T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
O K U R S Ö Z C Ü S Ü | 19 ARALIK 2005 PAZARTESİ | ||
|
Yeni Şafak, yurtdışında çalışan işçilerimizden toplanan paranın 5 milyar euro olarak tahmin edildiğini manşet yapmıştı. Meğer ne kadar çok mağdur varmış... Bu dertli insanların taleplerini buradan duyurmak boynumuzun borcu.
Oralar, uzak diyarlar. Toprağından, komşusundan, türküsünden, annesinden, kardeşinden, sevdiklerinden ayrılıp oralara gitmiş insanlarımız. Giderken, gönlü buralarda kalmış. Bir ayağı Niğde'de, Kayseri'de, Trabzon'da, Erzurum'da, Rize'de, Balıkesir'de, bir ayağı Köln'de, Berlin'de, Düsseldorf'ta, Amsterdam'da, Brüksel'de. Ama gönlü mutlaka buralarda. Gönlü buralarda olduğu için, el işinde çalışıp dişinden tırnağından biriktirdiği paralarını da, 'iyi insanlar' diyerek, 'paramı çar çur etmezler' diyerek Türkiye'de değerlendirmek istemiş. Türkiye'den birileri, el kapısında çalışan o insanlara gidip 'size helal kazanç ve yüksek kar vereceğiz' demişler. Hiç kimsenin veremeyeceği kadar kazançlar vaadetmişler. Onlar da inanmışlar, paralarını emanet etmişler. Sonunda, bu iyi niyetli, memleketini seven insanların çoğunluğu, aldatıldıklarını anlamışlar. Manzara bu. İçlerinde, çok iyi niyetli olmayanlar da var. Alman bankasından düşük faizle para çekip, bunlar daha çok faiz veriyor diyerek paralarını sahte holdinglere yatıranlar. Yeni Şafak, bu süreçte olan bitenleri manşet yaptığında, 'bir dokun bin ah işit kase-i fağfurdan' misali sayısız mektuplar aldık. Çoğu kendi trajedisini anlatıyordu. Bazıları da, 'veren razı, alan razı, size ne oluyor' gibi beyanlarda bulundular. Ben, bu mektuplar içinde, bir kaç mağdurun mektubunu, sorumluların ve kamuoyunun dikkatine sunacağım. O gün habere ek olarak yazdığım yazıda, sahte holdinglerin yanısıra, sahtekarların yaptıkları yüzünden herkes bir anda parasını çekmek isteyince zor durumda kalan bir kaç kuruluşun ayakta kalma mücadelesi verdiğini yazmıştım. Bunlardan bazıları bizi aradı. Ben buradan, açık bir çağrıda bulunmak istiyorum. O dürüst ama zor durumda kalmış bir kaç holding, mantıklı, tutarlı bir açıklama yapsınlar. Nasıl zor durumda kaldıklarını anlatmalarına gerek yok, bunları herkes biliyor. Bu mağdur, canı acıyan insanlara bir ödeme takvimi versinler. Ve bu takvime uysunlar. Yusuf Ziya Bey, benim gibi 10 binler çok mağdur durumda bizleri perişan ettiler. Yüce dinimizi kullanarak! Hem memleketimiz kalkınacak hem evine ekmek götüremeyen işsiz insanlarımız çalışıp evlerini geçindirecek, hem de sizler faiz degil kar alacaksınız, Allah da sizden razı olacak dediler. İnanın gece demedik gündüz demedik durmadan mesai yaptık, elimizde avcumuzda ne varsa gayri menkullerimizi bile sattık yatırdık. Şimdi ise çok mağdur durumdayız, çalışamıyoruz da, işimizi de kayıp ettik, sağlığımızı da. Bütün aile olarak bunalım içindeyiz sizden bir ricam bizler ulaşamıyoruz, izine de gidemiyoruz. Bizler artik bittik tükendik bizleri hiç mi düşünmüyorlar? 10 ay önce 37 yaşındaki kardeşimi bir iş kazasında kaybettim, onun da bütün birikimleri ordaydı. Geriye kalan çoluk çocukları hepsi perişan bir halde. Bu insanlar neden düşünmüyorlar bizleri, parayı alırken iyi idi şimdi neden yüzümüze bile bakmıyorlar? Senden ricam ne olur bir gazeteci olarak sizler daha iyi iclerine girebiliyorsunuz. İşlerin ne durumunda olduğunu ban iki satır bir yazı ile bildirmeniz çünkü çok cok bunalımdayiz haydi şimdiden işlerinizde başarılar dilerim. Gurbettekilerin aldatılması veya zarara uğraması ile ilgili yapıcı ve yönlendirici haberinizden dolayı teşekkür ediyorum. Biz direk etkilenenlerden bilgi edinmek isterseniz yapıcı olmasi sartıyla yardımcı oluruz. Selamlar. Sayin Cömert, sizin de söylediginiz gibi bu dişinden tırnağından artırdığı paraları maalesef din sömürüsü yaparak bu vatandaşlarımızdan aldıkları paraları Allah korkusu olmayan sözde holding sahipleri yediler. Haram olsun, zehir olsun.
Kızkardeşim soruyor: Bu sınava girebilecekmiyim? Sınavlar; insanların geçmiş birikimlerini geleceğe taşıyan dönüm noktaları. Günlerce, aylarca, yıllarca çalışıyorsun sonra 2-3 saatlik bir sınav, belkide geleceğin belirleniyor, garip. Ama bizim bu heyecenlar dışında yaşadığımız farklı bir duygu daha var, kardeşimin sınava girerken yaşadığı ve tam anlamıyla temelini ilgilendiren " Acaba bu sınava girebilecekmiyim?" sorusu. Ne garip bir şey değilimi, her şeyeri geçin; dersleri, hocaları, başarıları, emekleri, umutları vs. "Ben bu sınava girebilecekmiyim?" sorusunu kendinize sorun ve çözüm yolları arayın; başınıza şapka takın öyle gidin, yada boynunuzu kapatacak bi perukla, öyle gidin veya başınızı açarak... Kendi kendime soruyorum; kardeşime, kapanması için zorlama yaptık mı, Hayır! Senin alacağın kararları destekliyoruz dedik ve hep arkasında durduk, peki ne oldu? Çalıştı, çabaladı ve hep aynı duygularla sınava girdi :"Ben bu sınava girebilecek miyim?" Hak, hukuk, adalet bu ise; üzerine titrediğimiz Cumhuriyetin Temel İlkeleri burdan geçiyorsa ve dahası bir sınava girebilmek bilgi birikimi, emek değil de başka bir şey ise; vay bu ülkemizin haline. Artık bunları dinlemekten sıkkıldık ama bir çözüm yolu da bulamadık. Tek beklentim; belki kardeşimin "Ben bu sınava girebilecekmiyim?" sorusuna, " Galiba biz yanlış yaptık" diye cevap verecek bir kaç insaf sahibinin çıkması. Dağıttığınız Mesnevi kitabından bu yana Yenişafak abonesiyim. Keşke daha önce abone olsaydım. Kağıt kalitesi sayfa düzen, eskisine bakarak düzeldi. İçerik dopdolu, yazarları ilgiyle takip ediyorum. Başarılar diliyorum. Ben köşe yazılarının dağılımından şikayetçiyim. Bir gün 5-6 yazar okuyabiliyoruz, başka bir gün 12-13 yazar. Bu dengesizliğin ortadan kaldırılmasını istiyoruz. Özellikle de cuma ve pazar günü yazan yazarların sayısını artmasını bekliyoruz.
|
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |