Bugünkü Yeni Şafak |
|
|
Şu çılgın
sosyal demokratlar!
Nabi Yağcı yazmış... Eski TKP'nın Haydar Kutlu'su yani... Diyor ki, CHP sol bir parti değil, kemalist bir partidir; kemalizm de solculuk değil, tek parti döneminin ideolojisidir. Bu konuda yazmaktan bıktığım ve "CHP sol, Deniz Baykal da solcu değildir" sözü, artık tespit olarak değerini yitirdiği için ayrıntıya girmiyorum. Nabi Yağcı doğru söylemiş. Hatta, az bile söylemiş. Bunu, çok çok eskilerde, sorgulama kültürünün bulunmadığı ve farklı seslerin ihanet terimleriyle yargılandığı yıllarda rahmetli İdris Küçükömer de söylüyordu. İsmail Cem de söylüyordu. Değerli gazeteci, yazar, yönetmen, hikayeci, romancı, senarist, müzisyen Zülfü Livaneli de söylüyordu ama, "söylemiş görünmekten" rahatsız olduğu için biz onu söylememiş kabul ediyoruz. Nabi Yağcı, CHP'nin AB konusunda takındığı lakayd tavra da içerlemiş. Özetle, "Bu parti AB'den yana mı, değil mi, belli değil!" diyor. Oysa Grup Başkanvekili Onur Öymen'e sorarsanız (bu konuda uzun bir açıklamasını yayımlamıştım bu sütunda), partinin AB konusunda bir sıkıntısı yok; Türkiye'yi çağdaş uluslar seviyesine yükseltecek süreci hararetle destekliyorlar. Ben öyle olduğunu düşünmüyorum. Destekler gibi yapıyorlar. Fakat, asıl gündeme getirmek istediğim konu şu: Gayrıresmi bir araştırmanın sonucuna göre, CHP düşüyor, SHP yükseliyormuş. "Yükseliyor" dediğime bakmayın; SHP'nin barajı aşacak bir çoğunluğa ulaşması mümkün değil. Azıcık yükselmiş, o kadar... CHP ise yerinde sayıyor. Barajın altında yani... Siyaseti yakından izleyenler hatırlayacaktır; SHP'nin "solda tek alternatif" olduğu yıllarda, henüz yüzde 3'lerde seyreden "taze" (!) CHP'nin, İsmail Cem destekli taze genel başkanı Deniz Baykal, selefi Karayalçın'ı "statükocu" olmakla suçluyor, "sosyal demokratların artık altı ok ve kemalizm kamburundan kurtulmaları gerektiğini" söylüyordu. CHP (genç lider Baykal'la birlikte), Türkiye'de bir ilki gerçekleştirecek, ileri, demokrat, küreselci bir parti olacaktı ve tıpkı Tony Blair gibi, "liberalizme göre sosyal demokrasi" anlayışının izini sürecekti. Tam tersi oldu. Baykal'lı CHP, solda tek alternatif konumunu elde edince değişti ve yeniden "altı ok teokrasisi"ne rücu etti. Şimdi hem statükocu, hem içe kapanmacı. Ne tesadüf, Karayalçın'ın (hafiften liberalize edilmiş ve sola dümen kırmış) SHP'si ise, Baykal'ın 90'larda "bıraktıklarını" savunuyor şimdi. Tahteravalli oyunu gibi... CHP statükoya sığınınca SHP kaçıyor, SHP statükoya sığınınca CHP kaçıyor. Birbirlerinden rol çalıp duruyorlar. Hiç kimse de sormuyor: Solculuk, tek parti faşizmini, "İnönü Atatürkçülüğü"nü, "Halkevi" anakronizmini ısıtıp ısıtıp piyasaya sürmek midir? Açık topluma karşı statükoyu sahiplenmek midir? Ülkeyi dansla çağdaşlaştırabileceğini (Bkz. Onur Öymen'in çeşitli açıklamaları) sanmak mıdır? Toplumda farklı hiçbir sese, hiçbir renge, hiçbir görüşe yer vermemek midir? Devletin söyledikleri dışında yeni hiçbir şey üretmemek midir? Bu mudur yani?
Atilla Koç diyor ki:
Kültür Bakanı Atilla Koç aradı, TEDA projesi çerçevesinde yurtdışında yayınlanacak eserleri kendilerinin belirlemediğini, sadece yurtdışında yayıncı bulan yazarların eserlerini çevirttiklerini, yani bir tür "sponsorluk hizmeti" sunduklarını söyledi... Zikredilen yazarlarla ilgili bir çalışma olursa, ona da seve seve destek vereceklerini ekledi. Aynen iletiyorum. Hassasiyetinden dolayı da teşekkürlerimi sunuyorum.
|
|
Dünya | Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon Ramazan | Arşiv | Bilişim | Dizi |
© ALL RIGHTS RESERVED |