AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
E K O N O M İ
İşe giden yol kişisel eğitimden geçiyor

Kişisel gelişimin bireyin ilgisine endeksli eğitimle desteklenmesi gerektiğini söyleyen Bahadır Bülgin, "Üniversitelerimiz uygulamalı bölümlere ağırlık verirse, gençlerimizin iş bulmalarının önü açılır" dedi

  • FAHRİ SARRAFOĞLU
    Eğitim sisteminin istihdama yönelik olmaması yüzünden her yıl binlerce üniversite mezununun iş bulamaması kişisel gelişim sektörünün gelişmesine neden oldu. Kişisel gelişimdeki amacın, bireyin önceliklerinin algılanması veya açığa çıkartılması ve bu paralelde bilgi sahibi olunmasına imkan verilmesi olduğunu söyleyen İnsan Kaynakları ve Kalite Yönetim Derneği (İKKAYÖDE) Başkanı Bahadır Bülgin, "Kişisel gelişim, ancak bireyin ilgisine endeksli eğitimle desteklenirse, yararlı hale gelebilir" şeklinde konuştu. Bülgin'le Türkiye'de kişisel gelişim sektörü, insan kaynakları üzerine konuştuk.

    Türkiye insan kaynakları yönünden oldukça zengin ama kalifiye eleman konusunda eksikliğimiz var. Sizce neden?

    Türkiye ülkeler arasında yüzde 30 ile en fazla genç nüfus (0-14 yaş grubu) oranına sahip olan iki ülkeden biridir (diğeri Meksika). Bu genç nüfusa rağmen işsizlerin çoğunluğu (yüzde 64) 30 yaşın altındaki gençlerdir. Türkiye, eğitim konusunda sınıfta kalmıştır. Çünkü, Türkiye'nin kişi başına eğitime ayırdığı kaynağın neredeyse İran ve Irak'ın ayırdığı kaynağın üçte biri olduğu göz önüne alınırsa bu başarısızlığın nedeni kolaylıkla anlaşılabilir.

    Türkiye'de her lise mezununun illa ki üniversiteye girmesi gerekir mi? Alternatif eğitimler düşünülebilir mi?

    Planlı bir istihdam politikamız olmadığından bu konularda daha çok kafa yoracağız gibime geliyor. Üniversite her gence sağlanması gereken bir imkandır. Kesinlikle her gencin üniversite eğitimi alması gerektiğini düşünüyorum. Bunun yanısıra bazı mesleklerin uzmanlıklarının üniversitelerde verilemediği de bir gerçek. Özel üniversitelerden bahsetmek istemiyorum çünkü onlar işadamı bakış açısıyla sadece kolay satabilecekleri bölümleri açıyorlar.

    Konunun özüne dönersek devlet üniversitelerinin uygulamalı bölümlere ağırlık vermesi, yüksekokulların eğitim kalitesini ve sayılarını yükseltmesi gerektiğini düşünüyorum. Ancak bu şekilde gençlerimizin üniversite eğitimi almalarını ve -bence bundan da önemlisi- iş sahibi olmalarını sağlayabiliriz.

    İnsan kaynakları eğitimi önem kazanıyor

    Batı ile karşılaştırdığımızda insan kaynakları eğitiminde Türkiye nerede?

    Son 10 yıldır Türkiye'de İnsan Kaynakları konusunda üniversitelerimizin çabalarını gözlemliyoruz. İnsan Kaynakları konusundaki eğitimlerine Yüksek Lisans programlarıyla başlayan birçok üniversite konuya ciddi olarak eğiliyorlar. Şimdilik sadece yurtdışında oluşturulan teoriler üzerine yapılan eğitimler umuyorum zamanla ülkemizde geliştirilen konularda da yapılacaklar.

    Kişisel gelişim kurumlarında hızlı artış var. Büyük gelir getiriyor mu bu iş?

    Eğitim ticari bakış açısıyla yapılacak bir şey değil. Bu sebeple sadece para için bu işe atılanların solukları çabuk kesiliyor. Buna rağmen sektörün dışarıdan yüksek görülen kazancı girişimcileri çekiyor.

    Türkiye geneline baktığımızda üniversiteye girenlerin çok azı istediği yere giriyor. Bu konuda önceden neler yapılabilir?

    Sürprizleri bir yana bırakırsak bu kolay çözülebilir bir planlama sorunu. Düşünsenize şu anda üniversitelerin değerini başvuruların yoğunluğu belirliyor. Oysa yapılacak yatırımların, verilecek teşviklerin ve bunların yaratacağı iş alanlarının ortaya çıkartacağı talep önceden bilinse ve açıklansa gençlerimizde ileride kendilerini bekleyen meslek dallarını görüp kararlarını daha iyi verirler. Böylece tarıma destek verilmeyen bir süreçte binlerce ziraat mühendisi yetiştirerek işsiz mezunlar yaratılmamış olur.

    Şirket yöneticileri tecrübeli eleman almak istemiyor

    İşsizlik var ama kalifiye olmayan elemanların çoğunlukta olduğunu görüyoruz? Türkiye'deki işsizlik sorununa bakışınız nedir?

    Eğitim kavramının da öğretmekten araştırma yapmaya, bilgiye ulaşmaya, kitap okumaya doğru geliştirilmesi gerekiyor. Bir de yaş sorunu var. Globalleşmenin getirdiği "şirketlerin bilgi birikimi" kavramı çalışanların tecrübeli olmaları gereğini ortadan kaldırıyor. Genç, yeni mezun, sadece yabancı dil bilen birisinin bir işe girmesi çok kolay. Şirket genç çalışanı alıp kendi bilgi birikimi (know-how) çerçevesinde çalıştırmaya başlıyor. Yaşınız 30'un üzerinde ise işiniz zor. 40'ın üstündeyse çok daha zor. Çünkü, şirketler yaşlıların know-how'dan bağımsız da iş yapabileceklerini biliyorlar.



  • 10 Ekim 2005
    Pazartesi
     
    Künye
    Temsilcilikler
    Abone Formu
    Mesaj Formu
    Online İlan

    ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

    Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi
    Dünya | Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon
    Ramazan | Arşiv | Bilişim | Dizi

    Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
    © ALL RIGHTS RESERVED