T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
Y A Z A R L A R | 20 ARALIK 2005 SALI | ||
|
İran'ın nükleer silahlanması Ortadoğu'da nükleer savaşa yol açar mı? İsrail, İran'ın nükleer tesislerini bombalarsa İran'ın misillemesi ne kadar sert olur? Son dönemde İran Cumhurbaşkanı Ahmedinecad'ın sözlerinin arkasında yatan neden ne? Hedef saptırıp iç kamuoyuna mesaj mı veriyor yoksa gerçekten büyük bir tehlikenin yaklaştığına mı işaret ediyor? ABD/İsrail ile İran arasındaki nükleer gerilimin seyriyle ilgili çok önemli notlar aktaracağım: Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı, 12 Ekim 2004'te, "Irak'taki nükleer tesislerin yağmalandığını, ileri teknoloji ürünü araç ve gereçlerin götürüldüğünü, bu araç ve gereçlerin nükleer silah yapımında kullanılabilecek nitelikte olduğunu" açıkladı. Ajans Başkanı Muhammed el Baradey, Güvenlik Konseyi'ne mektup yazarak, nükleer tesisleri kimin yağmaladığının bilinmediğini, BM'nin daha önce denetlediği tesislerin yok edildiğini bildirdi. Malzemenin Irak ordusunun malvarlığını satan çete tarafından kaçırılıp satıldığına, bir kısmının yüz araçlık konvoyla İsrail'e götürüldüğüne, Türkiye'de bir limanın bu operasyonda kullanıldığına dair ciddi deliller var. 2004 Nisan'ında, Irak topraklarına, özellikle Basra tarafına nükleer silah transfer edildiği ortaya çıktı. BAE'de yayınlanan El Haliç gazetesi, Kuveyt gümrük memurlarının işgal güçlerine ait kamyonlarla Irak'a radyoaktif malzeme sokulduğunu farkettiğini, aracın kontrol edilmesine izin verilmediğini yazdı. Tehran Times, 13 Nisan'da, "işgal güçlerinin çok sıkı korunan kargo gemileriyle Irak'a kitle imha silahları soktuğunu" yazdı. Irak kaynaklı bir başka haberde, Basra'ya götürülen silah dolu conteynerların "Maeresk" adlı "paravan" bir şirkete ait olduğu ancak conteynerların Kızılhaç ve ABD'nin yardım kuruluşu USAID etiketlerini taşıdığı bildirildi. "Ürdün ve S. Arabistan plakalı" kamyonların Nisan'ın ilk haftası Irak'a girdiği, Ürdün ve Suudi sınır güvenliğinin araçları denetlemediği ve sınırdaki ABD ve İngiliz birliklerine yönlendirdiği belirtildi. Geçici Hükümet Konseyi'nden bir yetkili; "Çok sayıda şüpheli conteyner kamufle edilerek ABD özel birlikleri tarafından bir yerlere götürüldü" dedi. Araçlarda "likit halde biyolojik ve bakteriolojik toxin" bulunduğu, ABD'nin gizli bir operasyonla kargo gemilerine yüklenen uzun menzilli füzeleri de Güney Irak'a naklettiği belirtildi. Bütün bu bilgiler, o tarihte bu köşede ayrıntılarıyla yer aldı. Olayın vahameti şimdi ortaya çıkıyor. Amerika'nın Irak'ın güneyine nükleer silahlar stokladığı, bu operasyonun önde gelen isminin Bush'un güvenlik danışmanı Stephan Hadley olduğu (Türkiye ziyaretine dikkat!), bunların ABD'nin Soğuk Savaş döneminde belli ülkelere yerleştirdiği 480 nükleer bombanın büyük bölümünü oluşturan B61 taktik nükleer silahlardan olduğu, Güney Irak'taki ABD F16'larının bu silahları da kullanacak şekilde donatıldığı, İsrail'in İran'ın nükleer tesislerini vurması durumunda İran'ın yüz binlerce devrim muhafızıyla Güney Irak'a gireceği ve ABD askerlerini hedef alacağı, ABD'nin de askerlerini koruma refleksiyle bu silahları İran'a karşı kullanacağı iddia ediliyor. Spekülasyon değil, ürkütücü gelişmeler! Son dönemde ABD'nin Irak politikalarındaki değişiklikler, Türkiye ve S. Arabistan'ı Sünni refleksiyle harekete geçirip İran'ı dengeleme çabası, üst düzey yetkilileri Türkiye'ye göndermesi (CIA, FBI başkanları), İran'a karşı AB'yi yanına çekme uğraşısı, İran'ın ABD ve İsrail'e yönelik ağır ithamları bu açıdan da değerlendirilmeli. Bu, Ortadoğu'da her şeyin en az elli yıl dondurulması ve büyük bir kaos demektir. İsrail bunu hararetle istiyor ve provoke ediyor. ABD bu tuzağa düşerse, bütün dünya karışır. Dördüncü Dünya Savaşı dedikleri bu olsa gerek.
|
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |