AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
Y A Z A R L A R
Geç gelen dergi

Sonunda Hece'ye nazar değdirdik galiba: Hiç aksatmadan ayın ilk günü kitapçı vitrinlerinde olmasıyla 'periyodik titizlik' timsali saydığımız Hece, bu ay, nedense ayın üçünde ulaştı bana.. "15-20 günlük gecikmelere sahne olan dergicilik dünyasında, iki günlük inkıtanın lâfı mı olur?" diyerek, serzenişte bulunacak olanlara şunu hatırlatırım: Hece, tıpkı, benim için bir zamanların 'efsane' dergisi olan Edebiyat gibi her ayın birinde okurlarının elinde olmasıyla kendine özgü, farklı bir 'varoluş' çizgisi/kulvarı elde etmiştir; bundan taviz veremez/vermemeli!.. (Bir Hece okuyucusu olarak, yukarıdaki sözlerim, yönetime ağır gelir mi, bilmiyorum. Öte yandan, 'okuyucu'ların buna hakkı var, diye düşünüyorum. Haksız mıyım?)

Hece, 106. sayısının (Ekim) bir bölümünü, "Edebiyat Eğitimi ve Sorunları"na ayırmış ve daha ziyade 'akademik' bakışa yer açmış. Öte yandan, Recep Duymaz'ın Sezai Karakoç estetiğini ele alan bütünlüklü yazısı, 3. bölümüyle karşımızda.. Ali Duman'ın Hüseyin Atlansoy'u konu edinen çalışması da önemli.. Ayrıca şiirler, yazılar, denemeler, çeviriler, değiniler, kitap tanıtma yazıları.. Edebiyat dergilerinde görmeye alışık olduğumuz bölümler..

Bir dergide her ay aynı formatı izlemek, okuyucuya, zamanla sıkıntı verebiliyor. Yenilikler, değişik arayışlar bekliyor okuyucu. Heyecanlanmak, ne bileyim ben kimi zaman da 'coşmak' istiyor! Verimli 'tartışmalar'la edebiyat dünyasında görece bir hareketlilik bekliyor. (Söylemek bile fazla: Söz konusu 'beklenti' ve 'istek', hemen bütün edebiyat dergileri için geçerli.)

Hece, bu hâliyle, 'oturmuş' bir dergi kimliğini haiz. Sistematik ve doğrusunu isterseniz, biraz da 'statik' bir yapısı mevcut. Doğrusu, bir Hece okuyucusu olarak, bu bana yetmiyor.. Çok mu gevezelik olur, bilmiyorum: Hece, yeni bir değişime/dönüşüme kapı aralayacak 'bir şeyler' yapmalı; 'yeni' bir şeyler.. Kim bilir, belki de, 'yeni' bir ufuk arayışına yol açacak kulvarlar denemeli.. Daha 'canlı' bir bünye oluşturmalı.. Kendi çıtasını daha yükseklere taşımalı, Hece.. (Bu ifadelerin hayli 'soyut' kaçtığının farkındayım elbette. Eğer bu tür bir 'arayış'ı kollamaktaysa dergi yönetimi, sözünü ettiğim 'yeni şeyler'in içeriğini doldurmak, onların işi..)

Peki, o zaman, daha somut bir öneride bulunayım: Dergi, belli ölçüler dahilinde 'tenkisât'a gitmeli.. Örneğin, bundan sonra, Hece dergisi, benim şiirlerimi basmamalı! (Bunda, mübalâğa ettiğim sanılmasın; çok ciddîyim..) Dolayısıyla bir süreliğine de olsa, 'eskimiş yüzler'e ara vermeli.. Dergiye 'yeni' ve 'taze' kan akışı sağlayacak 'imza' arayışına girmeli.. Gençlere daha çok yer açmalı. Şiir dünyasına, orijinal şiir arayışları olan genç isimleri taşımalı.. 2000'li yıllara yeni isimler kazandırmalı..

Yeri gelmişken, 'fanatik' bir Edebiyat dergisi okuyucusu olarak soruyorum: Edebiyat dergisi bünyesinde yer almış, çalışmalarıyla Edebiyat'a katkıda bulunmuş şair ve yazarlar; nerdesiniz? Hece'de niçin yoksunuz? Ne bekliyorsunuz?

Dergilerin daha çok birbirine benzediği bir dönemde, daha farklı önerilerle birlikte bunlar da dikkate alınabilir, bana kalırsa. Hem sorarım: Gitgide daha çok benzeşme, örtüşme, aynîleşme ve dolayısıyla 'hantallaşma' riski taşıyan bir gövdenin kime, ne yararı var?

İbrahim Bey, beni bağışlasın: Daha 'nitelikli', daha 'seviyeli', daha 'verimli', daha 'estetik', daha 'kalıcı', üstelik dolu dolu bir Hece için.. Ben böyle düşünüyorum..

Unutmadan: Evet, Hece, daha önceleri olduğu gibi, yine her ayın birinde kitapçı vitrinlerindeki yerini almalı..

Ben okuyucuyum!..

Hece'yi ve Hece'yi çıkaranları içtenlikle seven bir 'okuyucu'!..


10 Ekim 2005
Pazartesi
 
İHSAN DENİZ


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu
Online İlan

ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi
Dünya | Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon
Ramazan | Arşiv | Bilişim | Dizi
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED