AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
Y A Z A R L A R
Medeniyet nedir mirim?

En kısa şekliyle tanımlamaya çalışsak, medeniyeti nasıl gördüğümüzü bir cümleyle anlatmak istesek, çok farklı ifadeler çıkar ortaya.

Herkes kendi anlayışına göre bakar.

Kimi medeniyet yol demektir der, kimi amansız hastalığına çare olacak bir ilaç.

Medeniyet uçaktır, hızlı trendir, lüks otomobildir, geniş yollardır, büyük gemilerdir, kısaca ulaşım imkânlarıdır.

Hastalıkları yok eden ilaçtır, tıbbın gelişmesidir.
Güçlü silahlardır medeniyet.
Modern binalardır.
Uzaya çıkmaktır.
Yerin dibine girmektir.
Medeniyet bol para demektir.
Güçlü olmaktır.
Güvenliktir.
Şık giyinmektir.
Havalı dolaşmaktır.
Etrafı küçümsemek, herkese tepeden bakmaktır.
Medeniyet tiyatroya gitmektir.
Piyano çalmak, opera dinlemektir.
Boyasız ayakkabı, ütüsüz pantolon giymemektir.
Burun karıştırmamaktır.
Esnerken ağzını kapatmaktır.
Medeniyet düzenli tıraş olmaktır.
Sık yıkanmaktır.
Diş fırçalamaktır.
Tırnakları zamanında kesmek demektir.
Bu saydığımız örnekleri, sorduğumuz insan sayısınca artırmak mümkün.
Fakat her birinin hatalı, noksan tarafı var fikrimce.
Bence medeniyet, başkalarına saygı duymaktır.
Başkasının haklarına tecavüz etmemektir.
Yani, kendine yapılmasını istemediğin bir şeyi, başka birine yapmamandır.
Ötesi fasa fiso!..
Anladın mı Haso?

TÜM TÜM TAM TAMI

Dr. Osman Çelikoğlu, önemli bir noktaya dikkat çekiyor:

"..BÜTÜN orduları dağıtılmış.."

"..canı cananı BÜTÜN varımı alsın da Hüda.."

"BÜTÜN aşklar tatlı başlar."

BÜTÜN kelimesi çoğul isimlerin başına gelir. Ama nedense onun yerine ısrarla TÜM kullanılıyor; oysa TÜM, parçalanamayan isimlerle birlikte kullanılmalıdır: "Arkadaşların TÜMÜ, TÜM ahali."

Bir tüm modasıdır almış yürümüş.

Kulakları tırmalıyor.

"Tüm tümü de tüm tüm

Tam tamı da tam tam

Tüm tüme tamtama da devam...

Bütün, unutulmuş gitmiş; ne gam!"

HASTA İHTİYAR

Sene 96 veya 97. Ünlüce Köyü'nden yaşlı bir adam gelir Bahçesaray'a.

Hasta ve fakirdir.

Doktora gösterirler.

Kalp, safra kesesi, akciğer, beyin küçülmesi, damar sertliği velhasıl ne kadar hastalık varsa onda mevcuttur.

İki aydan fazla yaşamaz derler.

Kimi kimsesi yoktur.

Vali ile kaymakam beyler "Bu garibana sen sahip çık" derler Başkan Naci Orhan'a.

"Eh madem ki iki aydır, bakarız" der, bakımını üstlenir.

Bir yere yerleştirirler.

85 yaşındaki Hacı Arafat itinalı bakımla iyileşir. "Beni evlendirin" demeye başlar. Başkan valiyi arayıp doktoru şikayet eder:

- Sayın valim bu adamın ölmeye niyeti yok. Aksine gittikçe iyileşiyor. Doktora dava açacağım!.. Şimdi de evlenmek istiyor!..

İki aylık ömür biçilen ihtiyar yedi-sekiz sene daha yaşar.

Başkan diyor ki:

- Vali öldü, kaymakam öldü, bizim Hacı'yı onlardan sonra verdik toprağa.


8 Ekim 2005
Cumartesi
 
MEHMET ŞEKER


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu
Online İlan

ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi
Dünya | Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon
Ramazan | Arşiv | Bilişim | Dizi
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED