Bugünkü Yeni Şafak |
|
|
âşık elinden
Kaan Erkam'ın koleksiyonerlerden topladığı şiirleri biraraya getirerek hazırladığı "El Yazması Aşklar'' adlı kitap, 2000'li yılların aşklarına inat eski sevdaları günümüze taşıyor. Okurla 15 Kasım'da buluşması planlanan kitapta, 1800-1960 seneleri arasındaki mektuplar bulunuyor. Bu mektupların sahiplerinden bazıları halen yaşarken, kiminin dördüncü kuşak torunları mektupları görerek geçmişini öğrenecek. İlk Biz Yayınevi kitap için depolarında eskimiş kağıtları kullanacak. Kitabın yazarı Kaan Erkam, kitabı için Türkiye'nin dört bir köşesini gezip, buralarda yaşanmış aşkları derlemeye karar verdiğini ve buralarda hoş sürprizlerle karşılaştığını söylüyor. Erkam, kitabın derleniş öyküsünü şöyle aktarıyor ''Yeni kitabımın malzemesi bir anlamda ayağıma geldi. Sıraselviler Caddesi'nden aşağı doğru yürürken yanıma iyi giyimli bir adam yaklaştı. Yüzüme bakıp konuşmaya başladı: 'Size bir armağan vermek isterim. Dükkanım şurada, 2 dakika uğrayalım mı?'. Bir dükkana girdik. Bu arada Amerika'dan geldiğini ve işleri yüzünden daha masa bile alamadığını söyleyen adam, bir çantadan küçük, şeffaf bir torba çıkardı. Bunu bir balıkçı barınağından gelen eşyalar arasından bulduğunu ve içinde birkaç eski mektup olduğunu söyledi. Şaşırdım ama hemen alıp okumadan torbayı çantama attım. 'Bak bu Abdülhamit'in kızlarından Şadiye Sultan'a gelen bir aşk mektubu' dedi. Bir başka çantadan çıkan bu muhteşem el yapımı zarf ve mektup kağıdı başımı döndürdü. 'Bak bu da tercümesi. Vereyim mi. İşe yarar mı?' diye sordu. 'Yaramaz mı? Bu bir kitap olur.' Ve bir anda aklıma geldi başlık: (El Yazması Aşklar)...'' Aşkların o yıllarda kaldığını bu mektuplardan anladığını belirten Erkam, ''Aydın olmak o zaman geçerliymiş. Tıp bu kadar ilerlememişken, buna rağmen yaşam standartları bu kadar düşmemişken, yani gerçekten evvel zaman iken ve pire berber iken... O dönemde ne aşklar varmış. Aşklar o zaman aşkmış'' dedi.
Davlumbazdan düşen mektup ''Zühtü'' türküsünün bestecisi Sabahattin Akdağcık'ın mektupları da kitapta yer alıyor. Kırılan bir davlumbazdan bir okuyucunun eline düşen bu mektupta da ilgi çekici satırlar var: "Tatlı Gül, İstanbul'dan ayrılışım benim için hiç de kolay olmadı. Hele seninle sadece arada bir hatta kaçamak şekilde buluşabilmemiz bende dayanılmaz bir hal almıştı. İstanbul'un altına tonlarca dinamit koyup uçurmak geçiyordu içimden ama nerede...''
Şadiye Sultan'a ilan-ı aşk
"Güzelim, size lütfen ve tenezzülen olsun şu halisane olan muhabbetnamemi muhafaza etmenizi kamil-i suzişle rica ederim. Beni sevdiğinizi yazıyorsunuz. Allah aşkına, na ümid bir kalbi bir takım amal ile tehic etme-zira zaten harabım. En ufak bir ümid beni merkişadiye uğranır. Sizden göreceğim tegafül ve tecahül beni zevkiat eder. Beni bilseniz ne garip meşrebim? Gönlüm merrat-ı seldadan haz ediyor. İtiraf ederim. Gönlümün en latif hissiyatiyle sizi sevmeye başladım. Çünki şimdiye kadar kimse tarafımıza ne sevildiğim, ne sizi sevdiğim kadar kimseyi sevdiğimi zaten yazmış olduğum şeyler ile vicdanım ile mukayese ederek anlarsınız. Bu muhabbete başlayış o kadar ali'dir ki,en aziz en latif bir zamanımızı teşgil edecektir.
Lütf ve inayetiniz baki oldukça hayatım sizindir. Baki siz sağ olun güzelim. İsmi malum, imzaya ne hacet...
"En samimi arkadaşınıza bile göstermemenizi ve kimseye bildirmemenizi ve hayatınızın sonuna kadar muhafaza etmenizi halisane rica ederek vicdanınıza havale ederim meleğim...''
|
|
|