Bugünkü Yeni Şafak |
|
|
Bağdat'ın Hıristiyan ve Yahudiler'i, bir heyet halinde, Behlüldane'ye müracaat ettiler. Halife Harun Reşid'in, kendilerini Bağdat'tan uzaklaştıracağını, şehirde hiç gayrimüslim bırakmayacağını söylediler ve Behlüldane'den bu konuda kendilerine yardım etmesini istediler. Behlüldane, "Kendisine anlatırım. Herhalde anlayacaktır" dedi ve Halife'nin sarayına gitti. Sarayda, bir süre sohbet ettiler. Sonra akşam namazı vakti girdi. Kalktılar, namaza durdular. Namazı Behlüldane kıldırıyordu. Tekbir ve duadan sonra Fatiha'ya geçti ama, "Elhamdülillahi Rabbil Alemin" diyeceğine, "Elhamdülillahi Rabbil Mü'minin" diye okuyordu. Harun Reşid, bir kaç kez "Sübhanallah" diye seslendi, doğrusunu okudu ama, Behlüldane istifini bozmadı. Sonra, namaz bozuldu, Harun Reşid'in canı sıkılmıştı. Behlül'e çıkıştı: Niye yanlış okuyorsun? Niye, "Alemlerin Rabbi Allah'a hamdolsun" diyeceğine "Mü'minlerin Rabbi Allah'a hamdolsun" diyorsun? Namazı bozuyorsun?" "Harun" dedi Behlül, "Doğru söylüyorsun. Kıraatteki hata, namazı bozuyor. Ama sen, kıraatteki hatanın namazı bozduğunu bildiğin halde, fiildeki hatanın dini bozacağını niçin düşünmüyorsun? Niçin, Allah'ın Hıristiyan, Yahudi kullarını şehirden çıkarıyorsun?"
|
|