![]() |
![]() |
Bugünkü Yeni Şafak |
![]()
|
![]() |
![]() |
|
![]() |
![]() Yeryüzünün neresinde felaket varsa, arama/kurtarma görevlilerimizle, yardım ekiplerimizle oradayız. Nerede fakirlik varsa, kuraklık varsa, savaş varsa, iç çatışma varsa, salgın hastalık varsa biz oradayız. Nerede bir trajedi yaşanıyorsa acıları biz paylaşıyoruz. Anadolu insanının, insanımızın, Avrupa'da ve bir- çok ülkede yaşayan insanımızın cömertliği, merhameti artık bütün dünyaya yetiyor. Coğrafi sınır tanımayan, ulusal sınırları, ülkeleri, kıtaları aşan bir merhamet gücümüz var artık. Latin Amerika'da, Afrika'da, Avrupa'da, Açe'de, Orta Asya'da, Güney Asya'da, Tel Afer'de, Felluce'de bizi, insanlarımızı, yardım kuruluşlarımızı, merhamet ordularımızı tanıyorlar. Güney Asya'yı vuran, yüz binlerce insanın ölümüne neden olan, on binlerce çocuğu okulsuz bırakan, yüz binlerce insanın evsiz kalmasına yol açan tsunami felaketinde merhamet ekiplerimiz oradaydı. Yetimhane kurdular, para yardımı yaptılar, yemek dağıttılar, barınak temin ettiler, köyler kurdular, okullar açtılar, insanları yeniden hayata bağladılar. Pakistan/Keşmir'i vuran, on binlerce insanın ölümüne neden olan, binlerce insanı diri diri toprağa gömen depreminin hemen ardından oradaydılar. Binlerce kişiye yemek dağıttılar, yüzlerce çadırdan oluşan çadır kentler kurdular, gıda, giyim eşyası dağıttılar. Hâlâ çalışıyorlar, hâlâ dağıtıyorlar, organizasyonlar yapıyorlar, ihtiyaçlar tespit edip temin ediyorlar. Türkiye'den çok sayıda ekip arama/kurtarma çalışmalarına katılırken onlar kurtulanların yaşaması ve tekrar bir aile, toplum olabilmeleri için mücadele veriyor. Türkiye, insani yardım ve arama-kurtarma ekipleri alanında dünya çapında bir ün kazandı. Yeryüzünün neresinde bir afet olsa orada olabiliyoruz, etkin çalışmalar yapabiliyoruz. İnsani yardım alanında dünyanın en yaygın ve etkili kuruluşlarından birine sahibiz. IHH'dan, İnsan Hak ve Hürriyetleri ve İnsani Yardım Vakfı'ndan söz ediyorum. Geçen yıl 27 Ocak'ta onları yazmıştım ve şu ifadeleri kullanmıştım: "Onları Çeçen mültecilerin yanında, İnguşetya'da sayıları üç yüz bini aşan mülteci kamplarında çalışırken, Azerbaycan, Dağıstan ve Gürcistan'daki insanların acılarını biraz olsun hafifletmek için seferber olmuş halde görürsünüz. Gıda dağıtırlar, sağlık hizmeti verirler, eğitim fırsatı sunarlar. Yıllardır "yetim çadırları"nda sadece yardım dağıtmazlar, umut da dağıtırlar. "Küresel sistemin üstünü çizdiği", yok olmakla karşı karşıya bırakılan Çeçen halkının bu dünyadaki belki de tek dostudurlar. Onları Arakanlı kimsesizlerin yanında görürsünüz: Burma askeri cuntası tarafından soykırıma uğratılan, Bangladeş'teki mülteci kamplarında hayatta kalmaya çalışan, Çeçenler gibi "üstü çizilen insanlar"ının yanında... Kurban kesip et dağıtırlar, sağlık yardımı yaparlar, onlara yol gösterirler. Onları Habeşistan'da (Etiyopya) görürsünüz: Her on yılda bir milyonlarca insanı açlıktan kırılma noktasına getiren kuraklığın hüküm sürdüğü, Hz. Muhammed'in (SAV) arkadaşlarına kapılarını açan, onları kucaklayan insanların ülkesinde... Açlık ve kuraklığın kavurduğu insanlara gıda yardımı yaparlar, sağlık ocakları kurarlar, ambulans hizmetleri verirler, tekerlekli sandalye dağıtırlar, okullar açarlar. Ve en önemlisi de su kuyuları açarlar ve kurak toprakları yeşertirler. Onları Filistin'de görürsünüz: Filistin halkının insan olma, özgür olma hakkını paylaşırken... Gazze'deki ya da Lübnan'daki mülteci kamplarında yaralılara, evsizlere, açlara yardım ederken... Öğrencilere eğitim hizmetleri sunarken, burs verirken. Onları Balkanlar'da görürsünüz: Bosna'da, Kosova'da, Sancak'ta, Arnavutluk'ta. Gıdadan sağlığa, eğitimden sosyal projelere hayatın her alanında insanların yanındadırlar. Balkanlar'da onları bilmeyen hemen yoktur. Onları Türkiye'den çok uzak ülkelerde görürsünüz: Bolivya gibi... Santa Cruz De la Sierra'da, Bolivya'daki ilk cami olan "El-Ömereyn Mescidi"nde Bolivyalı Müslümanlarla birlikte bayram namazı kılarken... Santa Cruz ve Bolivya'nın diğer kentlerinde az sayıda Müslüman'ı bayram için bir araya getirirken, kurban keserken... Arjantin'de görürsünüz… Onları Amerika Irak'ı bombalamaya başladığı anda Irak-Suriye sınırında görürsünüz: Dünya daha ne olduğunu anlamaya çalışırken onlar yardım kamyonları ile Irak sınırına dayanmıştır... Onları Afganistan'da, Kosova'da, Etiyopya'da "yetim evleri" kurarken ve bu barınakların ihtiyaçlarını karşılarken görürsünüz. Türkiye'deki yabancı öğrencilere destek verirken... Keşmir'de derinliği elli metreye ulaşan Seylim nehri kıyılarındaki "yarım asırlık çadır kentler"den Ugandalı ve Eritreli mülteci kamplarına, Halepçe'den Kırım'a kadar her yerde Kurban Bayramı'nda onların gelişi beklenir. Adapazarı, Yalova, Gölcük, Düzce ve Kaynaşlı'da binlerce insanı yutan deprem felaketinde yardıma ilk gidenler arasında oldukları gibi, on binlerce insanın öldüğü deprem sonrası İran'ın Bem kentine ilk ulaşanlar arasında da onlar vardır. Saraybosna ve Srebrenika halkının yanında oldukları gibi, Bağdat'ta da onlar vardır… Türkiye'nin birçok bölgesinde olduğu gibi dünyanın çok sayıda ülkesinde de Ramazan yardımları dağıtan, aşevleri kuran, ihtiyaç sahiplerinin yanına koşan; unutulmuş toplumları hatırlayan IHH, Türkiye için yüz akıdır. Desteklenmeli, güçlendirilmeli, önü daha da açılmalı, bugüne kadar ulaşamadığı topraklara ulaşması sağlanmalıdır. Eğer insanlığa hizmetin bir ödülü varsa, IHH'ya verilmeli. Bu, İnsanlığa Hizmet Ödülü olmalı…
|
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Dünya | Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon Ramazan | Arşiv | Bilişim | Dizi |
© ALL RIGHTS RESERVED |