Müzakerelerin başlaması sadece borsaya değil, AK Parti'ye de tavan yaptırdı. Nasıl AK Parti, 17 Aralık sonrası hemen bir seçim yapılsa % 50'leri zorlayacaktıysa, bugünlerde de bir seçim yapılsa AK Parti yine tarihi bir skor elde eder.

Bu yüzden bazı yazarlar erken seçimden bahsediyorlar. AK Parti'nin fırsatçılık yaparak bunu oya tahvil edebileceğini düşünüyorlar. Ama yanılıyorlar…

Seçim muhtemelen zamanında olacak ve Cumhurbaşkanı'nı bu Meclis seçecek.

Böyle önemli olaylar sonrasında yaşanan dalgalanma aldatıcıdır. Geçici bir süre şok etkisi yapar, bir süre sonra ise her şey normale döner.

Asıl kalıcı olan Türkiye'nin müzakere sürecinde yaşayacağı dönüşümün halkta memnuniyet uyandırması olacaktır.

Hükümet kalıcı başarı ve gelişmelere bel bağlamaz, geçici zafer ve hayal kırıklıklarıyla hareket ederse kendisine de Türkiye'ye de zarar verir.

Erdoğan böyle bir fırsatçılık içinde olsa 17 Aralık'tan sonra seçime giderdi. Ama öyle yapmadı, kurumsal ciddiyeti ön plana çıkarıp, "Türkiye'de tüm kurumlar ve kurallar yerine oturmalıdır" dedi. Doğrusu da buydu.

Müzakerelerin başlamasıyla Türkiye Cumhuriyeti tarihinde yeni bir sayfa açılmıştır. Bu durum, siyasi yapıyı da yeniden şekillendirecek, siyasi dengeleri farklı şekilde oluşturacaktır.

CHP gibi AB projesine topyekün reddiyede bulunmayan, ama hükümeti eleştirmek için AB perspektifinden kopabilen partiler, yeni duruma göre kendilerini gözden geçirmek zorunda kalacaktır.

Artık korkuları kaşıyarak modası geçmiş siyaset tarzlarını sürdürmek yerine, bu süreçteki ayrıntılar üzerine yoğunlaşılmalıdır.

Bu noktada Erkan Mumcu'nun 3 Ekim değerlendirmesi daha akıllıcadır.

Baykal, AB'yle müzakerelere başlayan Türkiye'nin siyasi hayatında ana muhalefet lideri olmayı hak eden bir duruş sergilemelidir. AB'ye tamamen karşı olan MHP'nin sol versiyonu gibi davranırsa çok çabuk sahneden çekilecektir.

AK Parti için ise her şey sütliman değildir.

Üç süreç vardır ki, partileri derinden sarsar, oy kaybetmelerine sebep olur, gün be gün eritir:

1. AB ile müzakereler
2. Terörle mücadele
3. Özelleştirme

Bugüne kadar AB ile müzakere yapıp da iktidarda kalan parti olamamış. Tüm iktidar partileri bu süreçte oy kaybetmişler.

Benzer şekilde özelleştirme de birçok iktidarı yerinden etmiş.

AK Parti'ye baktığımız zaman müzakereler dışındaki maddelerde oy kaybetmediğini görüyoruz. Hem terörle mücadeleyi etkin şekilde sürdüren, hem de demokratikleşmeyi başarıyla yürüten AK Parti'nin oy kaybetmeme sebebi, terör ile Kürt sorununu ayrıştırabilmesidir.

Yine özelleştirme sürecinin televizyon ekranlarında şeffaf şekilde yürütülmesi ve işçilerin ciddi şekilde mağdur edilmemesi de bu alanda oy kaybetmemesinin bir sebebidir.

Müzakere sürecinde ise neler olacağını bundan sonra göreceğiz.

AK Parti şu an için müzakere sürecinin rüzgarıyla yelkenlerini şişirmektedir, ancak bu sürecin yelkenleri ters yüz edebilecek esintiler yapabileceği de unutulmamalıdır.

Künye

Temsilcilikler

Abone Formu

Mesaj Formu

Online İlan