yönelik katliam, Şiiler'e yönelik katliam ve cinayetler.. Hakkında çok suçlama var. Soykırımla, katliamla, kitle imha silahı kullanmakla, insanlık suçu işlemekle suçlanan bir lider böyle mi yargılanır? ABD ve İngiltere'nin yazdığı bir senaryo oynanıyor. Uluslararası mahkeme yerine Bağdat'ta, saygın yargıçlar yerine inat olsun diye bir Kürt yargıç karşısında, savunma hakkının engellendiği bir tiyatro.. Mahkeme, gizlilikleri açığa çıkarmak, adaleti ortaya koymak için değil, bazı şeyleri gizlemek için kuruldu. ABD'nin Saddam'ı nasıl silahlandırdığı, kitle imha silahlarını ona neden verdiği, Halepçe'deki katliama neden ses çıkarmadığı, Kürtleri ve Şiileri neden yarı yolda bırakıp kıyıma uğrattığı, Irak'a kimyasal silah malzemeleri transfer eden Amerikalı, Avrupalı şirketlerin nasıl gizleneceği ve daha bir sürü şey. Demokrasi ve adalet için geldiler! Diktatörü devirdiler. Yüz binde fazla sivil öldürdüler. Katliamlar yaptılar. Sabotajlar düzenlediler. Cinayetler işlediler. Tecavüzler yaptılar. Sistematik işkence uyguladılar. Esir kamplarını ölüm kamplarına dönüştürdüler. Felluce'de ve Tel Afer'de kimyasal silahlar kullandılar. Hem de, daha önce acı çekenlerle birlikte. Kürt güçleri ve Şii Bedir Tugaylarıyla birlikte. Kıyım yaptılar, insanlık suçları işlediler. Birinci Körfez Savaşı'nda üç yüz bine yakın Iraklı öldürdüler. Kuveyt-Bağdat otoyolu ölüm otobanı olmuştu. Kilometrelerce uzanan ceset tarlası... Silahlarını bırakıp evlerine giden askerler kıyıma uğratıldı. O zaman kitle imha silahları kullandılar, katliam yaptılar. Afganistan işgalinde de aynısını yaptılar. Esirleri konteynerlara doldurup kurşuna dizdiler, hücrelerinde asitle yaktılar, dışarı çıkıp boğdular ve gruplar halinde çöle götürülüp kurşuna dizdiler. Binlerce insanı bu şekilde öldürdüler. Bu ne suçu? İnsanlık suçu? Kim yargılayacak? Mezar-ı Şerif çevresindeki toplu mezarların hesabını kimler verecek? Saddam yargılayabilirler. Ama bu uluslararası bir mahkemede olabilir. Ondan nefret edenlerin yaptığı yargılamadan adalet çıkmaz. Onlar bunun ne anlama geldiğini bile bilmiyor. Adil bir yargının kurdukları gayri meşru yönetime değer kazandıracağını bile öngöremiyorlar. Çünkü bir çete mantığı ile hareket ediyorlar. Zulüm görenler iktidarı eline alınca kendisine zulmedenlerden daha zalim oluyor. Saddam'ı yargılayabilirler. Ama işgalden bu yana Irak'taki insanlık suçlarını, Felluce ve Tel Afer'deki katliamları, Samarra, Ramadi ve Bağdat'taki insanlık suçlarını, sayısız insanın kaçırılmasını, Kuzey Irak'taki işkence merkezlerinde yaşananları, cesetlerin Dicle nehrine atılmasını, kadınlara tecavüz edilmesini, kızların kaçırılmasını kim yargılayacak? Saddam gitti, nasıl bir Irak kurdular? Öldürülen Iraklı onlarca akademisyenin listesi önümde duruyor. Diktatörü devirenlerin demokrasisinin ne olduğunu gördük. Zulme uğrayanların nasıl katliam yaptıklarını gördük. Kardeşlerini nasıl boğazladıklarını gördük. Efendilerinden aldıkları talimatları nasıl yerine getirdiklerini, kardeşlerinin eşlerini savaş ganimeti olarak alabildiklerini gördük. Saddam'ı yargılıyorlar. Yargılasınlar. Yargılanmalı. Onca acının bedelini ödemeli. O bir diktatör ve suçlu. Ama onları kim yargılayacak? Yargılanmayacaklarını mı sanıyorlar?
|
|
Dünya | Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon Ramazan | Arşiv | Bilişim | Dizi |
© ALL RIGHTS RESERVED |