Bugünkü Yeni Şafak |
|
|
Onu ben de
çözemedim!
CHP Grup Başkanvekili Onur Öymen'in, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ü hırpalayan konuşması, ilginç bir taraftar desteği buldu. Bu işler böyledir. Geçmişte savunduklarınızın tersine işler yaptığınız zaman, birileri bunları arşivden çıkarıp yüzünüze vurur. İşin, "bunlar değişti" faslına girmek istemiyorum. Bunu tartışmak da yararsız bana göre. Abdullah Gül geçmişte AB karşıtı görüşleriyle temayüz etmiş bir siyasi partide bulunuyordu ve "o şekilde" düşünüyordu. Bugün, AB konusunda çok daha farklı düşünen bir partinin ikinci adamı ve doğal olarak başka görüşleri savunuyor. Buna kimileri "değişim", "başkalaşım", "terakki" diyebilir; kimileri "döneklik" ya da başka bir şey... Kim nasıl değerlendirirse değerlendirsin, Abdullah Gül, o eski Abdullah Gül değil. Değişmiştir. Değişmesi de son derece doğaldır. Zaten, "Biz değiştik, artık eskisi gibi düşünmüyoruz" dediği için eski RP'li arkadaşlarıyla birlikte FP kadrosu içinde yer almış, sonra da AK Parti kurucusu olmuştu. Bunun böyle olduğunu Onur Öymen de çok iyi biliyor. Kaldı ki, Gül'ün iki yüzünü deşifre (!) eden Öymen de pek çok konuda eskisi gibi düşünmüyor ve onun da bir sürü yüzü var. Hariciyeci yüzü, müsteşar yüzü, politikacı yüzü, demokrat yüzü, statükocu yüzü... Değişim, elbette ileriye dönük ve "vizyona dayalı" olduğu zaman değerlidir. Sık sık görüş değiştiriyorsanız, konjonktüre göre tavır alıp dün "beyaz" dediğinize bugün "siyah" diyorsanız, üstelik bugün siyah dediğinize yarın beyaz demeyeceğinizin garantisi yoksa, buna değişim denmez. Ne denir? Herhalde "zik-zak çizmek" denir. Hadi, zik-zaklı görüşlerin de kendi içinde bir tutarlılığı, bir sağlamlığı vardır diyelim... Bir de değişip değişmediğini anlayamadığımız, hangi konuda ne düşündüğünü çözemediğimiz, bugün savunduğu doğrularla eskiden savunduğu doğruları neye göre doğru ya da yanlış telakki ettiğini bilemediğimiz kişiler, daha doğrusu politikacılar var. Mesela? Mesela Onur Öymen... Daha önce de yazmış ve değerli politikacının hiç değilse kendi gerçekliğiyle yüzleşmesi gerektiğini söylemiştim. Belki tekrar olacak ama, bence iyi olacak. Onur Öymen denince, aklımıza ilk, eskinin çok değerli diplomatı geliyor. Sadece büyükelçi olarak değil, "Dışişleri Müsteşarı" olarak da çok değerli hizmetler verdi, ülkemizi yurtdışında "başarıyla" temsil etti. "Neler yaptı?" derseniz, şimdi anlatamam. Neler yapmadı ki? Birçok kişi, sözüne güvendiğim birçok arkadaşım, Onur Öymen'in çok başarılı bir Hariciyeci olduğunu söylüyor. Doğrudur! Fakat benim tanıdığım ve icraatlarından hatırladığım "Hariciyeci Öymen"le, son zamanlarda savunduğu egzantrik görüşleriyle CHP saflarına renk katan "politikacı Öymen" arasında dağlar kadar fark var. Hangisi gerçek Öymen, anlamak mümkün değil. Hariciyeci Öymen daha demokrat, daha dışa açık, (hadi açık konuşalım) daha Avrupacı bir tutum sergilerken, politikacı Öymen sanki daha içe kapanmacı ve statükocu bir görüntü çiziyor... Hariciyeci Öymen'i fazla tanımadığım için yorum yapmayacağım. Fakat politikacı Öymen'i ben de çözebilmiş değilim. Bu konuya yarın devam edelim isterseniz. Onur Öymen'e bir de küçük sürprizim var.
|
|
Dünya | Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon Ramazan | Arşiv | Bilişim | Dizi |
© ALL RIGHTS RESERVED |