Bugünkü Yeni Şafak |
|
|
Bizde ve onlarda...
Bu kadarı bizde bile olmaz. Washington Times gazetesi, Frank Gaffney adlı yazarının “İslâmcı Türkiye’yi AB’ye almayın” başlığını taşıyan yazısının mürekkebi kurumadan, “Türkler ve Avrupalılar” başlıklı bir başyazı yayımlayıp yazarının yüzünü mosmor etti. Tabii adamda aldığı tepkilerden sonra moraracak yüz kaldıysa... Genellikle gazeteler yazarları arasındaki hafif takışmaları teşvik bile eder. Ancak, gazetenin genel çizgisini temsil eden manşetleri ve başyazılarıyla yazarların ters düştüğü pek görülmez. Bunun tersi de doğrudur: Gazeteler, köşe yazarlarının yazdıklarını, manşetleri ve başyazılarıyla tekzip etme yoluna pek gitmez... Bildiğim pek az istisnası var bu genel kuralın. Bizde son zamanlarda Hürriyet gazetesi böyle bir tersliği sıkça yaşamaya başladı. Bazı yazarları gazetenin çizgisine ve o çizgiyi belirleyen yayın yönetmeninin sütununda savunduklarına taban tabana zıt yazılar yazıyorlar. ‘Kıvraklığına’ duyduğum hayranlığı birkaç kez burada dillendirdiğim Ertuğrul Özkök ne yapsın, “Çevir şişi yanmasın” sözünün gereğini yerine getiren tevillerle olayın üstünü kapatmaya çalışıyor... Son iki yazısı sözgelimi. İlkinde, Emin Çölaşan’ın bir gün önce bir tam sayfanın dörtte birine yayılmış yazısına ters taraftan dalan aynı uzunlukta bir yazı ile çıktı okurların karşısına; dün de baktım, Bekir Coşkun’un ne demek istediğini anlatmaya ve “O farklı” demeye getiriyor... Bekir Coşkun’un durumu zaten nâzik; üvey anneannesinin Ermeni olduğunu açıklayan yazısına sinen ‘duygusallığı’, “Bugüne kadar yazdığı her yazıyı onayladım” diyen bayan hayranlarını bile şaşırttı. Durumu telâfiye çalışıyor çalışmasına, ama işi o kadar kolay değil... Son yazısında da bir gün önce Ertuğrul Özkök tarafından ‘AB karşıtı’ olarak ilân edilmesine isyan etti Bekir Coşkun; o yazı da başka bir grup hayranını darıltırsa hiç şaşırmam. Çünkü, bazıları, AB’ye, ‘ideolojik’ olarak karşı çıkıyorlar; o kişiler Bekir Coşkun’un da kendileriyle aynı ideolojiye inandığını sanıyorlardı. Yeni bir hayal kırıklığı yaşanabilir... Neyse... Konum Hürriyet, Ertuğrul Özkök, Emin Çölaşan veya Bekir Coşkun değildi. Konum, Washington Times gazetesi ve Frank Gaffney... Frank Gaffney, artık ezbere bildiğimiz gibi, Washington Times gazetesinin köşe yazarı. Türkiye’nin AB ile müzakere sürecinin bir dizi belirsizlikle dolu olduğu ve ABD’nin desteğine ihtiyaç duyulduğu bir dönemde, gazetesinde, “Almayın bunları AB’ye” tezini savunan bir yazıyla çıktı okurları karşısına Gaffney. Yazısında şu hüküm cümleleri de vardı: “AB temsilcileri Türkiye’nin AB’ye katılmasına karşı çıkmakla yetinmemeli, bunun sebebinin Başbakan Erdoğan’ın ‘İslâmcı’ çizgisi olduğunu da kayda geçirmelidir. (..) Bu toplantının bir başka amaca daha hizmet etmesi umulur: Avrupalılar kendi İslâmofaşizmleri ile hesaplaşmaya zorlanacaklar. Avrupa, Türkiye ve tabii dünyanın geri kalanı, Erdoğan gibi ‘İslâmcılara’ karşı çıkan ılımlı Müslümanları güçlendirecek yöntemler bulmalı. 3 Ekim buna başlamak için ideal bir zaman.” Bu satırların da yer aldığı saçma sapan yazıyı yayımlayan Washington Times gazetesi, toplantının ertesinde, Türkiye ile müzakereleri başlattığı için Avrupalıları kutlayan bir başyazı yayımladı. Tebriğin sebebi ise, ‘aşırı’ olmayan bir İslâm anlayışını aralarına kabul etmeleri... Washington Times’ın başyazısı, Gaffney’in aksine, Ak Parti’nin iktidarda olduğu Türkiye’yi ‘örnek bir İslâm ülkesi’ sayıyor... “Böylesi bizde bile olmuyor” derken bu taban tabana zıtlığı kast ediyordum işte... Başyazıdan bir bölümü beraberce okuyalım: “Türkiye’nin Avrupalı olmadığını tartışmaya açan kuşkucular kısmen doğru. Türkiye eşi benzeri pek olmayan bir karmaşık yapı; kültür ve coğrafya olarak hem Avrupa’ya hem de Ortadoğu’ya ait. Aşırı İslâmcılığın yuvası değil Türkiye, ülkeye egemen olan İslâm anlayışı Avrupa kültürüyle yanyana yaşayabilir –ve onu zenginleştirebilir de.” Başyazının devamında, Türkiye’yi içine almakla AB’nin stratejik bir ağırlık kazanacağına da değiniliyor. Bu gelişmenin Müslümanlar ile Hıristiyanlar arasında felâketli bir çatışmayı uzaklaştırdığını da vurguluyor başyazı. Gaffney’in yazısı Türkiye’den değişik çevrelerin tepkisini çekmişti. ABD Büyükelçiliği, “O yazıdaki görüşler ile hiçbir ilişkimiz olamaz” diye bir açıklama yaptı. Türkiye Musevi Cemaati, “Yazıya yansıyan görüşler çok tehlikeli, Türkiye ile ABD ilişkilerini bozmaya yönelik” diyen bir mektubu Washington Times gazetesine yolladı. Başbakan Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül de yazıyı hedef alan açıklamalar yaptılar. Bence hepsinden etkilisi Washington Times’ın başyazısı. Yüzü mosmor yazar, bakalım, orada yazmaya devam edecek mi? Yoksa, istenmediğini açığa vuran eleştirel manşetler ve başyazılara aldırmayan başkaları gibi o da oralı olmaz görünmeyi mi tercih edecek?
|
|
Dünya | Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon Ramazan | Arşiv | Bilişim | Dizi |
© ALL RIGHTS RESERVED |